Öyle yada böyle geçiyor zaman. O gitti diye ne dünya durdu ne de zaman. Sadece bir yanım eksik yaşıyorum. Bir yanım parçalanmış, kırılmış, dağılmış, her yer toz duman... Günler geçiyor, nefes alıyorum -ciğerim yana yana-. Ayakta durmaya çalışıyorum, gülüyorum ki mutlu sansınlar, güçlü görüp yaklaşamasınlar, yeni bir kayıp daha yaşatmasınlar. Ayaktayım ama acı çekiyorum. Hayattayım ama yarı yaşıyorum. Özgürüm ama nefes alamıyorum.
İşte öyle büyük bir boşluk bıraktın ki içimde ne doldurulabilir başka şeylerle ne de üstü kapatılıp yok sayılabilir. Öyle çaresizlik içinde kaldım ki yeniden sevmeye korkar oldum. Birilerine karşı duygu beslemek cinayet öncesi hazırlık gibi hissettiriyor artık. Başkasının değil de kendi canımın yanmasından korkuyorum aslında. Belki de daha küçüğümdür ve ondan bana bu kadar zor geliyor sevmek. Daha bir şey bilmiyorumdur belki hayatla ilgili. Böyle acılarla geliştiriyorumdur kendimi. Acılarımla büyüyorumdur ve onların getirdiği bilgilerle daha sağlam duruyorumdur yıkımlarda.
Unutmamalı ki yıkımlar da bir başlangıçtır. Ve her yıkım bir sonrakine önlem aldırır. Bu yüzden teşekkür ederim. Beni gelecekteki yıkımlarıma hazırladın. Her acıdan ders almak gerekirmiş, ilk dersimi sen tamamladın. İçimde acıya dayanıklı bir benlik yarattın. Ve yine teşekkür ederim ki bana sevginin nasıl bir şey olduğunu anlattın. Sevginin gücünü kanıtladın.
Sana bahşettiğim sevginin her bir zerresi helal olsun!
Beni unutsan da sevgimi unutma...
~~~~~~~~~~~~~~
Balık martıya aşıktı. Martı ise sevildiğinden habersiz, karnını doyurmak derdinde. Ve balık son kez baktı martısına,
Böylece bir aşk daha noktalandı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhları Yaralı Ruhsuzlar
AlteleSevmek... Yaşarken ölmek... Öldüğünün kendinin bile fark edememesi... Bir insan neden aldatır sevdiğini? Neden acı çekmesini ister? Gözlerinin önünde yok olması iyi mi gelir ki hiçbir şey olmamış gibi hatta daha mutluymuş gibi hayatına devam eder? H...