Bölüm 33

326 17 1
                                    

Iyi geceleeer yeni bölüm geldi, gün içinde üst üste bölüm geldi memnun kaldınız mı? Umarım beğenerek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar diliyorum :)

Ömer eve geldiğinde yorgunca kendisini odasına attı. Bugün yoğun bir gün olmuştu, yeni ürünler geldiği için onları raflara yerleştirmekle ve ürünleri sınıflandırmakla geçmişti. Doğal olarakta hem zihnen hem de yorulmuştu. Dinlenmek istiyordu, aç olmasına rağmen canı yemek dahi yemek istemiyordu. Bu yüzden evden girer girmez kimseye selam vermeden odasına geçti ve ılık bir duşun ardından üzerine eşofman giyip yatağına attı kendini. Uykusu henüz yoktu, yorgun zihni kendisini iyice yormak için Defne'ye kayıyordu. Bunu engellemek için derin nefesler alarak bugün kızların bahsettiği diziyi düşünmeye başladı. Çalışan kızlar Türk olduğu için izledikleri Türk dizisinden bahsediyorlardı. Kiraz kokusu, çilek mevsimi ne ismi garip ve hatırlayamadığı bir diziydi bahsettikleri. Ayaz ismindeki oğlan ile Öykü adındaki kızın aşkını konu alıyormuş. Yeterince aşktan gına gelen Ömer, aşk dizileri ve filmleri izleyecek durumda değildi açıkçası. Kendi hayatı dizi olacak kıvamdaydı, başlığına da Kiralık Aşk diye koyarlardı artık. Ne kadar ilgi çekici dizi olurdu, anne ve babası ölmüş bir genç, borcu olan ve ailesine bakan fakir bir kızın aşkı. 

Düşündükleri ile kendi kendine kahkaha attı, senaryo yazarlığına başlasaydı ne yapsaydı? Ya da kitap falan mı yazmaya başlasaydı. Güzel hikayeler çıkardı herhalde kendisinden. Yine kendi kendine güldü, yalnızlıktan kafayı yemişti. Aslında deneyebilirdi bunu ama ne kadar başarılı olurdu orası muammaydı elbette. Kafasında bir senaryo kurmaya başladığında ise gözleri yavaşça kapandı ve uykuya daldı. 

***

"Sence söylemeli miyiz Orhan?" diyen Mine ile Orhan gözlerini pencereye çevirdi ve düşünmeye başladı. 

"Ne tepki vereceğini bilemeyiz, Türkiye'den neden geldiğini bile bilmiyoruz ki!" deyince Mine kafasını sallasada içten içe üzülüyordu. 

"Söylemeliyiz Orhan, ben bu yükle yaşamak istemiyorum. Gözyaşlarımı içime akıtmak istemiyorum!" diyen Mine ile Orhan eli ile alnını ovdu. Arafta kalmıştı ne yapsa bir taraf kırılacaktı. Kendilerine bunca zaman alışan genci kırıp, evlerinden gitmesini istemiyordu diğer türlü de karısı kırılacaktı. 

"Söylemeliyiz haklısın da, ne tepki verecek bilmiyoruz. Çocuğu kırıp gitmesine neden olacak bir şey yaparsak ne olacak? Biraz daha bekleyelim, bizi tanısın biz de onu tanıyalım öyle konuşalım. Ömer'i kırmak istemiyorum, o yüzden sonra söyleyelim!" diyen Orhan ile Mine bir şey söyleyecekken Ömer'in sesi duyuldu salonda. 

"Bana neyi söyleyeceksiniz? Neden kırılacağım?" dedi merakla. Daha ne kadar kırılabilirdi ki? Kalbi zaten yeterince paramparça değil miydi? Tüm ailem dediği insanlar kalbini paramparça etmişlerdi zaten, yeni yeni onarmaya başlamışken yeniden kırılmak istemiyordu ama kendisinden bir şeylerin saklanmasını da istemiyordu.

Orhan ve Mine öylece kalırken ne diyeceklerini bilememişlerdi. Duymasını istemedikleri anda Ömer duymuştu, şimdi söyleyip kırmak istemiyorlardı, söylemeyince de Orhan bey emindi ki Ömer bir daha onlara güvenmeyecekti. 

"Gel otur oğlum, öyle konuşalım." dedi Orhan Bey Ömer'e bakarak. Kafasını sallayan Ömer Orhan bey'in gösterdiği yere oturdu.

"Ne söyleyeceksiniz bana?" diye yeniden tekrarladı sorusunu Ömer.

"Ömer oğlum, Mine senin teyzen." dedi bir çırpıda Orhan. Ömer aniden duyduğu şey ile şok oldu, şaşkınlığını belli olmuyordu yüzünden ama içinde esen fırtınaları bir tek kendisi biliyordu.

Karşısındaki kadın ve adam ile akrabaydı ve bundan 29 yaşında haberi oluyordu. Amcası ve dedesinden başka akrabası olduğunu düşünmezken, şimdi akrabalarının çıkması çok şaşırtıcıydı.

Bir Başka (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin