"Galiba küçüklükten beri en çok istediğim şey olan uzun süreli seyahate çıkma zamanım gelmişti. Ya da ben öyle düşünüyordum."
Bu bölüm duygusal oldu biraz. Dinleyin:
Black Veil Brides - Lost It All
Youtube linki :
http://m.youtube.com/watch?v=PU4_3rweDak
"Evden çıkmadan önce telefonum çaldı. Telefonumu elime aldım. Telefonu açıp küfretmek istiyordum. Yapamadım. Açmadım. Daha sonra mesaj attı. "Polisere teslim mi olmamı istiyorsun ? Babam beni öldürür anlıyor musun ? Bütün kariyerim sona erer. Ve seni bir daha göremem. Ne olur . Affet beni." Onu affetmek istiyordum . Ama yapamazdım. O bir insanı öldürmüştü. Yani büyük bir ihtimalle ölmüştü. Aslında ölüp ölmediğini bilmiyordum. Ama sonuç olarak o birine zarar vermiş ve umursamadan yoluna devam etmişti. İnternete girip haber sitelerine bakıyordum. İstanbul'da bir kaza olsa bütün ülkeye duyururlar ne de olsa. Valizimi odamdan çıkardım ve salona koydum. İçlerinden tam olarak neyi aradığımı bilmiyordum. Elimdeki tek veri, onun kadın olmasıydı..."
" Bu sitede bulamadım, bir başkasında da bulamadım. En son, umutla açtığım sitede yazıyordu,'Göz göre göre kadını ezip geçtiler.' İstanbul'da ...... ....... . Kadının kim olduğuna dair bir bilgi yoktu ancak orta yaşlarında, be hangi hastahanede olduğunu buldum. Bir umut, o hala yaşıyordu. Bir kağıda yazıp cebime attım. Bu, bana lazım olacaktı..."
"Tam çıkacakken gözüme bir şey takıldı. O ve ben. Mutluyuz. Birbirimize sarılıyoruz. Bu resmi tam altı ay önce 1 haftalığına New York'a gittiğimizde çekilmiştik. Onun kafasında bir şapka vardı. Birbirimize delicesine aşıktık. Hala da öyle. Ama yanlıştı. O zararlıydı, affedilemezdi. Onu sevmemeliydim. Ama yapamıyordum. Elimdeki valizi yere koydum ve gözümden düşen bir damla yaş ile yere oturdum. Gözyaşlarım aktıkça yüzümü ıslatıyor ve geriye, damlaların geçtiği yerleri kızarıklık alıyordu. Uyuşmuştum. Kördüm. Sırtım soğuk duvarla buluşmuştu. Ve ben sadece nefes almaya çalışıyordum. "
"Zil çaldı. Delikten bakmadan kapıyı hışımla açtım. Kapıyı açmamla hıçkırmam bir oldu."
"Ağlamaktan gözleri kanlanmıştı. Mavi gözleri koyulaşmıştı. Üzerinde hala kaza günü giydiği kareli gömlek vardı. Pantolonu kırış kırış olmuştu. Tam kapıyı yüzüne kapayacakken "Ne olur bir kerecik konuşalım. Sadece bir kerecik." dedi. Dayanamadım. Gözyaşlarım tekrar akmaya başlamıştı. İçeriye girmesini söyledim. Karşımdaki küçük tekli mavi koltuğa oturdu. Ben tekrar ağlamaya başlayınca yanıma geldi. Beni belimden kavradı ve kendine doğru çekti. Sarıldık. Ona sarılmayı o kadar özlemiştim ki."
" Kokusunu bolca içime çektim. Yavaşça yanağımdan öptü. Eliyle gözyaşlarımı sildi. Bunu yapmamamız gerekiyordu. Doğru olan şey ayrılmamızdı. Onu seviyordum hemde çok seviyordum. Dünya yıkılsa onu seviyordum. Ama yaptığının sonuçlarına katlanması gerekiyordu. Bana bu valizin neden burada olduğunu sordu. "Gidiyorum." dedim. Yavaşça benden ayrıldı. O ise kafasını sallıyordu. "Nereye?."
"Gidiyorum .Ama nereye gittiğimi bende bilmiyorum. Yalnız kalmam gerekiyor Bahadır. Uzak dur. Lütfen."
"Ezgi hiçbir yere gidemezsin."
Kolumu sertçe tuttu ve fazlasıyla sıkıyordu. O sırada gözünden düşen bir damla yaş, acıyla kıvranmama sebep oldu.
"Bahadır git. Çık hayatımdan. Defol git."
"Hayır Ezgi buna izin veremem! Sen benim sahip olduğum tek kişisin ! Sevdiğim tek insansın!"
O an zamanı durdurmak istedim. Gözlerinin içinde kaybolmak istedim. Sadece o ve ben olalım istedim. Ama mutlu olmayı haketmiyorduk ikimiz.
""Hoşçakal Bahadır. Sanırım bizim yolculuğumuz bu kadardı.""
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bazen sadece istersin.
Teen FictionBazen güzel olmak istersin. Bazen yakışıklı olmak istersin. Elini sallasan ellisi olsun istersin. Para istersin. Şans istersin. Mutluluk... Huzur istersin. Hep istersin.. Hep istersin ama herşeye sahip olduğun zaman ne isteyeceksin ? Not : Hikaye bi...