Şişman Kadın portresinin yerine getirilen yeni tablo tam bir baş belasıydı. Öğrencilere her fırsatta sataşmasının yanı sıra bir de zırt pırt giriş parolasını değiştiriyordu. Şifreleri kağıda yazmayı çözüm edinmiş Neville Longbottom bile onun değiştirme hızına yetişemiyordu. Sir Cadogan o kadar korkunçtu ki uçan sineğe bile sataşabiliyordu ve bana da resmen takmıştı kafayı. Ona saldırmamak için zor direniyordum. Bunu yaparsam bir daha kimsenin Gryffindor Kulesi'ne çıkan geçitte durmak istemeyeceğinden emindim.
Sirius'un o yılki doğum günü de geldi ama onun için yapabileceğim bir şey yoktu. On iki yıldır benim için kendi doğum günüm dahil olmak üzere hiçbir özel günün bir anlamı yoktu. Noel hediyeleri yüzümü güldürmüyor, Cadılar Bayramı'nda eğlenemiyordum. Sevdiklerimin doğum günleri geldiğinde ise bir köşede sessiz sessiz oturarak günü geçiriyordum.
Hayatım bir farenin peşinde koşarken tam anlamıyla sefildi. Annemin tabiriyle atalarımın utançtan kemikleri sızlıyor olmalıydı ama benim de yorgunluktan kemiklerim sızlıyordu. Harita çıkarmak için okulun hemen hemen er köşesine bir haftada girmiştim ve sanırım artık bir şifacının benimle ilgilenmesine ihtiyacım vardı. Dinlenmek için karşıma çıkacak ilk uygun yere kadar biraz daha idare etmeye çalıştım ama nefesim kesiliyordu.
Tam köşeye döndüğümde zaten deli gibi çarpmakta olan kalbimin ritmi bozuldu ve daha da hızlı çarpmaya başladı. Tüm bedenimi şato içindeki serinliğe rağmen bir sıcaklık kaplamıştı. Peter -insan formunda- yüzünü pencereye dönmüş bir şekilde titreyerek dışarı bakıyordu. Elim ayağıma dolaşmıştı. Etrafıma baktıktan sonra insan formuma geçtim ve ona doğru yaklaşarak kollarımla boğazını sardım "Seninle görülmemiş bir hesabımız var, Pettigrew." O, korkuyla inlerken ben de bundan zevk aldım. Onu korkutmak beni mutlu ederdi. Demek ki Ruh Emicileri görünce altına yapacaktı.
"Regulus-" diye cikledikten sonra kolumdan kurtulup benden kaçmaya çalıştı. Onunla biraz boğuştum. O kadar yorgundum ki bana direnmesini kolaylaştırıyordum. Derken yapabileceği en iyi savunmayı yaparak "SIRIUS BLACK!" diye bağırdı "SIRIUS BLACK BURADA!" Karnıma dirsek atıp beni pencere tarafına ittiğinde gözüm dışarı ve dışarıda aptal aptal dikilerek ıslanmakta olan kara köpeğe takıldı. Bir anda duraksayarak "Sirius!" diye sızlandım. O buradaydı. Daha sonra hızla Peter'a dönerek üzerine atıldım ama yere yapıştım. Korkak! Fare olarak kaçıyordu.
Başta tabana kuvvet onu kovalasam da sonra yeniden animagus formuma geçerek peşinden koştum. Şu anki önceliğim onu yakalamaktı. Daha sonra kendimi Sirius'a gösterebilirdim. İkimiz de o kadar hızlıydık ki bacaklarımın yandığını hissedebiliyordum. Benim o hızla ilerlediğimi gören öğrenciler de ani çığlıklar atarak kenara çekiliyorlardı. Merdivenlerden yukarı çıkarken merdiven değişmeye koyuldu ama aşağı düşmeyi göze alarak Peter'ın peşinden yukarı atladım. Neyse ki başarıyla sahanlığa çıkabildim.
Koridora girdiğimizde artık içimde bir şeylerin şiştiğini hissedebiliyordum ve kalbim sızlamaya başladı. Canım acırken durdum ve zaten o da az ötedeki bir fare deliğine girerek gözden kayboldu. Soluk alış verişim korkunç bir şekilde hızlanmıştı ve nefesim daralıyordu. Sonrasını da hatırlamıyorum çünkü orada yığılıp kalmıştım. Ölmedim ama kendimi ölmeye bir kez daha bu kadar yakın hissetmiştim.
Gözlerimi açtığımda hastane kanadındaydım ve Hermione de başımda bekliyordu "Crookshanks!" Patilerimi öptü ve burnumu nazikçe okşadı "İyi misin, oğlum?" Dudaklarımın arasından bezgin bir miyavlama duyuldu. Madam Pomfrey hemen kızın başına dikildi "Sana verdiğim iksiri ona günde iki kere verdiğinden emin ol. Birkaç gün dinlenmesi gerek ama merak etme, Crookshanks gayet iyi." Akabinde arka tarafımdan Remus'un sesi duyuldu "Yoğun ders programınızdan ötürü onunla ilgilenemeyecek olursanız bana getirebilirsiniz, Bayan Granger."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Ne Kadar Yaşar? | Regulus Black
FanfictionHayran Kurgu içinde #210 (16.11.2017) Ben bir hata yaptım, gençlik hatası ve canım pahasına da olsa bunu telafi edeceğim. Belki adım tarih kitaplarına bir kahraman olarak yazılmayacak ve çamurlu bir suyun içinde boğulup gideceğim ama eğer bu yolda ö...