Okumadan önce : http://www.youtube.com/watch?v=zt9XrmQ9Fls
İşte Antalya'da günlerim hep böyle sıkıcı, lanet bir şekilde geçti. Ankara'da bu düzeni değiştireceğime dair kendime büyük bir söz verdim. Değişecektim. Her ne olursa olsun kendi iç dünyamdan sıyrılıp yepyeni bir hayat kuracaktım.
Bunları otobüs biletime bakarken düşünüyordum. Tarih 29 Ağustos 2014. Ankara'ya gitmeme son iki gün.
Annemle babam hiç olmadıkları kadar garipler. Hüzünlerini kızlarına belli etmemek için özel bir çaba harcıyorlar resmen. Teyzemin yanında kalmama itiraz etmemem içlerinin biraz olsun rahat olmasını istediğimden.
Annemin tek korkusu burdaki uyumsuzluğumu Ankarada da yaşayacak olmam. Kendime verdiğim sözün aynısını anneme de verdim. Gözleri bir an için umutla parladı. Bende umutluydum kendimden. Şaşırtıcı bir derecede umutluydum hem de.
Hazırlıklarım bitti ve 31 Ağustos günü geldi çattı. Anneme yaptığım ısrarlar işe yaradı ve Ankara'ya yalnız gidiyordum.
Otogara vardığımızda otobüsümün kalkmasına az zaman kalmıştı, annemle babamla vedalaşmam biraz kısa sürmüştü haliyle. Annemle babamı özleyecek olsam da Ankara'ya gidiş sevincim daha ağır basıyordu.
Otobüsteki koltuğumda en arkadaydı. Ben öyle istemiştim.Benim yerim arka sıralardı, arka koltuklardı, hep arkalardı.
Otobüs hareket etmeye başladı ve annemle babam el sallamalar eşliğinde gözden yavaş yavaş kayboldular.
Yine derin düşüncelere daldım. Hiç arkadaşım olmadı. Birilerinden hoşlandığım oldu ama hiç erkek arkadaşım olmadı. Çünkü benim zihnimde arkadaşlık ve aşk çok farklı yerlerdeydi. Kimsenin ulaşamayacağı yerler.
Bu uyumsuzluğun sorunlu kişisi ben değildim işte. Çevremdekilerdi. Ben hayatımda olanları hiçbir zaman benim suçummuş gibi görmedim ama kendime yine bu düzeni yıkmam gerektiğini hatırlattım.
18 yaşındaydım ve yaşamam gereken olağan şeyleri yaşayamamış, hep hayallerde yaşamıştım. Böyle giderse akıl sağlığımı kaybedecektim.
Düşüncelerimden uzaklaşmak istercesine silkindim. Küçük siyah çantamdan mp3ümü buldum. Tam kulaklığımı takacakken mp3ümü yere düşürdüm. Onu almak için eğildiğimde kafam sert bir şeye çarptı ve iki el mp3ümü tutuyordu. Evet doğru tahmin diğer el benim değil. Utanarak kafamı kaldırdım ve görmek istediğim yüz bu değildi. Kesinlikle bu değildi. İkimizinde yüz ifadesi şaşkındı ve elinden zar zor mp3ümü alarak oturduğum koltuğa gömüldüm. O da arkaya doğru gitti. Arkama bakacak cesaretim yoktu. Gözyaşlarımın akmasına izin verdim. Gördüğüm kişiye gelecek olursak birkaç sene geriye dönmemiz gerekecek.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orihime.
FantasyOrihime'nin dünyadaki hayatı tam da istediği gibi gitmeye başlamıştı ki. Sindria'nın ikinci prensi yeni bir göreve atandı. El-Thamen tarafından görevlendirilen Ichigo, magoisi yüksek olan Orihime'yi eğitmek zorundaydı. Bu görevi ilk başta küçümseyen...