Okurken dinleyin: https://www.youtube.com/watch?v=eBSaX3jvyEc
Evet! Geçmişimden sıyrıldığıma göre şu ana gelebiliriz. Ankara'ya ayağımı basmış bulunuyorum. Otobüs otogara yaklaştığında kalbimin nasıl gümlediğini tahmin edebilirsiniz. Teyzemle birlikte eve yerleştik şimdi. Teyzem de yalnız yaşamaktan sıkıldığı için iki kız süper anlaşacağız gibi geliyor. En sevindiğim şey kendime ait bir odam olması, canım teyzem her şeyi düşünmüş.
"Çok teşekkür ederim teyzecim, her şey fazlasıyla güzel.""Rica ederim tatlım, umarım Ankara'ya hemen alışırsın."
Ah. Evet. Teyzemin de benden yana endişeleri var gibi görünüyor. Harika.
"Alışırım, teyzecim."
Odama yerleştikten sonra penceremi açtım, hava Antalya'ya göre serindi. O serin hiç bilmediğim havayı içime doldurdum. Doldurduğum havayı bi süre dışarı salmadım.
#Yeni dünyana hoşgeldin Orihime.#
Burdaki hayatımın farklı olması için ilk çalışmama başladım.
"Teyzeeee! Ben dışarı çıkıyorum!"
'Dışarı mı? Orihime henüz hiçbir yeri bilmiyorsun!'
"Ehehehe sadece biraz hava alıcam teyzecim öptümümmümüm."
'Orihime!'
Teyzemi dinlemeden kendimi dışarı attım. Yanıma biraz para aldım ve üzerime baktığımda eşofmanlı olduğumu farkettim. Olsun. Eğlenceli olacaktı.
Biraz yürüdükten sonra otobüs durağına geldim. Numarasına, otobüsün üzerinde yazanlara bakmadan birine bindim. Dönerken teyzemi arar bi şekilde dönerdim nasılsa. Ama şimdi telefonumu kapatmalıydımm! ihihih.
Otobüs yarım saat kadar dolandı ben de rastgele indim. İndiğim mahalle pek içime sinmedi açıkçası. Varoş desen varoş değil, karanlık hoş bi havası olmasına karşın biraz korkutucu bi mahalleydi. Ya da havanın kararmaya başlamasından olsa gerek , gereksiz yere korkuyordum.
"Hey güzellik!"
Ah hayır sanırım gereksiz yere korkmuyordum. Bi saniye 'güzellik?' Bana söylenmiş olamazdı. Yürümeye devam ettim. Adımlarımı hızlandırmıştım ki.
"Bak sana diyorum, kafam bi milyon. Bir güzellik yapamaz mısın?"
Etrafıma çaktırmadan baktığımda benden başka biri varmış gibi görünmüyordu. Kafam bi milyon dediğine göre ya sarhoş ya da uyuşturucu bağımlılarının olduğu karanlık mahallerinin birindeydim.
Cesaret mi denir bilmem birden arkama döndüm. Karşılaştığım manzara alışık olmadığım bir şeydi. Uzun saçlı gözlerinin altı kırmızı, hafif kirli sakallı bir çocuk. Arkasında ondan pek az cılız duran 3 çocuk daha.
Kesinlikle korkutucuydu gördüğüm manzarayı unutup koşmama fırsat kalmadan biri kolumdan sıkıca tuttu.
Acıyordu. Gerçekten.
Canımın acısından gelen cesaretle "Bırak!" diye bağırdım uzun saçlı çocuğa. Pis dişlerini göstererek sırıttı.
"Akşam akşam beni memnun edecek bir güzellik bulmuşum, bırakır mıyım?" derken saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıyor ve pis nefesini yüzüme soluyordu. Bunların kesinlikle kafası iyiydi. Olduğum yerde dondum ve karanlık göğe baktım. Hava ne ara bu kadar puslu olmuştu? En iyisi gözlerimi kapatıp bir kurtarıcı beklemekti. Bağımlı serseri sessiz kalışımı olumlu bir cevap olarak algıladı. Dudağımdan öpmek için bir hamle yapacakken,
SERSERİNİN SURATINA KOCAMAN, KOCAMAN BİR TOKAT İNDİ.
Hayır, tokadı ben atmadım. Neyin ne olduğunu anlamadan ayyaşın elinden kurtulmuştum ama kendimi yerde bularak. Kafamı toparladığımda -kesinlikle bu mahalleden olmayan- bir çocuk o dört serseriyi bir güzel benzetiyordu. Çocuk turuncu saçlı uzun boylu ve yapılıydı. Sert yüz hatları vardı. Kesinlikle bu dünyaya ait olamazdı. Çoook.. şeyy... *fantastik* görünüyordu!
Kendimi birden kavganın içinde bulunca oturup izlemeye başladım. Korku duygumun yerini eğlence almıştı. Tanrım cidden eğleniyordum. Ve çocuk onları döverken hiç zorlanmıyordu. İzlemesi gerçekten zevkliydi.
Serserinin arkadaşlarından biri yerdeyken birden kalktı ve elindeki önceden görmediğim bıçağı turuncu çocuğun karnına sapladı. Siktir. Başa sarıyorum.
Serserinin arkadaşlarından biri yerdeyken birden kalktı ve elindeki bıçağı turuncu çocuğun karnına sapladı.
Maalesef yanlış görmemiştim. Serseriler tam kaçmaya hazırlanmıştı ki.
"DURUN.!"
Hadi be , nerden çıkardı o hayvanımsı sesi, hem de yaralıyken??? Yemin ederim duygu değişiminden fıttıracaktım. Bu kesinlikle benim iç dünyamdı ya da rüyaydı.
SİKTİR. TURUNCUNUN YERDEKİ KANI BİRDEN KIRMIZI BİR ŞEKİLDE BUHARLAŞMAYA BAŞLADI VE ŞİDDETLİ BİR RÜZGAR BAŞLADI. SERSERİ GRUBU OLDUKLARI YERDE DONDU KALDI. VE BEN DE. KORKUDAN ALTIMA İŞEMEDİĞİME ŞÜKREDİYORDUM. ÇOCUĞUN BUHARLAŞAN KANI GÖĞE KARIŞTI. BİR SİKTİR DAHA! YARASI KAPANMIŞTI. HADİ LAN ORDAN NE BİÇİM Bİ KAMERA ŞAKASI BU AMINAKOYİM? YERE GÖĞE KÜFÜR SAVURUYORDUM KORKUDAN. ÇOCUK GAYET ÇEVİK BİR ŞEKİLDE AYAĞA KALKTI. ŞAKA MISINIZ ABİ SİZ? TEK YUMRUKLA. EVET EVET HAVAYA ATTIĞI TEK YUMRUKLA 4 SERSERİYİ MUNDAR ETTİ. NERDEYDİ SERSERİLER , GÖREMİYORDUM???
Siktir etsene onları gerizekalı, çocuk seni de şuracıkta öldürecek! Kaçacaktım evet çok hızlı bi şekilde kaçacaktım. Koşmaya başladım. Koşuyordum koşuyordum ama bir adım ilerleyememiştim. Gayet ilginç bir rüya olmaya başladı. Yani bu gördüğüm şey gerçek olamazdı, kesinlikle rüyaydı. Koşmaya devam ettim yine bir adım ilerleyemedim. Turuncu kafanın işiydi.
Arkamı döndüm. Şeytani yakışıklılıkta olduğunu yeni farkettiğim turuncu bana bakıp yine şeytani bir şekilde gülümsüyordu.
"Teşekkür etmeden mi gidiyorsun?"
Ne?? Bana mı demişti?? Adamları öldürmeseydin belki ederdim! Vur dedik öldürdün be adam! diyemedim tabiii.
"Bana mı de-dinn?"
"Burda senden başka biri var mı? Orii-hime?"
İsmimi bastıra bastıra söylemişti. İsmimi nerden biliyordu?? "Tanrım bu güzel rüya için teşekkür ederim, ama artık uyanmalıyım." diye bağırdım.
"Hahahaha, rüya mı? Tabi bugünkü yaşadıkların ilk defa başına geliyor değil mi?"
"Bugünkü yaşadıklarım? Ne yani tüm bunlar rüya değil miydii?" diye çaresizce haykırdım. Kesinlikle ölecektim.
"HAHaHaha."
Tanrım ne sinir bozucu, ne çok gülüyordu. Yanıma geliyordu. Evet evet bildiğin yanıma geliyordu. Kaçmalıydım ama nasılll. Ben kaçmayı düşünene kadar turuncu kafa önümde bitti. Şimdi elinden bir bıçak çıkarıp beni öldürecek miydi? Ya da belki serserilere yaptığı gibi tek yumrukla işimi bitirirdi.
DUDAKLARIMA YAPIŞTI.
Gözlerim şaşkınlıktan yerinden çıkacaktı. O an ne onu itebilmek için hareket edebildim, ne de yakışıklı turuncunun öpücüğüne karşılık verebildim. Aslında tam öpücükte sayılmazdı sadece dudaklarını benimkilere bastırıyordu. Yine saçmalıyordum. Dudaklarını benimkilerden çekti ve inanılmaz çekici bir gülüş attı.
"Ne-e yap-tınn sen?" Diyebildim. Kelimeler ağzımdan güçlükle çıkmıştı.
Benden bir kaç adım geriye gitti ve ellerini açarak şu an benim için önemli olan 4 kelimeyi söyledi.
"YENİ DÜNYANA HOŞGELDİN ORİHİME."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orihime.
FantasyOrihime'nin dünyadaki hayatı tam da istediği gibi gitmeye başlamıştı ki. Sindria'nın ikinci prensi yeni bir göreve atandı. El-Thamen tarafından görevlendirilen Ichigo, magoisi yüksek olan Orihime'yi eğitmek zorundaydı. Bu görevi ilk başta küçümseyen...