Buraya Lily's theme song u bırakıyorum. Her dinlediğimde aklıma Severus Snape geliyor ve gözlerim doluyor. Sizde dinleyin.Snap'in anısına...
Yorumlarınızı bekliyorum:)
Yazardan
Hermione Draco'yu içeri aldıktan sonra kapıyı kapattı ve sarışın büyücüye döndü. "Neden geldin?" diye sordu Hermione, sesinin titrememesine özen göstererek. Draco bir şey demeden Hermione'ye sarıldı. Sarışın büyücü hayatındaki en güzel şeyi yapıyormuş gibi hissetti.
Hermione ona bir süre karşılık vermesede oda Draco'ya sarıldı. İkisi birbirine o kadar çok sıkı sarıldı ki sanki hep bunu yapmak istemişler gibiydi.
Draco ger çekildiğinde "Draco!" diye adını fısıldadı Hermione sarışın büyücünün, genç cadının sesi titremişti ve gözleri sıcak sıvı ile doldu. Hermione ona bir kez daha sarıldı bu sefer göz yaşlarını serbest bırakarak.
"Şş, ağlama Hermione, vaktimizi boşa harcıyorsun!" diye sitem etti Draco gülümserken. Hermione geri geri çekilip Draco'nun omzuna şaka ile vurdu. Draco ellerini genç kızın yanaklarına koydu. "Seni çok özledim."
"Astoria ile sevgili olduğunuzu sanıyordum." dedi Hermione gözlerini devirirken. "Bak Astoria'nın canı cehenneme tamam mı? Hayatımda bir tek seni sevdim ben Hermione." Draco Hermione'nin alnına küçük bir buse bıraktı. "Buraya senden özür dilemeye geldim."
"Özür diler-"
Hermione baş parmağını Draco'nun dudaklarına bastırdı. "Şşşş özür dileyerek vaktimizi harcama." Genç cadının bu cümlesi Draco'nun kalbinde bir sızıya yol açtı. Çünkü Draco aynı cümleyi ölmek üzereyken Hermione için de kurmuştu.
Hermione baş parmağını Draco'nun dudaklarından çektiğinde kollarını Draco'nun boynunda birleştirdi ve dudaklarını Draco'nunkilerle buluşturdu. Hermione Draco'nun dudaklarını büyük bir özlem ile öpmeye başladı. Genç cadının bütün vücudu heyecan ve enerji ile dolmuştu uzun bir süreden sonra.
Draco Hermione'nin kalçalarından tutarak onu kucağına aldı ve Hermione'de bacaklarını Draco'nun beline doladı. Sarışın büyücü Hermione'yi öperek yatağa götürdü. Draco onu beyaz yatağın üzerine bıraktığında üzerindeki sıfır kolluyu eteklerinden tutup çıkardı ve yere bıraktı.
Hermione'nin ilk dikkatini çeken Draco'nun göğsündeki iki iz oldu.
"Orana ne oldu?" diye sordu izlere bakarken.
"Nereme ne oldu?"
"Göğsüne." Hermione yataktan doğrulup baş parmağını izlerin üstünde gezdirdi. "Onlar," Draco ne diyeceğini bilememişti. Şu an tutup gerçeği anlatsa Hermione ona asla inanmayacaktı. "Hiç, önemli bir şey değil." diye yalan uydurdu. Tabiki de önemliydi!
"Yalan söylüyorsun!"
"Hayır söylemiyorum."
"Söylüyorsun işte. Yalan söylerken her zaman akt dudağın büzülür!" dedi Hermione ses tonunu yükselterek. "Pekala tamam, anlatacağım. Ama gözünü seveyim şu işi yaptıktan sonra anlatayım." Draco Hermione'nin elini tutup ısrarcı şekilde Hermione'nin gözlerine baktı. Genç cadı bu mavi gözlere dayanamazdı tabiki.
"Pekala tamam. Elbisemi çıkar hadi."
Draco yüzünde yarım bir gülümseme ile Hermione'nin elbisesinin eteklerinden tuttu ve elbiseyi Hermione'nin üzerinden çıkarıp yere attı. Draco Hermione'nin omuzlarından iterek onun yatağa düşmesini sağladı. Draco yatağa çıkıp Hermione'nin bacakları arasındaki yerini aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dramione / PureBlood-Prince 2
FanfictionCan't run out with a ghost. Dramione / PureBlood-Prince kitabının devamıdır. Hermione yapılan hafıza silme büyüsü ile Draco'nun düğüne geldiğini ve hatta Dean'ın onu vurduğunu unutur. İkisine dair çoğu güzel anıları da genç cadının aklından silinir...