fourteen!

5.1K 503 160
                                    

Taehyung tam dört gündür eşsiz manolya kokusundan mahrumdu. Aciz bir bağımlı gibi ciğerlerini müptelası olduğu kokuyla doldurmak için çırpnıyor, titreyen her bir hücresini zaptetmek gittikçe daha da zorlaşıyordu. Gözlerini kapattığında tavşan dişlerini sergilediği en kusursuz kusurlarla bezeli gülüşü zihninde belirip Taehyung'u delirmeye bir adım daha yaklaştırıyordu. Onu bulamadığı her dakika, ellerini tutamadığı her saniye zihninde Jeongguk'u asla geri alamayacağını usulca fısıldayan sesler cesaretleniyordu. Ve geceler farklı bir zulümken gündüzler daha beterdi. Taehyung kendisini adadığı adamın yokluğuyla baş etmeye çalışırken ruhuna görünmez ama bir o kadar dayanılmaz darbeler alıyordu. Yastığında kalan birkaç saç teline, çarşafta ki uçuk ten kokusuna geri döneceğiyle ilgili bütün umutlarını düğümlerken bile yatağına dokunamamıştı. Sevgilisinin cömertçe bıraktığı bütün o Taehyung'u ayakta tutan ufak şeyler şimdi kendisi ve özlemi arasında asla paylaşılamayan birer mirastı. Parmak uçları saç tellerine dokunmak için bağımsızlık ilan etmeye çalıyor fakat Taehyung'un onları da kaybetme korkusuyla sineye çekiliyorlardı. İşte bu yüzden Jeongguk gelmeliydi. Taehyung'a saçlarına nasıl korkmadan dokunması gerektiğini hatırlatmak için.

"Eve dön Taehyung. Kendini böylesine yıpratman doğru değil." Hemen ardından minik adımlarla kendisini takip eden Yerin'in endişeli sözleri pek bir şey ifade etmiyordu çünkü Jeongguk buraya gelebilirdi. Ne kadar nefret etse bile buraya gelebilirdi ve Taehyung'ta yanında olmalıydı.

"Hala evlerinin önünde bekliyorsun değil mi? Sana bunu yapmamanı söylemiştim. Herkes senin için endişeleniyor neden bir-" Taehyung hızla kıza dönerken yüzünde nasıl bir ifade vardı bilmiyordu ama Yerin'in susmasına yetmişti. Son günlerde düşünmeden yanında olan herkesi basit bir dal parçasıymışçasına kırıyor, kendisini tutmaya biraz bile uğraşmıyordu. İçinde ki his öyle dağıtıcı öyle parçalayıcıydı ki etrafına dalga dalga yayılıyor başkalarına da küçük çatlaklar vermekten çekinmiyordu. En kötüsü bunun hakkında biraz bile suçlu hissetmemesiydi. Biriciği gitmişti ve yavaş yavaş kendi benliğinden uzaklaşıyordu.

"Onu çok mu seviyorsun?" Tenha koridor kızın fısıltısını yutmadan önce kulağına iliştiğinde derince iç çekti. Kimse birlikte olduklarını bilmiyordu. Dedikodular bir yana bırakılınca sadece iyi arkadaşlardı ve Taehyung kimseyle paylaşamıyordu işte. Onun gözleri dolduğunda tekrar güzel gülümsemesini görebilmek için bütün varlığını ayakları altına serebileceğini veya minik dudakları arasından dökülen her kelimeyi öpüp aklının bir köşesinde sakladığını bilmiyorlardı.

"Yerin ben çok aşığım." Duvara sırtını yaslarken dolu gözlerle fısıldadı. Şimdi ondan korktuğu yerdeydi ve gidişinin kendisi yüzünden olup olmadığı hakkında emin olamıyordu. Bunu çok düşünmüştü. Jeongguk'un terk edilme korkusu çok büyüktü ve Taehyung yanağını okşamak için kalkan elden kaçacak kadar berbat biriydi. Masum ifadesi aklına geldikçe delirecek gibi oluyordu. Jeongguk melekti ve onun gibi sevgi dolu birinden korktuğu için kendinden utanıyordu.

"Ben Jeongguk'a çok aşığım." Çenesine süzülen yaşlar durmaksızın yanaklarını yıkarken ilk defa bu kadar çaresiz hissetti. İçinde ki özlem artık kendi adını aklından silip Jeongguk'unkini kazımaya başlamıştı. Her yer sevgilisinden ufak bir parça taşıyordu ve Taehyung adını unutmadan önce geri dönmesini dilemekten başka hiçbir şey yapamıyordu.

"Ağlama lütfen, özür dilerim." Yerin yanaklarında ki ıslaklığı peçeteyle kurutmaya çalışırken bir yandan endişeli sesiyle bir şeyler tekrarlıyordu ama Taehyung'a hepsi uğultu halinde geliyordu. Gittiğinden beri ağlamamak için kendini tutuyordu ve şimdi tamamen savunmasızken yanında olmadığı gerçeği yüzüne çarpmıştı. Jeongguk geldiğinde onu dudaklarıyla öldürmeye kararlıydı.

adorable things' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin