Can't run out with a ghost.
Dramione / PureBlood-Prince kitabının devamıdır.
Hermione yapılan hafıza silme büyüsü ile Draco'nun düğüne geldiğini ve hatta Dean'ın onu vurduğunu unutur. İkisine dair çoğu güzel anıları da genç cadının aklından silinir...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Feltson ❤️ ehehehe Yorumlarınızı bekliyorum :) bu arada çok uzun bir bölüm oldu. Bu arada multimedyayı dediğim yerde başlatırsanız daha iyi olur :)
Yazardan
"Günaydın."
Hermione yavaşça gözlerini aralarken sesin Dean'den geldiğini anladı. "Dean," Hermione yatakta doğrulmaya çalışırken büyük bir baş ağrısı ile inledi. Elini alnına koydu. "İyi misin Hermione." Dean de onunla birlikte doğruldu ve Hermione'ye sarılıp çıplak göğsüne yasladı.
"Ben en son yüzümü yıkıyordum ve sonra, hiçbir şey hatırlamıyorum rüya gibiydi sanki her şey. Çok garip hissediyorum."
Hermione sadece iç çamaşırları ile durduğunu fark ettiğinde utançtan yanakları kızardı. "Neden böyleyim, yoksa biz, şey-"
"Merak etme hiçbir şey yapmadık." Dean Hermione'nin bu haline gülümsedi. Nihayet yanındaydı. Kocası olarak. Ama birde uğraşılması gereken bir Draco Malfoy vardı üst katta.
"Tişörtlerinden ödünç verebilir misin?" dedi Hermione üzerindeki yorganı çekiştirerek. Dean yataktan kalkıp dolabından siyah bir tişört aldı. Hermione'ye uzatırken gülümsedi. Hermione de gülümseyerek tişörtü aldı ve giydi. Ayağa kalktığında tişörtün eteği kalçasının hemen altına kadar indi. "Ben gidip kahvaltıyı hazırlıyayım Elizabeth birazdan uyanır."
Siyahi büyücü onu gülümseyerek onayladı. Birazdan Draco'da uyanırdı. Dean ikisinin karşılaşacakları anı sabırsızlıkla bekliyordu.
Hermione mutfak masasına üç tabak koyduktan sonra yanlarına da üç yane çatal koydu. Elizabeth'in bardağına buzdolabının alt gözünden çıkardığı sütü koydu. Hermione ocağın üstüne bir cezve dolusu su koydu ve altını açtı.
Genç cadı buz dolabından çıkardığı peyniri tabağa koyarken belinden ona doğru biri sarıldı. Boynuna öpücük bıraktı. Hermione biraz garip hissetsede yaptığı işe devam etti. "Sana mutfakta bu tip şeyler yapmamanı söylemiştim." dedi pes edercesine. Bu sefer iki kol onu kendine iyice bastırdığında "Dean!" diyerek önüne gördü.
Hermione hayalet görmüş gibi yerinde sıçradı. O da Draco'yu görmeyi beklemiyordu. "Dean mi?" Draco Hermione'nin ona en nefret ettiği insanın adı ile seslenmesine bozuldu. "S-sen, ne işin var burda? Git hemen Dean gelir birazdan." dedi Hermione, korkudan sesi titredi genç cadının. "Hermione ne saçmalıyorsun ne Dean'ı!" Draco şimdi kızmaya başladı. Hermione Draco'nun bu raya nasıl geldiğine anlam veremedi, hangi yüzle diye düşündü. Çünkü düğününe gelip engel olmaya çalışmamıştı bile, tabi Hermione'nin hatırladığıydı bu. Bu yüzden ona öfkeliydi.
