Merhaba sevdiğim;
Nasılsın bugün? Gittiğin gün kadar mutlu musun acaba? Ben değilim. Canım yanıyor yine ilk gün gibi. İçimdeki boşluk ne yaparsam yapayım bir türlü dolmak bilmiyor. Ve ben acı çekiyorum. Nefes aldığım her saniye seni düşüyor ve acıyı en derinlerime kadar hissediyorum. Sevdiğim... Lütfen gel ve doldur boşluğunu. Can yaram... Kendi ellerinle açtığın yaralara yine kendi ellerinle merhem ol. Ömür karmaşam... En eşsiz acım... Ölmüş ruhumu tekrar canlandır. Benim dayanacak gücüm kalmadı. Gel ve bana destek ol. Sen her zaman her anımda yanımda olurdun. Ve bu yüzden bekliyorum seni. Yine gel, yanımda ol ve bırakma. Gelişi güzel sevdiğin şu bedenimi hakkını vererek, sana gösterdiğim sevgiyle eşdeğer bir şekilde sev. Sana olan inancım daima sürecek fakat takıldığım anlarımda sen de tamamlamayı bil.
Bak sevdiğim!
Ben öyle gelişi güzel sevmedim seni. Her saniyenin hakkını vererek, canımdan üstün görerek sevdim. Ve bu sevgimi hiçbir karşılık beklemeden ve hiçbir şeyden korkmadan özgürce dile getirdim. Hala daha bir karşılık beklemiyorum senden. Ama bazı zamanlar oluyor ki kendimi koca bir boşlukta gibi hissediyorum ve bu boşluğun sahibi de dolduracak tek kişi de sensin. Nefes alamayacak duruma geldiğim anlarda arıyorum en çok seni. Ve bu arayışın sonucu sürekli bir hiçlik oluyor. Senin hiç gelmediğin halde oluşturduğun boşluğu ben hiç gelmeyecek olmanla doldurmaya çalışıyorum. Ve bu hepsinden çok daha acı veriyor.
Gerçeklerle yüzleşmeye başlıyorum...
Sen her gerçeğin altında bir hayal arardın. Gerçek bu kadar yıkamaz bir insanı derdin ve her geçen saniye bu düşüncelerle kendini soyutlardın her şeyden. Bu kadar güzelliğin ya da bu kadar kötülüğün sadece bir hayal ürünü olduğunu ve bizim bir gün gerçek gerçeklerle karşılaşacağımızı ve o zaman gerçekten de mutlu olacağımızı söyler dururdun. Ve o zaman beni sevmenin mümkün olduğunu söylerdin sürekli.
Ben hep o günü bekledim. Her gerçeğin arkasında bir hayal, her hayalin arkasında bir gerçek aradım ve senin gerçeğini bulmak istedim. Ama sen öyle bilinmezlerle dolusun ki ne seni ne de gerçeğini bulabildim. Bende o zamandan beri hayalinle yaşamayı öğrendim. Artık gözümün önünde canlanan silüetin bana gerçekten daha gerçek geliyor. Çoğu zaman anlatamıyorum bunu insanlara. Benim kafayı yediğimi, delirdiğimi söyleyip duruyorlar. Bende artık onlara anlatmak yerine duvarlarla konuşmayı tercih ediyorum. Hem beni çok güzel dinleyip birsürü çözümde bulunuyorlar. Onlarla da kavga ediyorum ve sonuçta hep onlar haklı çıkıyor. Şu an bakıştığım duvar bile bana kızıyor. Konuşmadık daha onunla ama anladı içimden geçenleri sanırım. Benim her yazdığım kelimede bana tehditler savuruyor ve tehditleri çok etkileyici. İnsanlardan korkmadığım kadar duvarlardan korkuyorum. Çünkü insanların hiçbir şeyi samimi değil. Ne tehditleri ne de sevgileri. Sanırım duvar olmalıyım. Bunu düşünmem lazım.
Nerden geldim bu konuya hatırlamıyorum ama uzatmanın da bir anlamı yok sanırım. Neyse daha fazla tehdide maruz kalmadan burada bitiriyorum yazımı. Duvarların olmadığı bir gün görüşmek üzere...~~~~~~~
Can Yaram'dın sen benim,
Ve ben yaraları seven mazoşist bir kız...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhları Yaralı Ruhsuzlar
RandomSevmek... Yaşarken ölmek... Öldüğünün kendinin bile fark edememesi... Bir insan neden aldatır sevdiğini? Neden acı çekmesini ister? Gözlerinin önünde yok olması iyi mi gelir ki hiçbir şey olmamış gibi hatta daha mutluymuş gibi hayatına devam eder? H...