yedi - uyanış

863 146 89
                                    

Gözlerimi tanıdık olmadığım bir odada araladım, etrafı tararken Yoongi'nin oturma odasında olduğumu fark etmem uzun zamanımı almadı. Ama Yoongi, kucağımda değildi. Sabahın ışıkları içeriye sızarken üzerim örtülmüş bir şekilde koltukta uzandığımı da fark ettim.
Doğrulup oturduktan sonra gözlerimi ovuşturdum, hafta sonuydu yani okulum yoktu ama yine de başkasının evinde izin almadan uyuyakalmış olmaktan utanarak evi gezmeye başladım.
Dün yaşananlar ve Yoongi'nin anlattıkları kafama yavaş yavaş dolmaya başladığında tuvalete girmiştim. Kapıyı çalmadan.

Bu bir hataydı.

Yoongi içerideydi, neyse ki tuhaf bir durumda değildi, sadece yüzünü yıkıyordu. "Günaydın Jimin," dedi beni gördüğünde ıslak yüzüyle. "Kapı çalmayı öğretmediler mi sana?"

Ah, aslında onu görmem için çok erkendi. Şişmiş yüzüm ve büyük ihtimalle dağılmış saçımla hem çok kötü görünüyor olmalıydım, hem de onu görmeye hazır hissetmiyordum dünkü olanlardan sonra. Hatırlayıp hatırlamadığını da bilmiyordum gerçi. Yine de utanmıştım işte. 

"Günaydın Yoongi," dedim karşılık olarak. Hyung eklememiştim ve dün geceyi hatırlayıp hatırlamadığını ölçmeye çalışıyordum bu şekilde. Bunu fark edip sırıttı. Havluyla yüzünü silmeye başladı sonrasında da. Kendimi bilmiyordum ama, yeni uyanmış bir Yoongi baya çekiciydi. Havluyu bırakırken onu öylece izlediğimi fark etmiş olacak ki beni daha da utandıracak bir şey yaptı.

İşaret parmağını dudaklarına götürüp öptü, sonrasında üzerime doğru bir adım attı ve parmağını yanağıma bastırdı. "Hatırlıyorum, korkma Jiminie," dedi ve tuvaletten çıktı. Şok halinde, kıpkırmızı olmuş ve öylece kalmış bir şekilde duruyordum. Sonra da işlerimi halletmek için tuvalete girdim ve kapıyı kapattım. Yoongi beni şaşırtıyordu.

Tuvaletten çıkmış Yoongi'nin yanına, mutfağa gidiyordum ki kapı çaldı. Yoongi de kapıyı duyup mutfaktan hemen çıkmıştı ben koridorda öylece kalmışken. Kapıyı açtı ve "Taehyung?" dedi şaşkınlıkla. Ben de şaşırıp adımlarımı kapıya yönlendirdim ve Taehyung'un telaş dolu sesini duydum.

"Jimin eve gelmedi dün gece, en son geldiği yer de burasıydı, çok korktum..."

Yoongi'nin arkasından belirdiğimde Taehyung'un gözleri kocaman açıldı.

Aşırı bir tepki vererek çığlık attı. Sonra parmağını bana doğrultu. "Sen... Sen..."

Gülmeme engel olamadım. Yoongi de benden farksız görünüyordu.

"Sen burada mı kaldın Jiminie? Na-Nasıl? Ne yaptınız burada siz? Sen..." parmağını bu sefer Yoongi'ye yöneltmişti. "Jimin'e ne yaptın?"

Yoongi'nin duvara yasladığı kolunun altından çıkıp Taehyung ve Yoongi'nin arasına girdim. "Sakin ol Taehyung! Yoongi, ben gideyim artık," dedim son cümleyi söylerken Yoongi'ye dönüp. Yoongi yüzündeki çarpık sırıtışla bir bana bir Taehyung'a bakıyordu.

Taehyung olduğu yerde zıpladı. "YOONGI Mİ DEDİN SEN ONA? Hyung demiyor musun?" Elimi uzatıp ağzını kapattım.

"Demiyor," dedi sert bir şekilde Yoongi. "Ayrıca Jiminie, herkesin ağzına mı dokunursun öyle?" dedi bakışıyla ellerimi göstererek. Taehyung'un gözleri -mümkünmüş gibi- daha da büyüdü elimi ağzından çektiğimde.

"Hayır," diye mırıldandım yere bakarak. Kıskanmış mıydı yoksa?

Taehyung kolumu tutup çekti beni. "Göstereceğim ben sana hayırı, ne kadar telaşlandım haberin var mı?" deyip çekeleştirmeye devam etti.

"Görüşürüz Yoongi," dedim gitmem gerektiğini anladığımda. Taehyung beni götürmek için baya çaba sarf ediyordu.

"Görüşürüz Jimin-ah," dedi arkamdan ve bununla birlikte Taehyung'un ağzından bir çığlık daha çıktı. "Bağırıp durma Taehyung," dedi Yoongi.

Taehyung beni zorla da olsa eve getirdiğinde sorguya çekileceğimi biliyordum. Ama aklımdaki tek şey, Yoongi'nin iyi hissedip hissetmediğiydi. Dün geceki ağlamasını unutamıyordum. Aslında omzundaki yüklerin ne kadar fazla olduğunu.

Oturma odasına sürüklenip zorla koltuğa oturtulduğumda neler olacağının farkındaydım. Taehyung, karşımdaki koltuğa oturup çatık kaşları ve dik bakışlarıyla bana bakıyordu. "Dökül bakalım minik şeytan."

"Ne duymak istiyorsun?"

"Ne duymak istediğimi biliyorsun. Ne yaptın? Tüm gece onunla mıydın? Ne yaptınız? Bir şey yaptınız mı?"

"Taehyung sakin ol," deyip kestim onu. "Hiçbir şey yapmadık. Koltukta konuşurken uyuyakalmışım."

Parmağını çenesine götürüp düşünüyormuş gibi yaptı. "Bu ona neden artık hyung demediğini açıklamıyor. Neden sana Jimin-ah dediğini de. Ama iyi bir arkadaş olup söylediklerine inanmış gibi yapacağım. Ne yaparsanız yapın Jiminie, sadece dikkatli olun. Korunun falan yani."

Buna karşılık yanımdaki yastığı ona fırlatmamla sustu ve kahkaha atmaya başladı.

"Ondan hoşlanıyor musun?" diye sordu gülmesini kesip ciddi bir duruşa bürünerek.

"Yastık da yok ki atayım," dedim etrafıma bakınarak.

"Bu evet demek," deyip yine kıkırtılara boğuldu Taehyung. Eşlik ettim ben de ona. Yani, karşımda böyle tatlı gülen birine karşı nasıl tepkisiz kalabilirdim ki?

Bazen her ne kadar gürültülü biri olsa da Taehyung'u seviyordum ve onunla olan arkadaşlığımdan mutluydum. Karakterini kelimelere sığdırmak mümkün değildi. Bir odaya girdiğinde odadaki herkesle -muhtemelen öncelikli olarak köpek varsa eğer köpekle- arkadaş olabilirdi. Hepsinin de yüreklerini -özellikle de köpeğin- fethederdi. 

Ama bütün bunlara rağmen yakın arkadaş sıfatına beni koymuştu ve geceleri Hoseok ile ilgili sızlanmalarını çeken bendim.

İkimizin de gülmekten yerlere yattığı sırada telefonum titredi. Çıkarıp baktım. Mesaj gelmişti, Yoongi'den.

 Mesaj gelmişti, Yoongi'den

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

yoongi:

Uyurken de güzelsin Park Jimin ve bu adil değil.

Beni dinlediğin ve yanımda olduğun için teşekkür ederim.

Gördüklerim karşısında gözlerime inanamayıp gülerek yerimde doğruldum. Tanrım, ne yazacaktım. Bir süre sonra cevap yazmaya başladım.

jimin:

Sen uyurken güzelliğine dalıp fotoğraf çekemedim Min Yoongi.

Her zaman yanındayım.

yoongi:

Bir dahaki sefere çekersin Jiminie.

İsmime getirdiği ekleri seviyordum. Gözlerimi kısarak gülümsememe sebep oluyordu. Ama beni asıl gülümseten başka bir şeydi. Bir dahaki sefere? Yani bir daha mı beraber uyuyacaktık? Ah, içimde havai fişekler patlıyordu.

"Evet Taehyung," dedim karşımda benim tuhaf hareketlerimi izleyen Taehyung'a. "Ondan çok hoşlanıyorum."

yellow house | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin