37:Baraka'daki Hain

1.1K 140 33
                                    

Bahar ayları boyunca neredeyse tamamen uslu durdum. Ama tabii yine de zaman zaman kendimi tutamayıp kendime zarar verecek şeyler yapmadan edemedim. Mayıs ayının başında Hagrid ders için bir gün Orman'a gittiğinde penceresinin açık olduğunu fark ettim ve içeri gizlice sızmak için oraya tırmandım. Evin köpeği ansızın havlamaya başlayıp da beni korkuttuğunda ise kontrolsüz bir şekilde arkaya düşerek kendimi incittim. Yine de kolay bir iyileşme sürecinden sonra yeniden ayağa kalkabildim.

Haziran ayı beraberinde yaz sıcaklarını da getirdi. Daha şimdiden herkes terliyor ve Bitkibilim dersinin işlendiği seralardan kıpkırmızı bir yüzle çıkıyorlardı. Derken yüzlerinin kızarma sebebi biraz değişti. Felaket sene sonu sınavları gelmişti ve şatoda ders çalışmayan tek çocuk bile kalmamıştı. En umursamaz öğrencilerin bile çalıştığı bu dönemde Hermione aynı anda iki derse çalışabilecek şekilde kendini geliştirmişti. Bu hem hoş hem de korkunç bir durumdu.

Herkes sınavlarıyla boğuşurken ben de çok daha sık bir şekilde Sirius'la buluşabiliyordum. Hatta sıcak hava, açık gökyüzü ve parıldayan güneş onu da yeterince mutlu ediyordu. Baraka dışında olduğumuzda hızla kuyruğunu sallıyor, burnunun ucuyla beni dürtüyordu. Bazen de dayanamayıp üzerime atlıyor ve benimle boğuşuyordu. İlginç bir şey olduğu gün de aynen böyleydi.

Şamarcı Söğüt'ün yakınlarında dururken sessiz bir şekilde havlayarak dikkatimi çekti. Ona baktığımda ise yılışık bir şekilde dili dışarıda hızlı hızlı nefes alıyor ve coşkuyla zıplarken kuyruğunu hızlı hızlı sallıyordu. Kalçası başından daha yüksekte duruyordu. Suratıma doğru havladığında ona tısladım ve uzun burnuna hafifçe vurdum. Bir kez daha havladıktan sonra üstüme atlayarak üzerime çıktı. Kulaklarımı geri yatırdım, patilerimi onu durdurmak için ileri uzattım. Kuyruğumun ucu da gergin gergin sallanıyordu. Beni acımasızca ısırırken uzun uzun bağırıyordum ki duraksadı. Ben de bu boşluğu fırsat bularak suratına atladım ve burnunu ısırdım. Patisiyle vurduğu gibi beni yere serdi ve kafasını üzerime koyarak kazandığını belirtti.

Orada yattığımız sürece gözümüz şatodaydı. Tanıdık bir simanın şato etrafında dolaştığını gördüğümüzde ise ikimiz de ayaklanarak oraya baktık. Cornelius Fudge, Hogwarts'a gelmişti. Sirius kafasını arka bacaklarımın arasına yaslayarak beni ileri iteklediğinde hızla koşarak şatoya girdim ama onu kısa sürede kaybettim. Profesör Flitwick’in bir koli içindeki yavru kedileri geçtiğim yola düşünce duraksamak zorunda kaldım. Mecburen Sirius'un yanına döndüğümde bana kızgın bir şekilde hırladı ve ben de kuyruğumu bacak arama alarak oturdum.

Tekrar Baraka'ya girdiğimizde Sirius öfkeliydi "Fudge'ı kayıp mı ettin?" Başımı yavaşça salladığımda "Regulus!" diye bağırdı "Çok beceriksizsin!" Ben de ondan yüksek tonda bağırdım "Benim suçum değildi! Flitwick bir anda önümü kesince onu kaçırdım." Yumruğunu sıktı "Bir sene boyunca aptal bir fareyi yakalayamaman da mı Flitwick’in suçu?" Dik dik ona bakınca yumuşadı "Bak, özür dilerim. Çok gerginim ve-" Bağırmaya devam ettim "Gergin olman umurumda değil! Benimle bu şekilde konuşamazsın! Sadece sen kötü şeyler yaşamıyorsun!"

"Ama herkes hayatını yaşıyormuş gibi görünüyor!" dediği sırada ona yaklaştım ve dimdik gözlerine baktım "Remus ve ben senin salaklığın yüzünden senden ayrı kaldık. Remus sırf beni korumak için ne olacağını bilmeden beni gönderdi. Sen beceriksizlik edip doğruları kimseye anlatamadın diye başta Harry olmak üzere tüm büyücü dünyası senden nefret ediyor!.. Kendim için olan kısmı da anlatayım mı yoksa ne kadar beceriksiz bir aptal olduğunu gördün mü? Sen burada korkak bir fare gibi saklanırken ben tanımadığım çocuklar tarafından psikolojik ve fiziksel şiddet gördüm. Her şeyi seni kurtarmak için yaptım. Ama unutmuşum, sen bunu göremeyecek kadar bencilsin. Hep bencil oldun Sirius!"

Yıldızlar Ne Kadar Yaşar? | Regulus BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin