Mumlar kalbine damlarken serilmiş gözyaşları

236 54 37
                                    

Yanan birkaç mum odaya hafif bir loşluk katsa da fazlasıyla karanlıktı hala. Her zamanki gibi sessizlik aralarında dans ediyor ve gök gürültüleri huzurlu bir melodi veriyordu sessizliğe. Yoongi odanın bir köşesinde battaniyesine sarınmış küçüldükçe küçülmüştü, Namjoon ise koca bir kupa dolusu kahveyi elleri arasına almış sıcaklığın keyfini çıkarıyordu. Sıcağı sevmezdi ama ellerinin soğukluğundan da nefret ederdi.

Beyaz tenli yalnız başına yine aynı köşede oturdukça eskiye dönmeye başlamış ve gözleri dolmuştu, bu yüzden kalktı ve kendisinden daha eskimiş olan adamın yanına oturdu, onun kollarına sokuldu. Esmer yanına gelen kar beyazı ile kahveyi koltuk kenarına bırakıp daha rahat bir şekilde kolları arasına aldı onu.

"Sessizliğini sevmiyorum."

Ölü kelimeler döküldü dudaklarından, yayıldı havaya ve keskinlikle parçaladı ikisini. Garip bir aura içinde iki garip insan fazla yabancı kalmıştı, onlar normal ve sıradanlar arasında sessiz kalmaya öyle alışmışlardı ki kendi aralarında oluşan bu yoksunluk onları rahatsız etmişti.

Yoongi; sığındığı adamın sol elini kendine çekip oynamaya başladı parmakları ile, bu masum harekete şaşıran esmer ise koca gözler ile izliyordu onu. Beyaz tenli onun elinin üstünü okşuyor, şirin dudak hareketleri ile parmaklarını hareket ettiriyor ve bir iki öpücük kondurup gülümseyerek yanağına bastırıyordu esmerin elini.

Huzurlu hissediyordu, güvende hissediyordu ve içini sıcacık eden şeyin evin ısısı değil de Namjoon'un onu saran kolları olduğunu biliyordu. Kedi gibi hissediyordu, sevilmeyi bekleyen koca kalpli bir kedi gibi. Esmere sarılıp onu kalbinin derinliklerine gömmek ve onu saklamak istiyordu; bir kafeste değil de kör etmek istiyordu onu başkalarına. Onu sevsin, onla ilgilensin ve gözü başka kimseyi görmesin istiyordu; çok çabuk bağlanmıştı yine, çok çabuk kapılmıştı.

Zaten ne geldiyse hep bu yüzden gelmemiş miydi başına?

Sonra, baş parmağı ve bileğinin birleşme yerine yakın bir damla olduğunu gördü. Dövme gibi görünüyordu ama emin değildi. Bir insan neden eline bir damla dövmesi yaptırsındı ki? Hele de böyle koca bir adam bu şirin dövmeye neden sahip olsundu?

Parmakları ile dokunmaya kıyamadan okşadı orayı, onu izleyen esmer ise onun meraklı bakışlarını dile dökmesi için bekledi.

"Bu..."

Parmakları ile işaret etse de dövmeyi ne diyeceğini ya da hangi kelimeleri kullanacağını bilmiyordu, kelimelerle arası iyi değildi bir kere, hep takılır kalırdı sessizliğe. Parmaklarını istemsiz büzdüğü dudaklarına bastırıp başını iki yana salladı, dili neden yanlış zamanda tutuluyordu ki?

"Bir anlamı var Yoongi-yah."

Duydukları ile hızla başını esmere döndürdü ve onaylar gibi salladı başını. "Ne anlama geliyor peki?" Konuşabildiğine ilk defa şükretti.

Gülümseyerek gözlerini elindeki minik dövmeye çevirdi esmer, enine boyuna kendisi olmuş bir dövmenin anlamını dökmek dile ne kadar doğruydu? Bilmese bile anlatacaktı Yoongi'ye, gözlerine düştüğü kişiye.

"Tek bir cümle ama birçok duygu var içinde. 'Gözyaşlarımı topladım avuç içlerimde.'dir anlamı. Belki sade belki kuru belki de en derin kuyu ama seviyorum işte."

Anladığını belli ederek başını salladı Yoongi, avuç içindeki eli yüzüne yaklaştırıp öptü damla dövmesi üzerinden ve Namjoon'a bakacak şekilde yasladı yanağını.

"Şimdiyse sevgimi topladı avuç içlerin."

Yine gülümsedi esmer olan ama bu sefer gamzeleri daha da derinleşmiş yanakları kızarmıştı karanlık altında. "Avuç içlerimi daha bir sevdim şimdi."

Geç gelen bölüm için özür dilerim ama 'tek kelime yazamama' adlı sendroma tutulup kalmıştım.

Dövmenin yerini tam olarak nasıl açıklarım emin olamadım ama umarım bir şeyler kafanızda oluşmuştur.

kasımpatıları kadar acı kokuyorum • namgiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin