"bu bedenler biraz sahici, biraz da eksik."

26 8 2
                                    

SYML- Where Is My Love



Sky ateşe bir odun parçası daha attı. Kupamı sıkıca kavradım, hava çok soğuktu.
Kamp için çok yanlış zamandı, dışarıdaki ayaz insanın içine işliyordu.

Battaniyenin altına girdiğinde Sky, ormandan bir ses geldi. Hayvan sesiydi, muhtemelen köpek. Bedenimden bir titreme geçti, Sky'a yaklaşabildiğim kadar yaklaştım.

"Korkuyor musun?" dedi alayla.

"Hayır," dedim. Sesim titremedi, güzel, durumu kurtarabilirim. "Sen?"

"Buradan altına işeyecekmiş gibi duruyorsun Haze." Dirseğimi koluna geçirdim ancak beceriksiz bir vuruştu. Kahkaha atarak saçlarıma bir buse kondurdu.

"Korkmuyorum, sen beni korursun." Sesimdeki alay yüzüme de yansımıştı ancak soğuktan  çatlayan dudaklarım gülümsememe hiç yardımcı olmuyordu.

"Kartları açık oynayalım Haze, yetişirsen kurtulursun yetişemezsen burada birileri ziyafet çeker..."

Homurdanarak kendimi biraz geri çektim.  Ormandan yankılanan sesler daha yakından gelmeye başladı.

"Sky, burası güvenli değil, kalkalım hadi."
Yaslandığım bedenindeki korkuyu buradan hissedebiliyordum. Sky boş cesaret göstergeleri yapacak biri değildi. Bir yerde tehlike olduğunu sezerse durumu ciddiye alırdı. Öyle de yaptı.

"Paranoyak değilsem ben de öyle düşünüyorum, hadi gel."

Kalkıp çadırın içindeki eşyaları sırt çantalarımıza yerleştirdik. Sky ateşi söndürdü. O anda çığlığı andıran bir ses duyduk. Bir kız çocuğuna ait gibiydi. İkinci kere duyduğumuzda Sky beni arkasına çekti.  

Birden önümüze lağımı andıran kokusuyla büyük bir cisim düştü. Çığlık attım. Sky'ın eline sarılırken deli gibi bağırıyordum. Bu saatte ormanda kim olurdu ki? Nereden gelmişti bu, buradan nasıl çıkacaktık?

Sky elimi tutup aksi yöne koşmaya başladı. Hiç bu kadar hızlı koştuğumu hatırlamıyordum. Gözlerim dolu doluydu, önümü zor görüyordum. Birden önümüzde hırlayan birkaç ses duyduk. Sky durmaya çalışırken yuvarlandı. Bir an dengemi sağlayamadım, çalılıkların üstüne uçtum âdeta.

Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki elimdeki sızıyı ve muhtemelen çarptığım başımın zonklamasını bile hissetmekte güçlük çekiyordum.

Ve birden kahkaha sesleri yükseldi ormanda. Dört yerden fenerler yandı, spot ışıkları gibiydi, gözümü öylesine alıyorlardı ki ellerimi siper etmek için kaldırdığım an tüm sesler kesildi ve Sky'ın küfür mırıldanarak bana koştuğunu duydum.

"Yapacağınız şakayı sikeyim sizin! Hazel, iyi misin? Sakın ellerini bir yere sürme."

Ellerime bakmayı akıl ettim ama lanet olsun. Oluk oluk kan akıyordu. En son gördüğüm de bu oldu.

Medyaya Hazel'ı andıran bir fotoğraf bıraktım, siz de bana güzel yorumlar bırakınız lütfen :*

GÜN BATIMI HİKÂYESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin