8.BÖLÜM

51 1 0
                                    

    Bazen ne geçmişteki sıkıntıların gelir aklına nede gelecekteki kaygıların, hayallerin, anı yaşamak istersin hunharca ve belirsizliğin vermiş olduğu girdap yönlendirmene izin vermeden nefsini ele geçiriverir.Hep bir yanımız politik, bir yanımız duygusal, bir yanımız romantik, bir yanımız otoriterdir hangi yönümüzle devam edersek edelim verilen sözleri tutmak için ya çok geçtir yada iyi bir yoldaşınız vardır ben hep kendime bunu söyledim şimdiye kadar, benim iyi bir yoldaşım var tüm geç kalmışlıklarim  için tereddüt etmeden arkamda dimdik beni bekleyen iyi bir yoldaş.
      (25.07.2010) Ebedi mutluluğumuzun herkezin önünde kesinlik kazandığı an.Bitmek bilmeyen saniyelerin dolarak dakikaları,saatleri,günleri,ayları oluşturmaya başlaması ve en sonunda o beklenilen gün gelmişti.
     Sabahın erken saatlerinde kalkıp maratona başlamıştım büyük ödül için zorlu bir maraton olacaktı benim için biliyorum. Gelen konuklar ile ilgilendim yemek'ti mevlüt'tü  derken hocanın eşliğinde damatlık ceketimi giydim bu sırada arkadaşlarım sırtımı,bacaklarımı iğne ile bir hayli kevgire çevirmişlerdi ardından dua okunduktan sonra ortalıktaki koşuşturmaca bir hayli tuhaftı sanki toplu otostop günü vardı herkez birbirine boş yer varmı diye soruyordu, yaşlı amcanın biri o kadar dalmış olacak ki düğün arabasında beklerken gelip banada boş yer varmı diye sordu ne diyeceğimi bilemedim tuhaftı şaşırdım evlenen benim telâşlanan çevremdeki insanlardı hayır bu telâşın sebebi neydi onuda anlamış değilim bu kadar yol katettikten sonra vazgeçecek de değilim.İmamların tabiriyle safları sık tutarak bütün arabaları doldurduk kornalar davul zurna eşliğinde yola çıktık 15 dakikalık yol nasıl 45 dakika sürer onuda anlamış değilim her fırsatta inip oynadık, yolu kesip para alanlar, durulan ışıklarda ki zorla mendil satanları anımsatan bir görüntü çıkarttı ortaya hatta bazı gençler çıtayı bir kademe daha arttırmış taktir etmemek elde değil köyün girişine odun koymuşlar yola, her biri ayrı birer sosyal mesaj mi veriyordu acaba bana bilemedim hani " etme bak daha erken gençliğini yaşa " gibi tabi o günlerde toyluk var bu ince düşünce aklımın ucundan bile geçmiyor."Evlerinin önüne vardık anlı şanlı, bizler kapı gıcırtısına bile oynayacak kıvamdayken onlarda bir hüzün vardı sanki hayatımın aşkını yukarıdan gelirken gördüğümde bir cam fanusun içindeyim gibi hissetmiştim dış seslere, karmaşaya, olan biten her şeye karşı kapatmıştım kendimi  taki en son ellerini benim ellerime verdikleri ânâ kadar bundan sonra sana emanet dercesine.Yardım ederek arabaya bindirdim ardından ben bindim gitmeye hazırdık artık yolun ne kadar sürdüğüne hiç dikkat etmedim giderken artık zamanın bir önemi yoktu benim için yolda yine aynı şekilde durdurdular oynadık, yol kestiler düğün salonunun önüne geldiğimizde ben indim hemen aşağıya sözde centilmenlik yapayım inerken yardım edeyim diye tam elimi uzatacakken kapı kapaniverdi gelin hanim inmiyor ne verirseniz iner dedi ordan birisi! daha ne verebilirdim bilmiyorum yıllarım, hayallerim, sevgim ben saçma sapan düşünürken babam ile annem geldi birer takı ve para verdiler ardından kapı sona kadar açıldı tekrar. Eee ne demişler paranın açamayacağı kapı yoktur.Salona çıktığımızda dans müziğiyle giriş yaptık etrafımızı sarmalayan alevli patlayıcılar meraklı gözler umurumda bile değildi ben usulca kulağına eğilmiş bak bizim düğünümüz sen gelin ben damatım diyordum.Gece boyu güldük, eğlendik, oynadık gecenin bitiminde uzaktan gelen konuklar tebrik ettikten ve fotoğraf çekindikten sonra gittiler bizlerde evlere dağılmak için  yola çıktık ben sonunda gün bitti diyordum ki arkadaşlarım eve sokmadılar beni çalgıyı ve kamerayı da beraberlerinde getirmişler organize suç çetesi gibilerdi herşey iyi planlanmış ve bu planın içinde kendi ailemde yer alıyordu benim zamanında evlenenlere yaptıklarımı şimdi doğal olarak onlarda bana yapacaklardı zamanında yediğim hurmalar günü gelince elbet tırmalar.Evden etek, eşarp, ve penye alıp giydirdiler beni hanim hanımcık kaldım ortada etrafı süpürdüm, gazete kağıtlarıyla uzun süren mücadelenin ardından tavada yumurta yaptım bu sırada kafamdan aşağıya kırılan yumurtaları sayamadım, bütün tavuk getirdiler pişmiş tek tek parçalayıp misafirlere ikram ettim ellerim ile bir haylide kalabalıklıktılar tatlıları da yedikten sonra babamı ortaya çağırıp altınada bir tabure koydular bir leğen, su ve havluyu kucağıma verdiler bu günleri görmendeki büyük emeği geçen adamın ayaklarını bir güzel yıka, yıkaki günün yorgunluğunu atsın dediler severek yaptım ne yaptımsa da yumruklamalarından kaçamamıştım eve girdiğimde üstümden kamyon geçmişti sanki.Gerek maddi durumdan dolayı gerek zaten gideceğimiz için balayı planımız yoktu.Evliliğimizin üçüncü haftası olmuştu  bile ben Almanya ya gitmek için hazırdım bavullar doldu, vedalar edildi cici ninem ve dedem ile helâlleştim yeni bir macera için yola çıktık havaalanına zamanında giriş yaptık bavulları bagaja verdik, bilet ön onayını yaptık ailem ile vedalaşmam oldukça zor geldi bana belirli bir alandan sonra onları almadılar.Daha öncede birçok kez sınırda duygu, düşüncelerim olmuştu bu biraz garipti yalnız sınırın bir tarafında ailen ve geçmişin diğer tarafta eşin ve geleceğin. ilk defa uçağa bitmiştim askeriyede helikoptere binmiştim ama bunun ile alakası yokmuş meğerse.Altım da yaz günü olduğundan dolayı kapri, parmak arası terlik ve üzerimde askılı bir badi vardı.Uçakta  birşeyler yiyip, içtik uçaktan inip havalanından çıktığımızda beni karşılayan yağmur bir hayli sürpriz oldu bana ilk günden Almanya dan soğumuştum sanki  hemen bir taksi bulduk ellerimizdeki bavullardan bulabildiğim bir kaç kıyafeti çıkartıp taksiye bindik eşim tren garına dedi yolda üzerimi değiştiriyordum taksinin içinde bir yandanda eşim ile türkçe konuşuyorduk birden şoförün bizi dinlediğini ve çaktırmadan bıyık altından güldüğünü fark ettim,çaktırmadan aşkıma bu adam bizi anlıyor çaktırma dikkatli konuşalım dedim biraz utanmıştık biz adam anlamıyor diye rahat konuşuyorduk önce tren garına ordanda eve gidene kadar Almanya dedikleri yer burasıymış demek diye söyleniyordum kapalı hava,dinmek bilmeyen yağış, zar zor  alınan oksijen ve sürekli koşuşturan insanlar vardı.

HERSEYE RAĞMEN EVETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin