4.bölüm - Düşünceler

78 2 0
                                    

Yalnız olmak beni hep korumuştur aslında. Yalnızlığımı seviyordum. Yalnızlık benim için çaresizlik değildi benim sırdaşım ve dostumdu. Diğer insanlar yalnızlıktan kaçarken ben yalnızlığa sığınıyordum. Kulaklıklarım yalnızlığım için bire birdi.

Açelya ve Bensu şu ana kadar edinebildiğim en iyi arkadaşlarım hatta daha fazlası. Biz bir aile olmuşuz. Her şeyimizi zaten paylaşırdık ama Açelya'nın gelmesiyle biz birbirimize daha sıkı kenetlendik. Biz dışardan dost gibi görünen aslında birimize bir şey olsa umursamayan tiplerden değiliz. Onlar gerçek anlamda benim ikinci ailem olmuşlar. İkisininde her şeylerini biliyorum. HER ŞEYLERİNİ. Onlarsız bir Buket düşünemiyorum. İşte benim böyle arkadaşlarım var. İşte ben sevdiklerimi böyle sahipleniyorum. 

Hiçbir zaman duygusal yönden ilişki yaşamak istemedim. Anlarsınız işte sevgili olayları falan. Elbette ben de birilerini sevdim. Uzaktan... en masum şekilde. Beni en güvende hissettirecek şekilde. Hiçbir zaman sevdiğim kişiye açılamamıştım. O cesaret yoktu ben de ya da korkuyordum ya sevmiyorsa diye... Kısacası bunu göze alacak cesaretim yoktu işte. Uzaktan sevmek tabikide acı verici ve maalesef uzun bir zaman sonra ben yine uzaktan sevmeye başlamıştım birini...

'' Hey Buket! daldın gittin yine. Bugün okulda ilk günüm hadi gezdir beni'' diyen Açelya nın seni beni kendime getirmişti. Hiç okulu gezmek için hevesli görünmüyordu sadece canı sıkıldığı için söylediğine eminim.

'' Tamam hadi gel ''

ve ona 3 katlı okulumuzu tek tek gezdirdim. Ben Açelya'yı okulu gezdirirken neredeyse çoğu erkeğin ona dik dik baktığını görebiliyordum. İtiraf etmek gerekirse kendisi fazla çekici bir kızdı.

'' Kantin? '' diye sordu meraklı gözlerle.

'' Kantinimiz okulun bahçesinde''

Şaşırdığını gözlerini kocaman açmasından anlayabiliyordum. Hangi okulun kantini hangi mantıkla dışarda olabilirdi ki?

''İlginç... fazla ilginç... ya da pek o kadar da ilginç değil. Bilmiyorum... Neyse işte ha dışarda ha içerde sonuçta okulun bir kantini var''

'' Söylesene... Bursa'da çok iyi anlaştığın birileri oldu mu?''

'' Sıra arkadaşım Nazlı vardı. Onunla iyi anlaşıyordum ama yinede her şeyimi söyleyemiyordum. Onun gibi bir kaç kişi daha vardı işte.. ''

'' Hm.. Kimse bizim yerimizi tutamamış demek ki '' ona çarpık bir gülümsemeyle söylemiştim.

'' Egoya bak egoya.. Seni göremiyorum hani Buket nerde?'' bilerek kıstığı gözlerini gözlerime dikti ve ardından sevmediği bir yemeği önüne koymuşum gibi burnunu kıvırdı bir süre öyle durduktan sonra dudaklarını hafif bir gülümseme aldı.

'' Ben burdayım küçük hanım. Beni beğenmiyorsanız aha kapı şurda '' diye sınıfın kapısını gösterdim. bana ''ciddi misin'' bakışı atarak sınıfa yöneldi. Ardından ben de sınıfa yöneldim. Son iki ders tarihti. Uyumak için çok güzel bir zaman. Öğretmen başını sıraya koyanları pek umursamazdı. Derstte konuşmadığın sürece senden puan kırmazdı. Ben başımı rahat bir şekilde sıraya koyup gözlerimi karşımdaki duvara diktim. Açelya ise dersi dinliyordu. Son iki dersimizde böyle geçtikten sonra benim deyişimle '' kurtarıcı zil '' çaldı ve evlerimize gitmek için toparlandık.

'' İlk günün nasıldı? Sınıfı benimsedin mi? ''

'' Sen olunca bu devlet binasını çekebilirim'' dedi

'' Ah.. Sen burdasın diye okul bana daha bir çekilmezmiş gibi geliyor halbuki '' dedim. Nedenini bilmiyorum ama sevdiklerimi sinir etmeye bayılırım. Hatta yapmaktan en çok keyif aldığım şey.

BİTMEYEN DOSTLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin