13.Bölüm~ Belirlenemeyen Ad

152 14 13
                                    

Açıklama hikayenin sonunda :) Keyifli okumalar... <3

"Aylin ben... seni seviyorum" dedi ve elimi tuttu.

İnanmıyorum! Burak bana seni seviyorum dedi! Bende seviyorum seni,ilk görüşte aşk dedikleri bu olsa gerek ama olmaz yapamam. Daha yeni tanıştık ne bileyim. Biraz zamana ihtiyacım var.

Burak'ın yüzüne boş boş bakıyordum. Tam cevap verecektim ki Burak beni durdurdu ve "Bize bir şans versen olmaz mı?" dedi en içten gülümsemesi takınarak. Yavaşça elimi elinden çektim ve

"Bak Burak daha yeni tanıştık. Yani ne bileyim biraz seni tanımam için bana zaman versen olmaz mı?"dedim bir çırpıda ve bir şey demesini beklemeden kalacağım odaya doğru yürümeye başladım.Tam odanın kapısını kapatacaktım ki Burak kapıyı tuttu ve "Ben hep seni bekliyor olacağım!" dedi. Sonrada kendi odasına yönelip gitti.

Kapıyı kapatır kapatmaz kendimi yatağa attım ve bugün olanları düşünmeye başladım. Ben bunları düşünürken telefonumun çaldığını fark etmemişim bile hemen yataktan fırlayıp telefona koştum. Arayanın Ahmet olduğunu gördüğümde biraz şaşırmıştım ama nedense onunla konuşmaya ihtiyacım vardı ve birden kendimi onunla konuşurken buldum.

"Alo!"

"Merhaba Aylin nasılsın?'

"İdare eder. Sen?"

"İyi de noldu sana?" sesi endişeli geliyordu.

"Önemli bir şey yok" dedim kısaca.

"Bak istersen gel.." içeri Burak girdiği için telefonu çocuğun suratına kapatmıştım.

Burak yatağa oturdu ve daha sonra yanıma gel manasında elini yatağa vurdu. Sakin olmaya çalışarak yatağa oturdum. Burak öylece bana bakıyordu. Derin bir nefes alıp "Ben... Özür dilerim." dedi suçlu bir şekilde. Neden özür diliyorduki şimdi aslında kötü bir şey yapmamıştı. Sadece duygularını açığa çıkarmıştı. 

" Burak özür dilenecek bir şey görmüyorum burada. Ayrıca belki." dedim ve kafamı önüme gömüp ellerimle oynamaya başladım.

Burak şaşkın bir şekilde " Belki derken yani beraber ikimiz bir şans!" der demez boynuma atladı ve yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. Bende noluyo  gibi ona bakerken 

" Sakin ol şampi! Daha kesin bir şey demedim. Hemen yılışmayalım." dedim gülerek. Allahım bu çocuğu seviyorum ya o gülüşü o bakışları ay yerim seni tatlu şey. Ama içimden ne kadar seni çok sevdiğimi haykırsamda biraz ağır başlı olalım demi ben herkes gibi değilim sonuçta canım. Farkım tarzım diyerek bu konuyu burada kapatıyoryum.

" Şampi he peki zorlu hanım." dedi gülerek. ZORLU? ZORLU ne abi ya Zorlu Center gibi. Hey Allahım sabrımı nelerle sınıyorsun. Moron cocuk.

" Zorlu derken?" dedim kaşlarımı kaldırarak.

" Sen şampi diyosun da ben zorlu diyemez miyim?" dedi mızmız küçük çocuklar gibi.

" Birincisi şampiyi lafın gelişi dedim. İkincisi daha güzel bir şey bulaydın eyiydi." dedim yüzümü asarak. İyice birinci sınıf çocuklarına döndük. Öğretmenim Burak bana saçma salak isimler takıyoooo! 

" Tamam o zaman yeni adın Mızmız." diyerek kulağıma eğildi ve  üç kez " Senin adın Mızmız!" diye fısıldadı.

Espiri yeteneğinde çok gelişikmiş Burakcım. Şimdi içinizden gelişik ne diye soruyorsunuzdur ben size söyleyeyim bana özel olan saçma sapan kelimelerden biri. Yaşım büyük olabilir ama akıl yaşım bir iki yaş küçük. Kendimle dalga geçmeyi seviyorum. Ama Mızmız Zorludan iyidir yani. Konuyu değiştirme çabalarım.

Günden GüneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin