43. Wonho : "İşe Git(me)mek"

3.4K 117 16
                                    


Yatağında doğrulup oturdun. Odanın içine hiçbir şeyi arayarak bakındın. Yine sabah olmuştu. Ayaklarını yataktan sarkıttın. Saçlarını iyice karıştırarak gerindin ve rahatça kalktın.

Rahatça.

Beline dolanan güçlü bir kol seni sıkıca tutarken,pofidik dudaklar belindeki gamzelere deyip sonra sana 'Bugün işe gitmesen olmaz mı?' diye şımarık şımarık sormadan. Seni zorla yatağa geri sokmadan.

Hoseok'u biraz daha özlersen ağlayabilirdin. Biricik sevgilin diğer üyelerle birlikte bilmemkaç aylık yurtdışı eğitimine gidecekti. Hem eğitim hem turne. Yani seni araması falan baya zor. 

Ancak gündüz eğitim ve provadan kaçtığı o yarım saatte,o da bir yandan yemek yerken, seninle görüntülü konuşabilirdi,bir de gece uyumadan önce. Saat farkı kabus gibiydi. Senin elveda dediğin güne o daha yeni merhaba diyordu. Dolayısıyla o uyumak üzere donu ve kocaman sweatshirtü ile yatağa girip makyajsız yakışıklılığıyla 'Hadi,oppanla uyu prensesim' dediğinde sen henüz kalkmış,işine hazırlanıyor oluyordun. Günaydın aramalarında sık sık boş bulunup orada gece olmasına hayret ediyordu. Sonra şapşallığına hoş hoş gülüp sana sevimlilikler yapıyordu. 

Biliyordu. Onu çok özlemiştin. Bazen o kendinden geçip sana gününü anlatırken sen ona olan özleminle dolan gözlerle bakıyordun ona. Bazen sinirlendiriyordu seni. İstemeden de olsa oluyordu işte birşeyler. Öyle zamanlarda Hoseok'un kalbi endişe ile çok hızlı atıyordu. Hele ki seninle tartışıp da kapatırsa konuşmayı. Gün içinde,menajerlerden yiyeceği azarı,alacağı cezayı,üyelerin eleştirisini çekeceğini bile bile sana sık sık sosyal medyadan ulaşıyordu. Gizli hesabıyla üşenmeden son bir haftada yayınladığın tüm özçekimlerine iltifatlar yazıyordu. 

Ktalktan 'Özledim. Özledin. Bu yüzden tartıştık.' cümlenizi söylüyordu.Bazen seksi,bazen sevimli,bazen tsudere,bazen yandere,bazen sadece kendisi olarak bunu söylediği bir mini videoyu sana yolluyordu. İşte o zaman oturup hüngür hüngür ağlıyordun. Ne bitmez turneydi. Ara ara izin alıp sevgilinin yanına gitmeyi düşünüyordun. Son zamanlarda sıksık düşünüyordun aslında. Hoseok'un oradaki temposunu biliyordun. Tüm gün el ele oturmayı beklemiyordun. Günde bir kez ona sarılsan bile yeterdi. Nefesi nefesine değse,iyi olduğunu görsen. O tatlı dudaklarını öpsen. Şirin yüzünü okşasan.

*

Banyoya gittin. Yüzünü yıkamaya eğildiğinde yine rahattın. Kalçanın güzelliğine fanboyluk yapan ya da güya aynada kendisine bakıyor gibi yapıp sabah heyecanını kalçalarına yaslayan yaramaz ve oyuncu sevgilin Hoseok yine yoktu. Dolayısıyla sabah aynada kendi gudubet bakışlarınla kalakalmıştın. 

Birazdan da mutfaktan geçerken sorumsuzca sadece bir elma kapıp,termosuna kahveyi basıp gidecektin işe. Sana yargılayan gözlerle zorla sağlıklı bir kahvaltı yaptıran Hoseok yoktu çünkü. O yokken prebiyotik yoğurda müsli koyup yemek eğlenceli değildi. Ya da greyfurt üstüne esmer şekeri  ne kadar dökmen lazım bilemiyordun. Sen hasta olunca,her ne kadar gereksiz kalori diye söylense de sana yağlı ballı ekmek ile sallama da olsa çay demleyen ve dayanamayıp o muzip ifadeyle kendine de hazırlayan Hoseok olmayınca sen apartmandan çıkana kadar bitirdiğin elman ve az sonra pastahaneden alacağın dev kruvasan dışında bir kahvaltın olmuyordu.

Hoseok cidden senin enerjindi. Onunla debelenirken ayılmanı sağlardı. Sana asla sağlıklı yaşam diretmezdi. Fakat nasıl ki sen beğendiğin bir çanta için ona hafif hafif işliyorsan o da sana aynı şekilde işlerdi. Geri kalanda zaman zaman sana eşlik bile ederdi. Sen zaten koşu bandını sevmiştin. Cidden stres alıyordu. Hoseok yokken yaptığın tek rutininiz buydu zaten.

*

Makyaj yapma isteği gelmemişti,bu sebeple sadece mini makyaj kitini çantana atmıştın. Kısa saçlarını taramış,enseden toplamıştın. Bugün işe gitmene gerek bile yoktu. Sadece tarla ağası gibi oturduğun yerde oturup ekibinin karınca kolonisi gibi çalışmasını izleyerek oyalanacaktın.

Mutfağa bıkkın yüzünle girdin. Hoseok'un sadece mutfak önlüğü ve belki de paçalı donuyla mutfağınızda işlendiğini görüyordun. Baya özledin de hayal görüyorsun sandın  başta. Ama cidden oradaydı. Sana bakıp gülümsedi ve beceriksizce yaptığı omurice ı tezgahta önüne itti. Dolaptan ketçabı çıkarıp şekilli şekilli yemeğin üstüne döktü ve yanına kaşığı koydu. Sana beklentiyle bakıyordu. 'Hadi yesene' bakışı.

"Kihyun denemelerimi tadarken zehirlenecek sandı başta ama senin sevgilin sonunda Kihyun'dan bile iyi omurice yapmayı öğrendi. Yesene? Aa.. bir de şey,sürpriz!!" 

Olduğun yerde ona dümdüz baktın. İrkilmemiştin bile. Sonra birden ağlamaya başladığında Hoseok uzanıp çantanı aldı ve tezgaha koydu. Sana sarılıp,yüzünü boynuna gömdü. Saçlarını okşayarak o nazik sesi ile sana melodili melodili 'sakin ol bebeğim,oppa artık burada' deyip durdu. Kafanı kaldırdığında o da duygulanmıştı. Fakat epey tatmin olmuş,rahatlamış ve gururlu bir ifadesi vardı.

Sen onu beklemiştin,sabırla. Ne kadar özlediğini söyleyip onu üzmeden,motivasyonunu bozmadan. Ve onu gördüğünde biriktirdiklerini salmıştın. Ağlarken vücudunun açık kalan ve o sarılma içinde ulaşabildiğin her noktayı öptün. Bu Hoseok'un sende en sevdiği şeydi. Sen bütün bir sevme pakediyle seviyordun onu. Ve sevgili göstermede asla geri durmuyordun. Başbaşayken asla masken olmuyordu. Gittiği yerlerde, su aldığı markette bile herkes maskeliydi. Senin yanına geldiğinde güvende hissedebilmişti tekrar. Sevildiğini bu denli net görmek çok iyi gelmişti.

Yüzünü tutup sana baktı. 

"Benim makyajsızken bile dünyanın en güzeli olan prensesim. İnsanlık önce kendini güvene almış, sonra karnını doyurmuş ve ardından lükse yönelmiştir. Sen beni böyle öpüp sardıkça ben yemek kısmını atlayarak lükse yönelmek istiyorum. Lütfen önce yemeği yiyelim..." dedi.

Öyle ya,kaç ay kaçak göçek konuşmalarla geçmişti ve seni başka yönlerden de özlemiş olmalıydı. Tabi sen de onu. Gülümseyip yavaşça çekildin ve yemeğin tadına baktın. Cidden enfes olmuştu. Bir nefeste tüm tabağı yediğinde Hoseok ikincisini koydu önüne,kendine de bir tabak koydu ve sana eşlik etti.

Yemeğiniz biterken ve sen tezgaha eğilmiş yemeğinin son lokmasını yerken o güçlü kolunu beline doladı,içine soktuğun gömleğini sıyırıp bel gamzelerine uzun iki öpücük bırakan dudaklarıyla seksi alt metinli bir sevimlilikle sordu.

"Bugün işe gitmek zorunda mısın?"


**

Hayır,bugün zaten pazar. Tamamen seninim,

diyoruz sanırım. ^^ 

Kollar Terminatör, surat bebek. En bir sevdiğim.

Sağlık,sevgi ve macera dileklerimle,

D.

ONESHOTS : MONSTA X  (Türkçe,fluff)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin