Kodaline- High Hopes
Hava bozuk, yağmur yağıyor, gök gürültüsü beraberinde. Toprak kokusu değil şimdi burnuma dolan, saçlarına değen her bir damlayla yayılan vanilya kokusu.
Seninle tanışana kadar vanilyadan nefret ederdim. Sana bunu hiç söylemedim.
Kalın polarımın şapkasını da beremin üzerine kapatıyorum. Hava çok soğuk. Sen atkını çıkarıp boynuma sardın, çıkarır çıkarmaz burnun kıpkırmızı oldu.
"Sky."
"Hım?"
Bir an söyleyip söylememek arasında tereddüt ettim. Yine de söylemek istediklerimi saklamamın anlamsız olduğunu bağıran bir yanım vardı, görmezden gelmeyeceğim.
"İnsanlar neden seni hatırlamıyor? Yani bahsettiğim, hiç kimse neden hiç varolmamışsın gibi davranıyor?"
Dudağı sola doğru kıvrıldı. Ürperdim. Söyleyeceği tek kelimenin üzerimdeki etkisini biliyordu. Lütfen Sky, devam etmeme izin ver. Seninle kalmama izin ver. Biraz daha nefes almama izin ver. Uçamıyor olsam da, kanatlarımın olduğunu düşünmeme izin ver.
"İnsanlar gereksiz bir direniş içindeler. Tıpkı sonbaharda ağaçta kalan son yaprak gibi. Düşmemek için direniyor ama ne anlamı var ki? Asıl olay bu değil mi zaten. Ne gerek var savrulup gitmek varken kalmak için çırpınmaya?"
Ellerimden tutup avuçlarının içine aldı. Fiziksel olarak soğuğu hâlâ hissediyordum ama sanki içimde yanan bir kibrit ısıtmıştı tüm bedenimi. Sarı bukleleri ara ara düşmüştü alnına.
"Peki ya gereksiz değilse direnişi?" Alay edercesine güldü ama sözümü kesmedi, bende daha cesaretli sürdürdüm sözlerimi. "Ya o yaprak alıştığı için bırakmıyorsa ağacı?"
"O zaman yaprak bencildir."
"Neden bencilmiş?"
"Ağacı sevdiğinden değil gitmek istememesi, oradan başka bir yere alışamam diye korkmasından."
"O zaman diğerleri de bencil?"
"Herkes bencildir Hazel ve tabii her şey."
Kaşlarım çatılırken istemsiz, sana hiç olamadığım o kızgın ifademle bakmaya çalıştım. "Ama bunlar benim sorumun cevabı değildi."
"Ah, tam olarak öyledi." Öyle bir gülümsedin ki ben bir kelebektim ve bugün ölümü hiç hatırlamadığım ve yalnızca tüm güzellikleri yaşamaya odaklandığım ilk günümdü sanki.
Yoktu böyle bir güzellik dünyada. Olamazdı da! Sky, bana böyle bakarsan bırakacağım sorgulamayı artık; kabul edeceğim neredeyse yokluğunu. Nasıl olur ki Sky, nasıl? Benim gözümden baksana bir kendine. Bir kere görsene rengârenk ruhunu benden. O kadar eminim ki senin de hangi renge karışacağını düşünmekten delirdiğini sanacağına.
"Yani diyorum ki sana; bırak varlığımı ya da yokluğumu sorgulamaya çalışmayı. Bırak yok olmuş olayım, dünyadan silinmiş ama şu an, tam da şu zaman diliminde senin yanında. Ya da hiç ölmemişim- ama dur, var olmadıysam dünya üzerinde ölmüş sayılmam. Sadece senin dünyanda doğmuşsam, kısa süreli veda ettiysem ve öldüğümü düşünmüşsen sen? Sanırım burada ölümsüzüm."
Bir kitap yazdım, varlığını ispatlamak için kendime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN BATIMI HİKÂYESİ
Historia CortaUcu bucağı gözükmeyen gökyüzünü kucaklayacağız birlikte. Güneşi sen doğuracaksın dünyama. Ve ateşle dans edeceğiz. Gücün esir aldığı ruhlarımız sonsuz karanlığa hapsedecek bizi. Sevgilim, korkma, senin ışığın karanlığı delecek kadar kudretli.