Otobüsten indiğim gibi son hız dur durak bilmeden nefes nefese kalacak şekilde okula doğru koşturdum,burnum akarken ve öksürüklerim devam ederken montumun yumuşak kumaşıyla hızlıca dudağımın üstünde duran sıvıyı silerek sınıf kapısının önünde durdum.Kapıyı korkuyla tıklatıp başımı tereddütle sınıf kapısından içeriye uzattım.
"Umm Bay Thomas....Üzgünüm uyuyakalmışım,girebilir miyim?"
Ceketinin kolunu yukarı kıvırıp kolundaki saate baktı ve boğazını temizledikten sonra başını benimle göz göze gelecek şekilde kaldırdı.
"Dersin bitmesine beş dakika var Louis,senden önce gelen arkadaşlarını da almamıştım,bu onlara da haksızlık olur,bir daha ki sefere dikkatli olup erken gelirsen dersimi kaçırmazsın,şimdi dışarı çık lütfen"
Hayal kırıklığıyla sınıf kapısını kapatıp kendimi bekleme bölümündeki koltukların üstüne attım,yayılarak oturmak için rahat bir pozisyona geçiş yapmaya karar vermiştim ki bizim sınıftan tanıdıklar etrafımı kuşattı."Demek sende Bay Thomas'ın kurbanısın,bizi de derse almayınca gidip kahve almaya karar vermiştik,içmek ister misin?"Lea'nın uzattığı küçük plastik bardağın içinden vücudumu ısıtacak kadar bir iki yudum alıp ona göre uzattım ve tebessüm ettim.
Lea'nın takıldığı grupla pek bir alakam yoktu ama genelinde hepsi iyi insanlardı,ben sadece grup halinde takılmaya karşı bir insandım.Bu üniversitede ikinci yılımdı ve bir tane çok yakın arkadaşım vardı;Niall.Geçen sene okulun ilk günü yemekhanede tanışmıştık,cidden komik ve halden anlayan biriydi.
Niall ile dışarıda da görüşüyorduk ama ondan çok daha özel ve yakın olan bir arkadaşım var;Zayn.Ne yazık ki o üniversiteyi başka bir şehirde okumak istediği için yollarımız ayrıldı ama aramızdaki bağ hiç kopmadı.Yaklaşık 12 yıldır tanıyoruz birbirimizi,yediğimiz içtiğimiz hiçbir zaman ayrı gitmez.Her gün telefonda konuşup dertleşiyor olsakta onun yokluğunu ve eksikliğini çok fazla hissediyorum.
Aklıma onu bugün neredeyse ondan fazla aradığım ama hiç birine cevap vermediği gelince cebimden telefonumu çıkarıp tekrar şansımı denemeye karar verdim.Adının üstüne tıklayıp telefonu kulağıma götürdüğümde telefonu kapalı çıktı.Sıkıntıyla bir nefes vererek telefonun ekranına bakarken bir beden üstüme atladı.
"Yine hangi saçma salak komedi filmini izleyip sabahladın?"Hafif gülerek Niall'ın sorusuna mırın kırın ettim."Çok fazla yazı yazdırdı mı?"Defteri açıp işaretlediği yeri gösterdi."Ah bunları geçirmek tam bir eziyet olacak"
Niall Lea ile şakalaşıp gülerken ışığı yanıp sönen telefonu elime aldım ve Trisha'nın ismini görür görmez cevapladım."Ah şey selam Louis"Ses tonu oldukça endişeli çıkınca ister istemez korkmaya başlayıp ayağa kalktım ve Niall'ın garip bakışları altında konuşmaya devam ettim."Bir sorun mu var Trisha,sesin beni korkuttu,Zayn iyi mi?"
Kısa bir süre cevap alamadım."B-ben zaten seni Zayn'i sormak için aramıştım,dün geceden beri ondan haber alamadım,siz her gün konuşuyorsunuz diye bir şeyler biliyorsundur diye düşünmüştüm"
İçime büyük bir şüphe düşerken onu telaşlandırmak istemediğim için yalan söyledim."Biz onunla bu sabah konuştuk gayet iyiydi merak etme,onu tekrar arayıp seni aramasını söylerim,endişeye kapılmana gerek yok"Kıkırdayıp teşekkür etti ve telefonu kapattı.Yalan söylediğim için kendimi fazlasıyla suçlu hissederken Zayn'i tekrar çaldırdım ama bir öncekinde olduğu gibi yine kapalı çıkınca lanet ettim.Arkadan birisinin omzuma dokunmasıyla sıçrayıp tiz bir çığlık attım.
"Hey sakin ol bakalım,bu halin de ne böyle,kiminle konuştun Louis,hiç iyi görünmüyorsun bir sorun mu var?"Onaylamak için başımı hızla aşağı yukarı salladım ve Niall'ın kolundan tutup onu kenara çektim.
"En yakın arkadaşımın başına bir şey gelmiş olmasından korkuyorum Niall"
*
Bu soğukta evinin bahçesinde bisikletini tamir etmeye çalışan Mila'ya gülerek el sallayıp bizim evin garajına girdim ve iki küçük cadının yanaklarını sıktım."Ne yapıyorsunuz bakalım siz burda?"Daisy paslı bir koliden patenlerini çıkarıp gülümsedi."Bunları arıyordum ve en sonunda buldum,doğum günümde Zayn almıştı bunları hatırladın mı?Onu da çok özledik,telefonla konuştuğunda söylesene tatil gününde gelsin bize"
Ah nasıl çıkar aklımdan,Zayn'i okul çıkışı tekrar aramayı düşünüyordum ama kafam dolu olduğu için unutmuştum.Daisy'nin yanağından öptüm."Tamam bebeğim konuştuğum zaman söylerim,sende dışarıda çok oyalanma hava soğuk,akşam yemeğine kadar vaktin var"
Evin girişiyle garajı birbirine bağlayan kapıyı açıp içeri girdiğimde elindeki telefona donuk bakışlar atan annemle karşılaşmamla sırt çantamı yere fırlatıp yanına koştum."Tanrım rengin bembeyaz olmuş,kötü bir haber mi aldın?"Cevap vermeyip suratıma öylece bakmaya devam ettiğinde canını yakmayacak şekilde sarstım onu."Anne beni korkutuyorsun,lütfen cevap ver"Gözleri dolmaya başladığında iki kolumu da sımsıkı kavradı ve tek bir solukta söyledi.
"Zayn ölmüş"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"You killed my best friend" (L.S)
Fanfiction"Zayn'in ölümüyle senin nasıl bir alakan olabilir ki?"titreyen sesiyle sordu Louis.Harry bakışlarını kaçırırken çoktan karşısındaki kısa boylu oğlanın etkisine kapılmıştı."Onu uzaktan da olsa tanıyordum"