"Hayal Kırıklığı"

50 6 0
                                    

Daisy

Alt dudağımı çekiştirmesiyle dudaklarının arasında inlemiştim. Hala söylediğini düşünüyordum. Daha doğrusu yaptıkları ile söylediklerini. Parmaklarını bacağımdan yukarılara doğru çıkartıyordu. Dudaklarım onun dudaklarına hapsolmuştu ama bu elini malum yerlere kaydırınca inlememi durduramamıştı. Böylesine bir duyguyu ilk kez tadıyordum. Peki o? Daha fazlasını istermişçesine parmakları ile sahipleniyordu beni. Bacaklarımı birbirine bastırıp, kendimce istemediğimi göstermeye çalıştım. Korkuyorum. Onu reddetmemin karşılığından dolayı. Fakat gözlerimi araladığımda beklediğim kırmızı gözler karşılamadı beni. Yoğun duygu yüklü, özlem ve sevgi içeren yeşil gözleriydi. Verdiğim karardan vazgeçecektim. Daha sonra pişman olacak olsam bile. Kollarımı çekingen hareketlerle boynuna doladım ve onu kendime doğru çektim. Gözleri bunu hiç beklemediğini belirtmek ister gibi kocaman olmuşlardı. Bunu nasıl beklemezdi? Düşüncelerimi okumuyor muydu?

Dudaklarımı sonunun olmadığına karar verdiğim bir tutkuyla öpmeye devam ediyordu. Bende acemice ona uymaya çalışıyor, dudaklarımı kımıldatıyordum. Kalbimin hoplamasına neden sesle ondan ayrıldım. Dudaklarıma ilk kez dokunan kişiye baktım. Gözlerinde ne nefret ne de farklı duygular vardı. Tek bir şeye odaklanmış gibiydi. Açlık Tahta sandalyeye olabildiğince çekilmişken, o ise dudağının bir kenarını yukarı kıvırmış, bunu beklermiş gibi gülüyordu. Gözlerimi kırpmamdan bile daha kısa bir sürede açılan kapının önünde belirdi. Dikkatli bir şekilde onu izliyor, kalbimin yerine kalmasını sağlamaya çalışıyordum. Buraya getirilirken ki heyecanım ve korkum yoktu. Bu iki duygu şuan tarif edilemez bir şekilde birbirine karışmıştı gördüklerimin karşısında.

"Jack!!!!"

Sessiz fakat cılız bir inleme dökülmüştü kızın dolgun dudakları arasından. Boynundan aşağı kanlar süzülüyorken o göğsündeki ellere çoktan teslim olmuştu. Kendini arkasında ki çocuğa yaslıyor ve görmek istemediğim manzaralar oluşmasını sağlıyordu. Kalbimde hissettiğim bu ağrı neydi? Daha az önce doğum günümü kutlayıp, bana yaşadığımı hissettiren adam.. Gözlerimi kırpıştırıp, sel gibi akan gözyaşlarımı ellerimin tersi ile sildim. Küçük hıçkırıklarımı bastırıyor, onları izlemeye devam ediyordum. Kız artık kıyafetlerinden kurtulmuş bir şekilde onun kucağındaydı. Onlara bakmaya ve çıkardıkları tiksindirici seslere daha fazla dayanmıyordum. Yanağımdan süzülen yaşları silen ellerim artık kulaklarımdaydı. Başımı dizlerimin arasına gömmüş bir an önce buradan kurtulmak için sayıklıyordum kendi kendime. Bunlara şahit olmak zorunda mıydım? Ya da bu duyguları tatmak?

"Ja-"

Her ne kadar duvarlara çarpan sesleri duymazdan gelmeye çalışsam da oda sessizliğine gömülürken çıkan bu çığlığa kayıtsız kalamamıştım. Usulca kapının oraya baktığımda kulaklarıma bu sefer kendi çığlıklarım eziyet etti.

"Aman tanrım. Aman tanrım."

Jack, elinde ki uzun sarı saçları kana bulanmış baş kısmını bulunduğu yere attı. Yere bakmamalıydım. O öyle bir şey yapmış olamazdı.

"Hayır.. Hayır.." kendi kendime mırıldanırken elinin tersi ile dudaklarının kenarında ki kanları silen Jack, bana doğru yaklaşıyordu. Sıradaki kurban benmişim gibi hissediyordum. Aslında başından beri kurbandım. Bu yüzden burada bulunuyordum. Ama dokunmamıştı.. Ufak hareketler dışında bana.. Daha demin ki gibi yapmamıştı.

Ama bu yapmak istemediğinin bir göstergesi değil, değil mi? Zihnime süzülen sesler hep aynı şeyi tekrar ederken, bana doğru eğilip saçlarımın arasına minik bir öpücük kondurdu ve parmaklarını şıklattı.

Bu sefer en son konuşan ben olmuştum.

"Senden..."

Ve tekrar kendimi sonsuzluğa bırakılmış gibi hissetmiştim.

Soğuk TenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin