Harry'i sağ salim Hızır Otobüs'e bindirdikten sonra hızlıca dükkana geri döndüm ve yaşadıklarımı idrak etmeye çalıştım. Sirius kaçaktı, Harry de yaşadığı evden kaçmıştı... Bir Muggle büyülenmişti ve belki de bunun için Harry suçlanacaktı... Ya da Harry'nin durumu gözardı edilecekti ki dileğim böyle olmasıydı. Benim hatam ve bu kadar saçma bir sebep yüzünden okuldan atılmasını istemezdim.
Olumlu düşünmeye çalışarak olduğum yere kıvrıldım ve basık burnumu pencere tarafına dönerek gözlerimi kapattım. Uyuyamasam bile gözlerimi dinlendirmek bile iyiydi. Harry'e her ne olduysa ya da olacaksa bunu yarın ya da en geç bir hafta içinde öğreneceğimden emindim. Ne de olsa o çok ama çok ünlüydü.
Sabaha karşı hava gri mavi rengini aldığında ancak uykuya daldım ve bir çat sesi duyana kadar da uyanmadım. Cadı her zamanki vaktinde dükkanı açarak bizlere selam verdi ve kafesimin kapısını açık bırakarak tüylerimi okşadı "Günaydın, Crookshanks!" Miyavlayarak ona karşılık verdiğimde güldü ve tezgahın arkasındaki yerini aldı. Artık satış yapmak için hazırdı.
Kafesten atlayarak aralık kapıdan Yol'a çıktım ve etrafıma bakınarak dükkanlar arasında gezdim. Harry hakkında konuşan henüz kimse yoktu. Herkes varsa yoksa Sirius'la kafayı bozmuştu. O şişko Muggle'ı şişirdikten sonraki birkaç gün böyle geçmişti ve artık Harry hakkında tüm umutlarımı yitirmiştim ki Diagon Yolu'nda, Florean Fortescue'nun Dondurma Dükkanı'nda çok ama çok tanıdık bir sima gördüm.
O geceden sonra Harry'i ilk kez orada görmüştüm ve gün ışığında bakıldığında James'e ne kadar benzediği daha rahat anlaşılıyordu. Teni, yüzü, saçları ve hatta gülüşü bile aynı babasıydı... Yemyeşil gözleri ise annesinden miras kalmıştı. Hesaplamalarıma göre on üç yaşında olmalıydı ama biraz daha küçük gösteriyordu ve bu da yeterince beslenmediği konusunda beni şüpheye düşürdü.
Florean Fortescue, Harry'e ders çalışırken serin serin yemesi için bir sundae verdi ve ondan hiçbir ücret talep etmedi. Çocuk ona teşekkür ettikten sonra onun da yardımıyla ödevlerini yaptı... Birkaç gün boyunca üçümüz de bu döngüyü sürdürdük: Harry ödev yapıyor, Fortescue ona dondurma veriyor ve ben de hiçbir şey söyleyemeden uzaktan onu izliyordum.
Bir haftanın sonunda Harry, Kaliteli Quidditch Malzemeleri Dükkanı'nın camına yapıştı. Oraya gelen herkes gibi onun da gözü belli ki Ateşoku'ndaydı. Bir süre boyunca dükkana git gel yaptı ancak süpürgeye bakmak dışında bir şey yapamadı. En sonunda okul alışverişine yavaştan başladı. Aktardan iksir malzemeleri aldı ve cübbesini yeniledikten sonra ders kitaplarını da aldı. İçinde kalan süpürgeyi düşünmezsek yeni okul dönemi için tamamen hazır görünüyordu.
O alışverişini tamamlamış görünüyordu ama diğer öğrencilerin buraya akın etmesi biraz zaman almıştı. Yine de her sene olduğu gibi bu yıl da Diagon Yolu'nda korkunç bir kalabalık vardı. Şimdiden Çatlak Kazan tıka basa dolmuştu ve bir kedi olarak sokakta yürümek imkansız bir hal almıştı. Bunun için kalabalık bastırmadan Harry'i kontrol ediyor sonra da doğruca dükkana dönüyordum. Dükkan sahibi cadı ise beni küçük kızlara satmak için elinden geldiğince çabalıyordu ama baykuşlar hala çocuklar için çok daha cazip görünüyordu.
Hogwarts yeni yıla başlamadan bir gün önce, otuz bir ağustos günü, Harry'i kontrol etmek için bile çıkamadım. Kalabalık o kadar korkunçtu ki önceliğim kendi can güvenliğim olmuştu. Bu yüzden günümü kapısı açık duran kafesimin içinde tatlı ve sevimli görünerek geçirmeye karar verdim. Kimsenin beni almayacağını biliyordum ama yeni bir yol belirleyene kadar yapabilecek bir şeyim yoktu.
Dükkanın kapısı aniden açıldığında içeri üç çocuk girdi ve biri Harry'di. Peşinde kızıl bir oğlan ve kabarık, kahverengi saçları olan bir kız vardı. Muhtemelen onlar onun arkadaşlarıydı. Cadı o sırada başka biriyle ilgilendiğinden Harry ve yanındaki iki çocuk kafeslere baktılar. Kızıl oğlan öylesine bir bakış atarken kız olan daha alıcı gözle bakıyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Ne Kadar Yaşar? | Regulus Black
FanfictionHayran Kurgu içinde #210 (16.11.2017) Ben bir hata yaptım, gençlik hatası ve canım pahasına da olsa bunu telafi edeceğim. Belki adım tarih kitaplarına bir kahraman olarak yazılmayacak ve çamurlu bir suyun içinde boğulup gideceğim ama eğer bu yolda ö...