İyahkşamlar saygı değer kişiler, öncelikle bir şeyler söylemek istiyorum.
Siz beni çıldırtacak mısınız ulan!
Banyoda ağda yaparken bir anda wattpada girmek istedim. Ve bir de ne göreyim!
Fazla tatliş yorumlar!
Biliyorum çok bişey değil ama ilk defa bu kadar içten geldi gözüme😍
"Kim" diye sorulan sorulara bir öğretmen edasıyla "Onlar kendilerini biliyor" diyor, ve bölüme geçiyorum.
***
Bunu yaptığıma inanamıyorum!
Şaka falan değil kankiler, ben...
Şu an ne izliyorum biliyor musunuz?
Şu an izlediğim şey bence çok acıklı aslında.
Ay! Yine vurdu.
Dün Hazel ile bir iddiaya girmiştik. Zaten saçmalığı çok belliydi ama yinede "Bir çılgınlığa var mısın?" demiş okula gidene kadar yağmurun altında -yok üstünde- kim daha az ıslanacak diye iddialaşmıştık. Bizim sınıftan olmamak şartıyla yardım almaya karar vermiştik. Şemsiye tutmak yasaktı.
Ve ne mi oldu?
Hazel gitti, bir çocuğa kur yaparak "Ay çok pardon ben şu okula gitecektimde, kayboldum galiba. Aa uzakmı, tüh ben nasıl gidicem şimdi kaybolurum bide tekrar. Ay ciddi misiniz? Ay çok teşekkürler hiç gerek yoktu." diyerek mis gibi gitmişti. Bense namuslu kız olarak teyzelerle muhabbet başlatma bahanesiyle şemsiyenin altına giriyordum ama her sokakta bir ayrılıyordum. Hayır bu yağmurda neden geziyon fıldır fıldır? Bir yaş maya için değer mi?
Sonuç olarak ben kaybetmiştim. 2 dakika boyunca onun istediğini yapacaktım ve şuan yapıyordum.
Sadece. Karşımdaki. Ekrana. Bakıyorum.
Grinin. 50. Tonu.
Her ne kadar "ben göz zinası yapmam" desemde uyanıklık yapıp "yoksa dinde verilen sözü tutmak yokmu?" demiş, beni can damarımdan vurmuştu. Ben çok müslüman bir kızdım. Saçım hala doğaldı, gerisini siz düşünün!
Ay popo neyse de oraya vurulurmu yaa?
Saate baktığımda 10 saniye kalmıştı.
5... 4... 3... 2... 1... Yeni yılınız kutlu olsun!
(Şu kadar şey 250 kelime inanır mısınız ya?)
Hızlı hızlı pause tuşuna basıp durdurdum. Hazel hala donmuş görüntüye bakıyordu. Sapık!
Tam ona kızacakken odaya giren Şifa tüm ilgiyi üstüne çekti.
"Kankiler, ölüyorum!" Arkasından Alya girdi.
"Biz de oruç tutuyoruz Şifa. Abartma istersen." Hafiften kilosu bizden fazla olan Alya en zayıfımıza bakınca Şifa da ona dil çıkardı. "Sen o göbeğindekileri yakıyorsundur tabii. Ne yapabilirim benim senin gibi bir depom yok!"
"Sen bana kilolu mu diyorsun?"
"Estağfurullah," diyince büyük bir kahkaha attım.
Bu kelimenin iki anlamı vardır. Bunu bizde de herkes bilir. Biri halk arasında kullanıldığı şeklidir. Diğeri ise "yani" anlamındadır. "Yani aynen öyle diyom" falan...
Gerisini anlatmama gerek yok. Çünkü gerisi yok. Beş dakikalık bakışmaları sürdü ve aç oldukları için hiçbir şey yapamadılar.
Bak bunların hepsi Allah'ın bi lütfu.
***
Eve gittiğimde günün verdiği yorgunlukla odama geçtim. Ailemin ben doğduğumdan beri taşınmak gibi bir hedefleri vardı ama üçüncü çocukları okula başlamasına rağmen bi değişim olmamıştı. Hala aynı evdeydik.
Telefonumu elime alınca yine gruptan konuşulduğunu çok fazla zeki biri olduģum için hemen anladım. Sınıfta bir herkesin dahil olduğu, bir de sadece kızlar olduğumuz iki grubumuz vardı. Herkesin bir iki tane kendi arasında kurduğu grup vardı ama ben sadece üç gruba dahildim.
Mesajlar kızlar grubundan gelmemişti.
"İKİ SOHBETTEN 97 MESAJ"
"Beşi Bir Yerde grubundan 46 yeni mesaj"
3.196 ları düşününce bu hiçbir şeydi.
Girdiğimde asıl konunun bizle ilgili olmadığını gördüm. Sınıf grubunda yapılan dedikoduyu bizde kendi aramızda süzgeçten geçiriyorduk. Aslında bide dedikodu grubumuz vardı ama o grup gece gündüz susmayınca cıkmak zorunda kalmıştım. Önemli olanları kendi aralarında konuşurken doğal olarak bende -aynı grupta olduğumuz için- öğreniyordum her şeyi.
Gizem: Kerem'le pelin yine ayrılmış
Hazel: Yeter ama bunlarda oyun yaptı iyice.
Alya: Aynen, aynen. Bu kaçıncı yani artık.
Gizem: Kız geçen parkta bunu Ömer le görmüşler ver ya, dur baştan anlatayım....
Telefonu kapatıp masaya koydum.
"Erdeem! Nerdesin?
***
"Hey, look! How much will I say?"
Duyduğum sesle yerimde durdum. Malum durum hakkında konuşmak için yine toplanmıştık ama herkes kendi alemindeydi. Mutfağa gideyim diye kalkmış dolaşıyordum. Aramızda böyle akıcı ingilizcesi olan tek kişi vardı...
"Okay. I know, i said to i'll come back. But..." ses bir anlığına azaldı. "But I'm happy. I have fun... I love you a lot but I must stay up here. I have a school, I have friends here... I have real friends." Hafif bir gıcırdama sesi gelince bir yere oturduğunu anladım. Kapı kapalı olduğundan onu göremiyordum. Bizimkiler de salonda takılıyordu. "People are here so polite. You can count on them. Actually, they are more gentle. Like not in the America. I wanna live here. Not there. I'll have a work and to make a career. I will go there, but not right now. Good bye Carlo..."
Ses kesilip tekrar bir gıcırdama geldiğinde aceleyle mutfağa doğru koşturdum. Tam o sırada ayağımı burkup yere düştüğümdeyse acıyla inledim.
"Ölüyorum!"
"Ölme, sen bize daha lazımsın," diyen Şifa'nın bana doğru yaklaştı. "Kanka, tepkini görende yerler beton da sanki, çok sert düşmüşsün böyle her yerin acıyo falan sanır. Tamam belki sen de bayılmıyosun Hazel'in bizi ezme durumuna ama yani, lütfen. Tüm ev parke kaplı artı bir de halıya düşmüşsün. Bu kadar bencil olmamanı rica edicen sende-"
"Salak, popom değil bileğim acıyor zaten." Ona kötü bir bakış atıp 4 mevsim ayağımdan eksik etmediğim çoraplarımın bittiği yere, bileğime baktım. Acımıştı.
Ya da şey de olabilir tabi. Allah belamı verdi falan. Mantıklı.
Birdaha kimseyi dinlemeyeceğime tabii ki yemin etmeyip -nerede ne olacağı belli olmaz- ayağa kalktım.
Mutfağa girip suyumu içtikten sonra içeri geçtim. Hazel de katılmıştı. Ben de elime telefonumu alıp kanepeye oturdum. Gezinirken Gizem hevesli bir yüz ifadesiyle bana baktı. Bir şey buldum diye bağırıyordu adeta. Ha gayret dedim ben de ıkın da çıksın artık. "Efsuun!" dedi bağırtılı bir sesle. "Buldum onu." "Kimi?" diye sordum.
"Ilgaz Tılsım."
****
Hepinizi çooooooooooook seviyorum. Yorum yapan ve beğenen herkese de ayrıca teşekkür ediyorum. Sonraki bölümde görüşmek üzere.
Ha bu arada, bir sonraki bölümde görmek istediğiniz bir şey varsa buraya yorum olarak sòyleyebilirdiniz. Ya da herhangi bi yerden. Önerilere açığııım.
Hadi öptüm by.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beş Kız, On Görev!
Novela JuvenilKaldırımdan geçen son çocuğa da sıkıntıyla baktım ve elimdeki deftere bir çizgi daha attım. Yaklaşık 4 saattir iddiam uğruna asılmak için yakışıklı birisini bekliyordum. Hayır o kadar çocuğa asılacağım, biraz tipli olsun değil mi? Hem rolümü gerçekl...