Jeongguk, yatağında bacakları arasında oturan sevgilisinin omzuna öpücüklerini dizerken artık hıçkırıkları dindiği için daha iyi hissediyordu. Taehyung'u gecenin karasında öyle bitap görünce sayılı gün boyu içinde dinmek bilmeyen afetler bile kendisinden utanır gibi çekip gitmiş, ellerini öperken iki kere düşündüğü çocuğu ne hale getirdiğini acımadan gözleri önüne sermişlerdi. Jeongguk, biriciğine yaptıkları yüzünden dudaklarının titremesini durduramıyordu. İncecik vücudunun erimesine sebep olması, saç tellerine gömülüp kaybolmayı dilemesini sağlıyordu. Yok olmak için bile ona sığınması, yine onun ellerinden silinmeyi arzulaması artık ruhunun kendisine ait olmadığının somutuydu. Her şeyiyle Kim Taehyung'un olup gelmişti Jeongguk. Patikalarının her birinin ona çıkması ne kadar tedirgin edici olsada öyleydi işte. Hayatında güvendiği tek adam olan babasının çekip gitmesinden sonra Taehyung'a sayesinde delirecek kadar bağlanması Tanrı'nın ikinci hareketiydi.
"Biliyorum affı yok yaptığımın ama beni böyle cezalandırma. Lütfen, konuş sevgilim." Kolları ince beli daha sıkı sararken burnunu ensesinde hakimiyet kuran yumuşak saçlar arasına daldırdı. Hareketiyle ürperen bedeni iyice kucağına çektiğinde hala kadife sesini duyamadığı için uzunca soluklandı. Gizli cenneti haline gelmiş koku gözlerini dolduruyordu. Jeongguk'un huzurdan gözleri doluyordu. Suçluluk hissi bir an bile olsa uçup gitmiş, omuzlarının kucağında ki çocuğa kavuşmanın verdiği baş döndürücü zaferle sarsıldığına şahit olmuştu. O an Jeongguk kendisine acımaktan vazgeçti. Bütün kaybettikleri üzerine ağlamaktan ve tozlanmış gidişlere yakınmaktan vazgeçti. Cevabı Taehyung'tan uzakta arayıp yine o kolları arasındayken bulması ise Tanrı'nın üçüncü hareketi olmak için fazlasıyla kendi zaferiydi.
"Seni bırakmayacağımı biliyorsun, benim asla bunu yapmayacağımı biliyorsun. Sana söz sevgilim şu yaşattıklarımın hepsini unutturacağım. Artık ne ellerinden ne de kokundan ayrı kalmaya cesaretim var." Taehyung'un kemikli parmakları yanağına uzandığında beklemeden yaslandı. Karaca gözler kendininkilerle buluştuğu gibi dudakları ait olduğu dolgunluğa kapandı. Burunlarından verdikleri derin soluklar ve iç çekişleri odada yankı yaparken ikiside hareket etme taraftarı değildi. Fotoğraf karesini aratmayacak bir durgunlukla birbirlerinde dinlenirlerken bütün o dördün yorgunluğundan sıyrılıyorlardı.
Jeongguk, sevgilisinin dudaklarından taşırdığı öpücüklerini boynuna ve ensesine ulaştırırken duyduğu huzurlu mırıltılarla müptelası olduğu tene karşı gülümsedi. Kanında bardaklarca alkol gezse bu kadar sarhoş olur muydu bilmiyordu.
"Çok özledim seni." Sıcacık çıkan sesiyle söylenen Taehyung'un bacaklarını beline sarması için yardım ederken ağlamaktan kızarmış yüzüyle karşılaşmak içini titretmişti. Şu an için tek istediği doyasıya sevmekti. Kemikleri ağrıyana kadar sarılmak, suyu bulana kadar öpüşmek ve yorgunluktan tükeninceye kadar sevişmek. Her şeyiyle burada olduğunu hissettirip günler sonra belki de rahat uyumasını sağlamak.
"Bunun için özür dilerim." Saçlarında hissettiği baskıyla ekstazik bir gülümseme dudaklarında peydahlanırken ne dediğinin bile farkında değildi. Jeongguk, bağımlıydı ve Taehyung dumanları ona bağışlayan yeganeydi.
Çıplak omuzlarında avuç içlerini yuvarlarken boynuna yol alan dudaklara yer açtı. Taehyung'un ismini tekrar tekrar mırıldanmak bir şekilde daha canlı hissetmesine neden oluyordu. Parmakları ensesinde ki saçlara kenetlenirken güzel yüzünü yuva edindiği boyun girintisinden ayırdı. Sıcaktan pembeleşmiş elmacık kemikleri ve kızarmış kiraz dudaklarıyla öyle güzeldi ki içinde yeşeren onu memnun etme isteğine dur diyemiyordu.
Kolları sıkıca beline dolandıktan sonra tek hamlede zayıf bedenini altına aldı. Sevgilisinin şaşkınlıkla ayrılan dudaklarına en ıslağından bir öpücük verirken büyük ellerin sırtında fütursuzca turlaması odayı sıcacık yapmaya yetiyordu bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adorable things' taekook
FanfictionKim Taehyung ve Jeon Jeongguk tapılası yaratıklardı.