Batuhan.

110 10 0
                                    

Eylül 2009.

Liseye başlayışımın ilk günü. İçimde inanılmaz korku ve heyecan var. Ortaokul arkadaşlarımdan ayrılacağım için çok üzülüyorum. (Evet o sıralar normaldim.) Sabah heyecanını yenerek yataktan kalktım. Annem mükemmel bir kahvaltı hazırlamıştı ama ben açlık namına hiçbir şey hissetmiyordum. Annemin zoruyla kahvaltımı bitirdikten sonra okula gitmek üzere otobüse bindim. 45 dk. sonra okula vardığımda içim çürümüştü. 

Okula girdiğimde yine hüzünlendim, köyün içinde küçücük bir okuldu. Sanırım buna alışmam uzun sürecekti. 9. sınıfların olduğu yer çok belliydi. Herkes meraklı gözlerle birbirine bakıyordu. Ve sonra farkettim ki aralarında bir kız vardı. İlk sınıflara bir şeyler anlatıyordu. Yavaş adımlar atarak gruba dahil oldum. Bir şeyler anlatan kız dikkatini bana vererek "Günaydın yeni kız" dedi. Bu kızın okulda herkesi tanıdığını o an anladım. "Günaydın" diye cevap verdim. Bir an için herkesin gözü bana kaydı. O kız sonra isminin Tuğba olduğunu söyledi ve hocalar hakkında tüyolar vermeye başladı. Güzel biri değildi ama neşesi insanı kendine çekiyordu. 

Dersliklere girdiğimizde hoca kendimizi tanıtmamızı istedi. Evet bu hayatta en nefret ettiğim şeylerden biri de buydu sanırım. Sıra bana gelene kadar ilgi çekici hiçbir şey yoktu. Herkes tipikti işte. Birden heyecanladım. Belki nelerden hoşlandığımı söylediğimde ilgi çekecekti ve benimle arkadaş olmak isteyeceklerdi. Ben yine düşüncelere dalmışken sıranın bana geldiğini herkesin meraklı gözlerinden anladım. Hocanın sesiyle irkildim.

"Evet kızım seni dinliyoruz."

"-Ihm, şey. İsmim Orihime. Memleketim Balıkesir ama uzun süredir burada yaşıyorum. 11 senedir. Yok 10'du sanırım. 12 miydi? "

Sınıftan yükselen gülme sesleriyle saçmaladığımı farkettim. Kulaklarıma kadar kızarmıştım. Komik olduğu için gülmedikleri arkadan gelen "salak bu kız" nidasıyla kanıtlandı. 

Hoca da gülüyordu ve ekledi.

"Yaz tatilinde neler yaptın?"

"-Sabahtan akşama kadar film izledim, sensei."

"Sensei?" 

"-Imm, Japonya'da hocalara böyle hitap edilir, hoşuma gidiyor."

Hocam bi kahkaha kopardı.

"Burası Japonya değil ama komikmiş Orihime, oturabilirsin." 

Sınıftakilerin garip bakışlarını üzerimde hissetmemem için özel bir çaba harcamam gerekirdi. Tam yerime oturacakken hocamın sesiyle irkildim.

"Son bir şey?"

"-Buyrun?" 

"Sabahtan akşama kadar film izlerken hiç sıkılmadın mı? Arkadaşlarınla gezseydin ya biraz?"

Bu cümleden sonra sınıftakilerin bakışları tekrar bana döndü. Harika. Bu sorunun ne kadar yersiz olduğuna kızarak "Gezmeyi sevmem."  diye kısa bir cevap verdim. 
Yerime oturduğumda sınıftakilerin ilgisizliğine bakarak mükemmel bir ilk izlenim (!) diye düşündüm.


---


Eve gittiğimde direkt facebook'u açtım. Ortaokuldaki arkadaşlarım ilk günden yeni ortamlarına alışmış görünüyordu. Arkadaşlık isteklerime baktığımda  Tuğba Saygı adında biri vardı. Bugünkü kızdı hemen onayladım. Onaylar onaylamaz mesaj geldi. Tuğba "selam" yazmıştı. Acaba bu normal miydi? Bana hep ilk sınıfların büyükler tarafından sevilmeyeceği söylendi ama bu kız öyle değildi. "Selam" yazdım.

"Nasıldı ilk günün?"

"-İlk gün için idare ederdi."

"Tamam bi sıkıntın olduğunda sınıfım 11-C haberin olsun." dedi.

"Tamam" diyerek cevapladım. 

Hoşuma gitmişti, her ne kadar herkese böyle davrandığını bilsem de hoşuma gitmişti işte.



---



Ertesi gün okula gittiğimde etrafta kimse yoktu. Bu kadar erken gelerek neyin kafasını yaşadığımı cidden merak ettim. Sıkıntıdan etrafıma bakınırken okul kapısından bir çocuğun girdiğini gördüm. Kulaklarımda birden bir film müziği çalmaya başladı, rüzgar efektiyle birlikte. Çocuk bir banka oturana kadar onu izledim. Uzun boylu, esmer ve çekik gözlüydü. Biraz asık suratlıydı ve odun gibi yürüyordu. Bu iki şey dışında her şeyden fazlasıyla etkilenmiştim. Ben hala onu izlerken kafasını aniden bana doğru çevirdi ve anlamsız anlamsız baktı. Ne yapacağımı şaşırarak kafamı hemen yana çevirdim. Kızarmayı geçtim kesinlikle morarmıştım. 

Ders saatini uyuyarak beklemeye karar verdim hem biraz gözlerimi çocuktan ayırmış olurdum. Oturduğum yerdeki masaya kafamı koydum ve uyumaya çalıştım. Tam uykuya dalacakken bana doğru gelen adımların sesini duyuyordum, dikkatım dağılmıştı. Kafamı kaldırdığımda karşılaştığım manzara inanılmazdı. Biraz önceki çocuk bana parlayan güneşle birlikte altın bir gülüş çakıyordu ve bir şeyler mırıldanıyordu. Söylediklerini algılamıyordum sadece beynime o gülüşü kazımaya çalışıyordum. Yavaş yavaş beynim yerine geldiğinde söylediklerini idrak etmeye çalıştım.

"Hey baksana, okulda senle benden başka kimse yok? Çok sıkıldım assak mı?"


Bu çocuk bana çıkalım mı demişti? Ya da ben bir seraptaydım. İkinci seçenek daha mantıklıydı ama ben yine de şansımı denedim.


"Pardon?" dedim.

"Tamam istemiyorsan gitmeyiz."


Evet süper, kırk yılda bir dönen şansımı da geri tepmiştim. harikayım.
Toparlamaya çalışarak "Ahh hayır, ismini bilmediğim biriyle çıkamam heralde?" dedim.

İşe yaramalıydı. Yaramalıydı. Gözlerimi kısıp vereceği cevabı bekliyordum.

"Batuhan."

Yaramıştı. Yogatta diye mırıldandım. (Japonca şükürler olsun.)
Demek ismi Batuhandı , tam da ona yakışan bir isim diye düşündüm.

"Eee, seninkini söylemeyecek misin?"

Batuhan'ın bunu sorması gayet doğaldı ama kalbim kütlemeye başlamıştı birden.

"-Orihime." dedim.


"Oo güzel isimmiş." dedi ve kolumdan tutup koşmaya başladı. Adım atacak halim yoktu ve o beni koşmaya zorluyordu. 

-"Dur napıyosun?"

"Okulu asıyoruz!" diyerek gülmeye başladı. Okulumun başlayışımın ikinci gününde yakışıklı bir çocukla okuldan kaçmak hem iyi hem kötü bir fikirmiş gibi geliyordu. Ama bugün bir daha gelmeyecekti ve kaçıramazdım.

"-Tamam bugünlük sana uyalım bakalım." Bu özgüven nerden geliyordu anlamıyordum. Üst üste duygu değişiminden ölecektim.

Batuhanla birlikte otobüs durağına koşturduk, Otobüse bindiğimizde bize deli görmüş gibi baktılar. "Gençlik" diye mırıldandılar gülümseyerek. İçimde tarifi imkansız bi sevinç vardı, sevinçten kusacaktım nerdeyse. Batuhan'a nereye gidiyoruz diye sorduğumda bana "sürpriz" demişti. 
Merakla beklerken sahile doğru yürümeye başlamıştık. Merak duygusu midemi kemiriyordu. Kumlara indiğimizde tökezlememem için beni elimden tuttu. Yemin ederim oracıkta bayılacaktım. Kumlarda el ele 5 dk kadar yürüdükten sonra sonunda durduk. Bu benim içinde iyi oldu çünkü yüzüm morarmadan siyahlaşmaya doğru yol alıyordu. 
Denizin bir kaç metre gerisine oturduk, kayalıklara yaslandık. Batuhan birden kumu eşelemeye başladı. Çok komik ve tatlı görünüyordu. "Napıyorsun?" dedim gülerek.

"Bekle de gör."

Batuhan'ın eşelediği yerden bir mektup çıktı. Mektubu bana verdi ve okumamı söyledi. 

İçinden ne çıkacağından korkuyordum açıkçası. Mektubu aldım ve okumaya başladım.

2008

Yine aynı sahilde tek başıma oturuyorum. Tek başına olmak sıkıcı. Seneye tamda bugün yanımda bir kızla geleceğim, yalnız olmayacağım. Ve ona bu mektubu okutacağım. 
Umarım o benim için özel ve güzel birisi olur.


Mektup dediğim küçüçük bir notmuş. Özel biri olacağını ummuş ama benimle daha yeni tanışmıştı özel olma imkanım sıfırdı.

Batuhan konuşmaya başladı. 

"Sonuç olarak özel olmasa da güzel bir kızlayım. Kendime verdiğim sözü tutmuş sayılırım ha?"


Bir saniye! Batuhan bana güzel mi demişti??? Ömrüme 100 sene daha kattın Batuhan helal olsun dedim içimden. Kızardığıma emindim ve buna cevap veremedim. İnsanın iki günde sıradışı şeyler yaşaması kolay değil tabi. Tanrım bu çocuğa aşık olmamalıydım, lütfenn.


O gün Batuhan'la salak salak gezindikten sonra herkes evine döndü. Evlerimiz ters yönde olduğu için beni bırakmak istesede ısrarlarım sayesinde eve yalnız döndüm.

Bugünlük bu kadar yeter diye düşündüm. Yoksa mutluluktan burnum kanayacaktı. Eve yürürken ne kadar şanslı olduğumu düşündüm. Umarım bütün lise hayatım bugünkü kadar güzel geçer diye iç geçirdim. Yatağıma uzandığımda hemen uykuya daldım. Müthiş huzurlu bir uykuydu.



Ertesi sabah



Telefonum zır zır çalıyor. Sabahın köründe kimse artık. Bilmediğim bir numaraydı bir sinirle açtım.

"-Efendim?" 
"Orihime, ben Tuğba bugün okula gelme."
"-Ne diyorsun Tuğba hiçbir şey anlamadım, hem numaramı nerden buldun?
"Müdürden aldım o önemli değil bugün gelme."
"-Yeni hiçbir şey anlamadım düzgünce söyleyecek misin?"
"Batuhan'ın oyununa gelmişsin."



BATUHAN'IN OYUNUNA GELMİŞSİN.



Cümle beynimde birkaç kez yankılandı. Tuğba'dan detayları dinlerken ağlamamak için kendimi zor tuttum.
Batuhan Evren. Son sınıf. En büyük zevki okula yeni gelen kızlarla oynamak. Her sene 9. sınıflardan bir kıza büyük bir oyun oynar. Okulun ikinci günü okula erkenden gelir ve kurbanını seçer, onun ayarlamayacağı kız yoktur. Kurbanına o gün sanki ondan hoşlanıyormuş gibi davranır, birlikte zaman geçirirler. Kurbanının ondan etkilenmesi için her şeyi yapar. Ertesi gün olduğunda kurbanın okula kocaman bir resmi asılır ve okula ilan edilir. Buna hocalarda karışamaz çünkü Batuhan'ın babası bir köy okuluna göre fazla zengindir. 


Tuğba tüm bunları görmemem için beni aramış ve uyarmıştı. Baştan uyarmamasının sebebini sorduğumda Batuhan'ın beni seçebileceğini hiç düşünmediğini söyledi.

Sonuç olarak benim rüya olarak tabir ettiğim gün koca bir kabustu. Batuhan'ın gözünde ise küçük bir eğlence. Bütün okula rezil olmuştum. Bu da yetmezmiş gibi anneme devamsızlık yaptığım haberi hemen ulaşmıştı. Bana ne kadar kızsa da bugün karnımın çok ağrıdığını gidemeyeceğimi söyledim. Ağlıyordum. Üzüldü ve onayladı. Karnım ağrımıyordu. Kalbim acıyordu bildiğin. 

Ertesi gün okula gitmem gerekti. Buna kendimi alıştırmam gerekti. Benim saf duygular beslediğim Batuhan'ın koca bir piç olduğunu kendime hatırlatıp durdum.

Okula gittiğimde herkesin abartmıyorum herkesin gözü bendeydi. Kimileri yüzüme bir şeyler söylüyor, kimileri arkamdan söylüyordu. Hiçbirini duymuyordum hala olayın etkisindeydim. Bu olay yaklaşık bir ay kadar unutulmadı. Bir ay boyunca dışlandım, ayıplandım, salak muamelesi gördüm. Kimse yanımda olmadı. Tuğba bile. Ben de bu duruma bir süre sonra alıştım. Artık kimse umrumda değildi. Batuhan zaten o günden sonra yüzüme bile bakmadı, dalga geçmek için bile bakmadı. Herkesin gözünde değersizin tekiydim ve bunu değiştirmek için hiç uğraşmadım. 4 sene boyunca aynı okula gittim geldim. 




Ağustos 2014

Yaşadıklarımı hatırladığımda eskisi kadar üzülmediğimi farkettim. Önceden kalbim yanardı gecelerce ağlardım. Şimdi sadece birkaç damla gözyaşıma engel olamadım. Bazı şeylerden ümitliydim çünkü. Eskiyi bıraktım. Bundan sonra önüme bakmalıydım. Batuhan'la aynı otobüste olmadığımı varsayarak kendimi derin bir uykuya bıraktım. 

Orihime.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin