5

12K 791 333
                                        

Oturduğum yerden insanların arasında dans eden Jungkook'u görebiliyordum. Onu bu partiye getirmekle hata etmiştim. Bana kızgındı ve çok meraklı olduğu üniversite partilerinden birine gelirse beni affeder diye düşünmüştüm. Beni affetmiş olabilirdi ama çok tehlikeli sularda yüzüyordu. O kadar insanın içinde böyle dans etmesi kız erkek herkesin dikkatini çekiyordu. Kızlar yanından geçerken ona sürtünmekten çekinmiyorlardı. Eminim ki onun ergen bir liseliden başka bir şey olmadığını bilseler asla ona yanaşmazlardı.

Sonra Jungkook'un dans eden bedenine doğru yaklaşan Hoseok'u gördüm. Jungkook'a yaklaşması benim için tehlikeli bir durumdu çünkü Hoseok'un eşcinsel olduğunu biliyordum. Hoseok okulumuzun havalı tiplerindendi. Benim gibi dans bölümünde okuyordu. Ne kadar dışarıdan sevimli bir yüzü varsa da içerisinde tam bir sürtük saklıyordu. Beni ayartmaya çalıştığı zamanları unutmamıştım. Eğer Jungkook'a dokunmaya kalkacak olursa... kafasını patlatmaktan çekinmeyecektim.

Hoseok Jungkook'un omzunu dürtükleyip onunla dans etmeye başladığında Jungkook'un dans teklifini reddettiğim için kendimden nefret ettim. Dans etmeyi severdim ama kimsenin bunu görmesini istemiyordum. Yine de şu an olan manzarayı görmekten daha iyi bir seçenek gibi gözüküyordu dans etmek.

Gözlerim ayrıldığı yere geri döndüğünde Jungkook orada değildi. İşin kötü tarafı Hoseok da artık orada değildi. Telaşlı gözlerimle etrafa bakarken telefonumu çıkartıp Jungkook'a mesaj attım ve kalabalığın arasına karıştım. İkinci mesajımı atarken gördüğüm şey yüzünden az kalsın telefonumu düşürüyordum.

Jungkook'la Hoseok acayip bir dans deniyorlardı ve bu dans kesinlikle fazla... erotikti. Jungkook'a bir mesaj daha yazdığımda onu kolundan tutup buradan götürmek ve bir güzel pataklamak istiyordum. Hatta bunu yapacaktım da ama...

Hoseok'un Jungkook'a doğru eğilen suratını ifadesizce izledim. Jungkook'un geri çekilmesini bekliyordum ama o hiçbir şey yapmadı. Sadece orada bekledi. Arkamı dönüp uzaklaşırken Jungkook'a iki mesaj daha attım. Neden bu kadar kafaya taktığımı bilmiyordum ama kendimi berbat hissetmiştim. Bunu hiç görmemiş olmayı dilerdim.

(Jungkook)

"Hyung bunun işe yarayacağına emin misin? Yoongi hyung hiç istifini bozmuyor."

"Sen bana güven velet, o asla benim başkasıyla dans etmeme izin vermez. Ona kalsa onun kucağından başka bir yerde dans etmem kanunlara aykırı olmalı." Hoseok hyung bunları söylediğinde kendimi gülmekten alıkoyamadım. Onunla yeni tanışmış olsam bile iyi anlaşmıştık. Tabi bana Jimin hyungla aynı sınıfta olduğunu söylemeseydi belki de onunla konuşmazdım ama iyi birine benziyordu. İki saattir bir köşede suratsız bir şekilde oturan sevgilisini kıskandırmaya çalışıyordu çünkü çocuk onunla beraberken başka bir kızla konuşmuştu ve Hoseok hyungun söylediğine kadar kız onunla flört etmişti. Hoseok hyung da bu olaya çok sinirlendiği için dans etmeye birilerini arıyordu çünkü dediği gibi Yoongi hyung onun başkalarıyla dans etmesine sinir oluyormuş.

"Sen neden Jimin'in yanında değilsin peki?" diye sordu Hoseok hyung biz dans etmeye devam ederken. O bu konuda çok iyiydi. Jimin hyungun aksine dans ederken çekinmiyordu.

"Dans etmek istemediğini söyledi ben de dans etmek istiyorum, o yüzden o oturuyor." dedim keyifsizce. Hoseok hyung söylediklerime yüzündeki pis gülümsemeyle cevap verdi. Bu halimden eğleniyormuş gibiydi.

"Bir zamanlar Jimin'le de denemiştim biliyor musun? Ama beni hemen reddetmişti. Tabi bu Yoongi'den uzun zaman önceydi. Yoongi'yle tanışıyor olsaydım asla ona dönüp bakmazdım bile. Sen onda ne buluyorsun hiç anlamıyorum." Hoseok hyungun söyledikleriyle gözlerim kocaman açıldı. Jimin hyungla flört etmişti ve Jimin hyung onu reddetmişti ha? Ve ben Jimin hyungda ne mi buluyordum?

"Hyung sen beni yanlış anladın. Jimin hyungla aramda bir şey yok, biz komşuyuz ve çok önceden beri tanışıyoruz." Olayı düzeltmeye çalışsamda daha çok batırıyordum çünkü yanaklarımın çoktan kızardığını biliyordum.

"Beni kandıracağını mı sanıyorsun sen velet? Senin yaşın kadar tecrübem var benim. Jimin'den hoşlandığın gayet açık, ben sadece neyi beklediğini düşünüyorum." dedi Hoseok Hyung beni biraz daha kalabalığın içine çekerken. Yoongi hyungun önüne geçen birkaç kişi görüş açımızı değiştirmişti.

"O kadar mı belli ediyorum hyung?" diye sordum biraz utanarak. Bunu kendime bile henüz zor kabul ettirmiştim. Başka birinin bilmesi beni kötü hissettirmişti.

"Sana uzaktan bakan biri bile bunu fark edebilir. Jimin nasıl bunu fark edememiş hayret doğrusu. Dur bir saniye Yoongi ayağa kalktı yakına gel bu işi bitirmek istiyorum." Hoseok hyung bunları söyler söylemez yüzüme doğru eğildi ve ben de dediğini yapıp yerimde sabit kaldım. Bir dakika geçmemişti ki Yoomgi hyung yanımızdaydı ve Hoseok hyungun kolunu kavramıştı. Yoongi hyungun ikinci hamlesi Hoseok hyungu yakasından tutup kendine doğru çekmek ve dudaklarına yapışmak oldu. Onlar bir anda ateşli bir şekilde öpüşmeye başladığında olduğum yerde kalakalmıştım. Hoseok hyung sanki böyle bir şey olmasını bekliyormuş gibi Yoongi hyungu saçlarından kavramıştı ve öpüşmeye devam etmişlerdi. Bir kaç dakika süren bu olaydan sonra -ben neden hala orada öylece beklediğimi bilmiyordum- Hoseok hyung Yoongi hyungdan ayrıldı ve bana döndü.

"Jimin az önce arkasını dönüp gitti. Bizi yakınlaşırken görmüş olabilir ve eminim ki yanlış anlamıştır. Arkasından git ve böyle bir sevgilim varken senin gibi bir velete bakmayacağımı ona söyle. Cidden bu Jimin akılsız olmalı." dedi Hoseok hyung ve Yoongi hyungu da alıp yanımdan uzaklaştı.

Dediklerini idrak ettiğimde cebimden telefonumu çıkardım ve ekranı açma düğmesine bastım. Jimin hyungdan 6 tane mesaj vardı. Mesajları okurken bir kenara oturup ağlamak istiyordum çünkü gerçekten yanlış anlamıştı. Bana eğer küfür ettiyse bu çok sinirli olduğu anlamına gelirdi. Beni kesinlikle öldürecekti. Partinin olduğu evden çıkarken gerginlikle tırnaklarımı ısırdım ve numarasını tuşladım. Uzun çalışlar sonunda telefon nihayet açıldığında derin bir nefes verdim.

"Jimin hyung nerdesin?" diye sordum gerginlikle. Beni terslemesinden korkuyordum.

"Partinin olduğu evin sokağındayım, ya sen? Hoseok'un evinde misin?" Söylediği şeyle sokakta koşan ayaklarım durdu. Onu görebiliyordum. Biraz ileride sokak lambasının altında oturuyordu. Buradan bakınca küçücük gözüküyordu.

"Soluna bak." dedim ve telefonu kapattım. Gözleri beni bulduğunda hırsla ayağa kalktı ve bana doğru yürümeye başladı. Ondan deli gibi korktuğum için olduğum yerde kaldım.

"Sen tam bir aptalsın! Seni böyle bir yere asla getirmemeliydim! Bir an senin hormonlarını kontrol edemeyen bir ergen olduğunu unutmuşum!" Dedikleri gerçekten ağır gelmişti. Beni küçük görmesinden bıkmıştım, canımı yaktığını fark etmiyordu bile.

"Umarım akıllanır ve bir daha böyle bir şey yapmazsın." Son sözlerini söyleyip arkasını döndü ve beni almadan çekip gitti. Gözümden süzülen damlayı görmeden.

Problem // jikook (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin