Taehyung, anahtarı yuvasında döndürdükten sonra kapı kolunu zorlayarak kilitli olduğundan emin oldu. Çok sık kullanmadığı çantasının içinden minik kutuyu sabırsızlıkla çıkardı. Heyecanla gülümserken en sonunda deneyebileceği için mutluydu.
Titrek ellerle baharat tonlarındaki rujun kapağını açtı. Renkli sıvı biçimli dudaklarının her bir milimine dağıldığında esmer yüzüne yakışanı en sonunda bulduğu için oldukça iyi hissediyordu.
Taehyung, aynanın karşısında dakikalarca kaldı. Uzun kirpiklerini rimelle daha hacimli bir hale getirmiş, elmacık kemiklerini şeftali rengi allığıyla özenle süslemişti. Esmer parıltılara sahip yüzünü oranjın tonlarıyla ön plana çıkarmayı seviyordu. Taehyung böylesine güzel ve alımlı görünmeyi çok ama çok seviyordu.
Yüzünde buruk gülümsemesiyle son bir defa kendine bakarken eline aldığı peçeteyle dolgun dudaklarını sertçe sildi. Çenesine doğru dağılmış ruja bir süre daha baktıktan sonra hırsla peçeteyi dudaklarına sürtmeye başladı. Tahriş olup yandıklarını hissedebiliyordu fakat şu an biraz bile umrunda değildi.
Taehyung saf değildi. Onu kimsenin bu şekilde kabullenmeyeceğinin farkındaydı. Her gün yüzüne gülen insanların arkasından ağıza alınmayacak laflar edeceğinin, bazılarının onu hırpalamak için fırsat kollayacağının farkında olduğu gibi. Tekti. Başkası yoktu. En çok destek beklediği ailesinden kilitli kapılarla saklanıyordu. Ve artık gerçekten bundan fazlasıyla sıkılmıştı.
Titreyen ellerini sertçe saçlarının arasına daldırırken bir süre sakinleşmeyi bekledi. Derince içine çektiği nefeslerin bir faydasının olmayacağını anlayınca odasında ki duşa yöneldi. Okula gitmeden önce rahatlamak istiyordu. Başkası gibi davranmak için hazırlanması gerekiyordu.
<><><>
"Taehyung! Kim Taehyung!" Duyduğu sesle arkasına dönerken ona doğru koşturan ufak bedene gülümsedi. Kız en sonunda uzun saçlarını savurarak yanına vardığında ellerini dizlerine koyup nefeslerini düzene sokmaya çalıştı.
"Günaydın Yerin." Taehyung, sabırla kızın konuşmasını beklerken mırıldandı. Zaten sportif olmayan Yerin, Taehyung'un peşinden okul bahçesine girdiğinden beri koştuğu için insan üstü bir hızla soluklanırken parmağını Taehyung'a doğrulttu.
"Gün falan aymadı Kim. Bilmem biliyor musun ama bugün edebiyat sınavları açıklanıyor. Bittim ben." Taehyung, sınavların bugün açıklanacağını çok iyi biliyordu. Jeongguk şu iki hafta boyunca fazlasıyla stresliydi ve onu yatıştırmakta çoğunlukla Taehyung'a düşmüştü.
"Biliyorum. Bende sonuçları öğrenmek için Jeongguk'u bekliyordum. Birlikte gideceğimize söz verdim." Yerin'in gözlerinde meraklı bir parıltı yer edinirken şüpheli çıkan sesiyle konuştu.
"Bugünlerde fazla yakınsınız. Jeongguk'un kimseyle birkaç dakikadan fazla konuştuğunu görmemiştim." Taehyung, kızın söyledikleriyle hafifçe gülümseyerek başını eğdi. Kendiside bunun farkındaydı. Jeongguk, onu kullanılmayan dans stüdyosunda ağlarken bulduğundan beri yanından ayrılmaz olmuştu. O akşamki küçük itirafından sonra Taehyung, Jeongguk için diğerlerinden farklı bir yeri olacağını anlamıştı. Fakat yinede çocuğun kendisine bu kadar çabuk alışacağını tahmin etmemişti.
"Evet, evet öyleyiz." Taehyung hemen sonra alt dudağını dişlerken yürümeye başladı. Jeongguk'un neden hala gelmediğini merak ediyordu. Halbuki dün gece telefonda konuşurken sesi gayet iyi geliyordu. Büyük bir ihtimalle yine uyuya kalmıştı.
"Kim bilir Taehyung onu kaç kere altına almıştır." Taehyung duyduklarıyla yerine mıhlanırken sabah atamadığı sinirinin kanına karışmaya başladığını hissetti.