Antalya.

145 10 0
                                    

Antalya. Eylül 2013.

Ah. Lise son hayatım birazdan başlayacak. Ve ben kusacak gibi hissediyorum. Yatağımdan ayrılmak istemiyorum. Tanrım! Yine iğrenç insanlarla dolu bir okul dönemi beni bekliyor ve ben koca kıçımı kaldırıp gitmek istemesem de gitmek zorundayım. 
Yataktan zorla kalkarak üstümde iğrenç duran okul formamı giydim. Aynaya baktım ve sandığım kadar kötü görünmediğimi farkettim. Siyah kısa saçlarım beni diğer insanlardan farklı gösteriyordu. Farklı görünmem ve farklı hissetmem insanların benden uzaklaşmasına sebep oldu. Bende yakınlaşmak yerine gözlemlemeyi seçtim. Karşılıklı olarak birbirimizden uzaklaştık ve ben kendi ütopyama daldım. 
Derin düşüncelerimden sıyrılarak çayın altını kapatmaya koştum. Nerdeyse taşacaktı. Çayımı uğurlu kupama koydum ve içmeye başladım. Bunu içtiğimde günümün güzel geçeceğine inanıyorum. Ben ve safsatalarımdan henüz biri.
Dolmuş durağına yürürken geç kaldığımı farkettim ve koşmaya başladım. Halbuki okulun ilk günü kaçta gidersen git kimsenin umrunda olmayacaktı. Sorunluyum.
Okula vardığımda herkes arkadaşlarının yanındaydı. Birbirlerine olan sevgi gösterileri beni iğrendiriyordu.
Sıraya geçecekken omzumda bir el hissettim. Sınıfımızdan bir kız. Serra'ydı. 

- Günaydın, Orihime.

Suratına yine o aydınlık gülümsemesini takınmıştı. Serra'yı severdim ama insanlara karşı fazla mesafeli oluşumdan nasibini o da almıştı, fazlasıyla. Gülümsemeye çalışarak günaydın dedim.

- Bir saniye, geliyorum. diyerek arkadaşlarının yanına koştu.
Çevremdekilerle ilişkim buydu işte. Gözlemci olan, kendi dünyasında yaşayan ben ve beni garip, korkutucu bir kız olarak gören diğerleri.
Açıkçası bu durum beni biraz eğlendiriyor ve farklı hissettiriyor.
Okulun ilk günü müdürün ve hocaların gereksiz konuşmalarıyla ve benim en arka sırada tek başıma oturmamla geçti. 
Pek bi değişiklik yok ha?

Orihime.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin