1 Hafta Sonra
1 haftadır Ömer kendinde değildi. Bütün hayatı iş olmuştu. İşinden başka hiçbir şey ile ilgilenmemişti. Defne'nin gittigini ögrendikten sonra o kadar boşlukta hissetmisti ki ne yengesinden ne de amcasından hesap bile soramamıştı... Tıklanan kapısı ile kafasını eskizden kaldırdı.
"Gel." içeriye Derya'nın girdiğini görünce aldırmadan işine dönmeye devam etti.
" Ömer bey, Fikret Hanım sizinle görüşmek istiyor." dedi bezgince. Günahı kadar sevmiyordu o kadını ya. Ömer hiçbir şey söylemeden yaptığı işe devam etti. Ömer'den ses gelmeyince Derya olduğu yerde sallandı ve bir kaç dakika bekledi. Daha sonra konuşmaya başladı.
" Ömer bey ne diyeyim Fikret hanıma?" diyerek yeni bir soru sordu. Ömer sinirle ellerini masaya vurarak öfkeli bakışlarını Derya'ya çevirdi.
"Of! Gelsin Derya, gelsin!" diyerek Derya'yı resmen odadan kovuyor. Derya odadan çıkarak Fikret'e içeri girmesini söyledi.
Fikret özgüvenli bir şekilde Ömer'in odasına girdi. Ömer, Fikret'in girdiğini kapı sesinden anlamıştı ama yine de kafasını kaldırıp bakma zahmetinde bulunmadı.
Fikret rahat bir şekilde koltuğa kuruldu. Ömer'in kendisine bakmasını bekliyordu ama Ömer hâlâ onunla ilgilenmiyordu. Dayanamayan Fikret en sonunda konuşmaya başladı.
"Ömer biraz konuşabilir miyiz?" deyince sinirli bir nefes verdi Ömer.
"Ne söyleyeceksen söyle Fikret. İşim var görmüyor musun?"
Fikret pes edercesine bir nefes verdikten sonra konuşmaya başladı.
"Birlikte çalışacaktık Ömer 1 haftadır şirkete gelip gidiyorum ama senden bir cevap alamıyorum. Artık bana bir cevap vermen gerektiğini düşünmüyor musun?"
Önündeki eskize odaklanmaya çalışıyordu, yarın sunması gerekiyordu ama sürekli rahatsız eden insanlar yüzünden bir türlü odaklanamiyordu.
"Seninle ne şimdi ne de ileride iş yapmayı düşünmüyorum Fikret, bundan sonra da beni rahatsız etmezsen sevinirim." diyerek ona karşı tüm yolları ve kapıları kapatmıştı. Fikret sinirle olduğu yerden kalktı ve kapıya ilerledi. Ömer'in sürekli onu terlemesi ve ondan uzaklaşması canını sıkıyordu. Defne'nin gitmesine rağmen hala kendisine bakmıyordu.
Oysaki aralarındaki tek engelin Defne olduğunu düşünüyordu. Ama yanılıyordu, yanıldığını anlaması ise uzun zaman alacak gibi duruyordu...
Fikret'in odadan ayrılması ile gözlerini kapatarak arkasına yaslandı Ömer. Takılmıştı ve çizemiyordu. Kulağa konuk gelebilirdi. Koskoca Signor İplikçi çizemiyordu... Şaka gibi gelse de durum şuan buydu ve bunun tek sebebi ise son zamanlarda yaşadıklarıydı. Elini sakallarına götürdü ve ovdu. Bir kaç dakika gözleri kapalı bekledikten sonra gözlerini tekrar açarak önündeki eskize baktı. Daha çoğunu bile tamamlayamadığı tasarım kolleksiyonunu yarın sunması gerekiyordu ve ilham perileri hala kaçaktı...
Çizemeyeceğini anlayınca bu defa kalktı ve odadan çıktı. Kahve almak için ilerledi. Normalde Derya'dan getirmesini isterdi ama şuan gerçekten ilhama ihtiyacı vardı. Kahveyi aldıktan sonra şirketin içinde gözlerini gezdirdi. Duvarda hâlâ Defne'nin asılı duran, ayağında kendi tasarımı olan ayakkabıyla resmi duruyordu. Bir süre o resmî inceledikten sonra odasına ilerledi. Aradığı ilhamı bulmuştu işte.
Masasına oturdu ve gözlerini kapatarak Defne'nin ayaklarını hayal etmeye başladı. Bir süre Defne'nin ayaklarında bir ayakkabı görüntüsü canlanmaya başladı. Fazlası ile yoğunlaştıktan sonra gözlerini açtı ve çizim kalemini eline alarak görüntüyü çizmeye başladı. Çizim bittiğindeyse dünyanın sekizinci harikasına aday olabilecek bir eser ortaya çıkmıştı. Hızını alamayarak çekmeceden başka bir eskiz çıkardı ve tekrar aynı şeyi yaparak çizmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Başka (Tamamlandı)
Ficção GeralAslında Defne'nin, Ömer'in hayatına girme şekli daha farklıysa? Bilerek Defne Neriman'ı bulduysa? Ömer'i tanıyarak onun yanında olduysa? Farklı bir DefÖm kurgusu okumak isterseniz buyurun :)) Tüm Hakları Saklıdır.