Gözlerini açtığında etraf fazlasıyla karanlıktı. 'Karanlıktayım,' diye düşündü. 'zifiri karanlıkta,' kollarını bedenine sardı ve vücudu etrafına baktı. 'gölgemi göremeyeceğim bir karanlıkta,' ne olduğunu anlamak ister gibi etrafına bakar ve gözlerini alıştırmaya çalışırken siyahlığa, üzerinde durduğu yer çöktü fakat kendisi hala yukarıdaydı, yukarıdan bakıyordu aşağı düşen bedenine. 'kendimi bulamayacağım bir karanlıktayım...'
Kalbinin hızla çırpınışları ile uyandı kar beyazı; karnında hissettiği o bıçaklanma hissi ve kalbi karşısında dudaklarından titrek bir nefes verip yatağında döndü diğer yana, hislerin hiçbiri geçmez aksine devam ederken boğulmak ister gibi üstündeki yorganı başına kadar çekti. Sanki biri kalbini eline alıyor ve onu patlatana kadar sıkıyordu, biri; onu en derin duygularından bıçaklıyor ve kanatıyordu onları.
Duyguları acıyordu, canı acıyordu.
Dayanamayıp yorganı üzerinden çekti ve gözlerini açtı, ne kadar çabalasa bile uyuyamıyordu ki. Yüzünü yastığa gömüp kendini boğmaya çalıştı birkaç saniye, nefesi yastığı ısıtıp ona yansıyınca ise iğreti ile doğruldu. Dizlerini kendine çekerken elleri ile yüzünü ovuşturdu, saplanan bıçağı çekmek istercesine vurdu göğsü üzerine fakat gelen tek şey fiziksel acıydı.
Düşüncelerini toparlamasa esmerin yanında olmadığını fark etmeyecekti neredeyse, o küçük adamı göremeyecekti. Odadan çıktı ve evi dolaştı, neredeydi, neredeydi göz bebeği?
Mutfağa girdiğinde arkası ona dönük bir şekilde olan esmer karşısındaydı işte, geniş omuzları titriyor olsa da pencere pervazına sıkı sıkı tutunduğu gerginliğinden belli oluyordu. Ses çıkarmadan ona yaklaştı ve pencere ardından karları izleyen gözlerini seyretti esmerin.
İlk defa, ilk defa her şey bu kadar açıktı gözlerinde. Yanan canı, seven kalbi ve çökmüş mantığı ile ilk defa karşısındaydı Namjoon. Şaşkınlığı içindeki acıyı geçemedi, kalbi vücuduna yavaş yavaş zayıflığı pompalarken sevdiği insanın gözlerine yansımış ruhu; son damlaydı. Bacakları titrese de biliyordu ki güçlü olmalıydı onun yanında, tutunmalıydı esmer ona.
Hiç yüzünden eksik olmayan o altın gülüşünü görememeyi ölüme benzetse bile tutundu sevgisine. Esmerin koluna dokunduğunda onu fark etse bile görmezden gelmiş olan çocuk, dolu dolu olan gözlerini kaçırdı kar beyazından. Bedeni arkasına saklandı gözyaşları fakat yine de kendini belli etmeden duramadı.
Elleriyle gözyaşlarını silmeye çalışırken ardı ardına yeni bir tanesi ekleniyor ve onun saklanmasına izin vermiyorlardı bir türlü. Kar beyazı genç sardı kollarını esmerin boynuna, uzanmak için parmak uçlarındaydı ve bu dışarıdan bakan biri için ne kadar sevimli ise onlar için o kadar trajikti.
Namjoon, Yoongi ona sarılsa bile sakinleşmiyor ve kabullenemiyordu gözyaşlarını. Güçlüydü hani, korkmazdı kimselerden, ağlamazdı kimse yüzünden, neredeydi hepsi?
Esmerin hıçkırıkları evi sararken hışımla kar beyazının kollarından ayrılıp geri geri uzaklaştı ondan. Zarar veriyordu her şeye, sevdiğinin gözlerinde görmüştü onun canını nasıl yaktığı, uzaklaşmalıydı ondan, gitmeliydi, gitmeliydi, herkesten ve her yerden gitmeliydi.
O geri gittikçe Yoongi de onla beraber ileri adım atıyor ve ondan uzaklaşmasına izin vermiyordu. Son kavramı yok olmuştu sanki, yarın ya da başka bir gün olacağına inanmasa da ondan uzaklaşırsa her şeyin daha kötü olacağını biliyordu.
Namjoon bedeni duvarla buluşunca bile çekmemişti gözlerinden ellerini, Yoongi ile aralarında bir adım yoktu ve elleri onun omuzlarındaydı. Yoongi'nin elleri de binince omuzlarına taşıyamadı hiçbir yükü, titrek dizleri yerle buluşurken sevdiği de düşürdü kendini onla.
Zemindelerdi, kuyunun dibindelerdi. O hep düştükleri ve bir türlü dibi göremedikleri meşhur kuyu kalpleri birleştikten sonra göstermişti kendini. Neden böyleydi ki? Neden yaşayamamışlardı normal iki insan gibi sevgilerini?
Esmer bacaklarını pes eder şekilde uzaktmışken bacakları arasında da Yoongi vardı. Namjoon'un ellerini yüzünden çekti ve içinde tuttuğu çığlıklardan titreyen dudakları, kıpkırmızı gözleri ve gözleri ile aynı renkteki yanaklarını ortaya çıkardı. Onun ıslak yanaklarını silip öpücükler kondurdu Yoongi, kendine çekip varlığına tutunmasını sağladı ve saçlarını sevdi çokça, öptü her bir telini.
"Bırak." diye fısıldadı Namjoon'un saçlarına doğru. İçinden taşan çığlık ise çok geçmeden döküldü esmerin dudaklarından. Kalbine saplanan hiçbir bıçağı çekemedi Yoongi, gözleri dökerken duygularını boşalan her yeri Namjoon ve onun sevgisi kapladı. Onun duyguları, onun acıları, onun varlığı, o... Sırf esmerin canı yanmasın diye her birini taşıyabilirdi kar beyazı.
Kolları arasındaki beden derin nefesler alıp verirken iyice kendine çekti kar beyazını, başını onun omzuna yaslayıp duruldu yavaş yavaş.
"Kasımpatıları kadar acı kokuyorum biliyorum,*" fısıltısı geceye ve pencere ardındaki karlara karıştı esmerin. "belki kan kokusu... bir tutam aşk ile karışmış kan kokusu..."
Elleri arasında tutamları yavaşça sevdi kar beyazı, esmer ilk defa kendini ona böyle açıyordu. Yok olduğunu sandığı son kavramı sadece gözleri önünde olmadığı için mi görmemişti yoksa? Enselerine nefesini mi üflüyordu son?
Omzundaki başı nazikçe ittirip avuçları arasına aldı Yoongi ve göz göze gelmelerini sağladı. "Cennet kokuyorsun sen."
"Peki oraya ne zaman giderim Yoongi? Kaldıkça burada hem kirleniyor hem de kirletiyorum. Kendine bak..."
Burukça gülümseyip öptü kelebek gibi esmerin dudaklarını, hafif ama güzel bir öpücük.
"Kendime baktığımda senin varlığın dışında bir şey göremiyorum Namjoon. Ve sen, öyle güzel ve safsın ki o sandığın kirlerin hepsi üzerimde bir elmas olarak parıldıyor."
Gözleri öpücükten dolayı kapalı olan esmer, kar beyazının sözleri ile dolu gözlerini açmış ve onu tam buruk gülüşünden öpmüştü.
Kırık ama anlamlı bir öpücük.
•
* "Kasımpatıları kadar acı kokuyorum, biliyorum.", Didem Madak'ın "Çiçekli şiirler yazmak istiyorum bayım!" adlı şiirinden alıntıdır.
Hanimiş en kötü yazar hanimiiş.
Buradaymış yahu, buradaymış.'Yeniden' geç gelen bölüm için özür dilerim :(
Bir sonraki bölüm final... Ve hayııır bu sefer gecikmeyecek. Hatta bitirebilirsem bugün bitirip yayınlayacağım.
Teşekkürler, sizi seviyorum~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kasımpatıları kadar acı kokuyorum • namgi
Short Storyyalnızken bileklerini kesti, yalnız değilken ise ruhunu. dear sinful @estivacearig 51017 - 211117