SİSLERDEN ÇIKIŞ

10 0 0
                                    


  Atın peşinden mi koşmalı, yoksa özgürlüğüne doğru mu, diye düşünerek çaresiz koşmaya devam etti. Bir elinde krem tüpü diğerinde emanetçiden aldığı kutu vardı. İki nesneden birini, iki yoldan birini, siyahla beyaz arasında seçim yapar gibi seçmeliydi. Aniden krem tüpünü elinden atıp, kutuyu göğsüne bastırıp, atın peşinden değil de aksi yöne koşmaya başladı. Dört beş adım atmıştı ki ayağının altındaki çim zemin yok oldu. Aşağıya doğru düşüyordu. Yine bir ışık tüneline girmişti. Fakat bu sefer içinde bir huzur vardı. Sanki o ışık tünelinin ucunda onu bütün güzel hayalleri, düşünceleri, duyguları bekliyordu. Kötüleri ardında o sisli puslu ortamda bırakmıştı.

Cengiz gözlerini açtığında beyaz önlükler içinde başı dazlak yuvarlak top sakalı olan birini gördü. Bu adam ona doğru eğildi, gülümseyerek:

– Günaydın ben Doktor Nabi Arabacı. Nasılsın delikanlı?

Cevap vermedi doktoru inceledi; güleç yüzü olan bu adam acaba sislerin arasında bulduğu o emanet dükkânının sahibimiydi. Aynı onun gibi gülümsüyordu. Evet evet, aynı kahverengi gözler kır kaşlar.

– Sesimi duyuyor musun delikanlı? İsmin ne?

Cengiz başında ağrı hissedince eliyle yoklayarak sargılara dokundu. Gözleriyle etrafını taradı. Hemen sağında tıbbi cihazlar, serum askısı, oksijen maskesi vardı. Diğer tarafta bir masanın üstünde çeşitli ilaç kutuları ve oraya ait değilmiş gibi duran ahşap bir kutu bulunuyordu. Gördükleri ve vücudundaki ağrılar bir hastanede olduğuna inandırdı.

– Cengiz... Sizi duyuyorum Nabi Bey. Ne oldu bana? Niye hastanedeyim?

– İş yerinde sizi tartaklamışlar, başınıza da kürekle vurmuşlar.

Cengiz az önce yanı başındaki masada gördüğü kutuya tekrar baktı. Bu kutu çok tanıdık gelmişti. Doktor kutuyu alıp ona verirken:

– Bunu, dün yaşlı bir bayan getirdi.

Cengiz kutuyu açtı içinde nalbantçı takımları vardı. Ustasının ona "ben öldüğümde bu takımlar senin olacak" dediği takımlar. Düşüncelere daldı bu kutunun içinde ustasından kalma takımların yanı sıra edindiği iyi huylar da var olduğunu düşünerek doktora sordu:

– Ne zaman taburcu olabilirim Doktor Bey?

– Acele etme, bir iki gün daha seni burada misafir etmeliyiz. Hem ne bu acelen?

– Baksanıza, ustam bana davetiye göndermiş. "Gel benim mesleğimi devam ettir" diyor

Doktor gülümseyerek odadan çıktı.

Cengiz kutunun kapağına bakaraktekrar hayallere daldı. Emanetçiden mi, yoksa ustasından mı gelmişti. Ne farkederdi ki, o uzak kasabada başlayacağı yeni hayat için o kutunun içinde her şeyvardı.    

SİSLER DİYARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin