İlk Görüşüm

112 2 7
                                    

         Normalde bir erkek sevdiği kadını görmeden kaç ay geçirebilir ? Belki 5 ay belki de 7...Ben ise sadece 4 gün.Onu en son cuma günü saat 4.30'ta gördüm.Araya hafta sonu girdi ve pazartesi günü otobüse bindiğimde onu her zaman oturduğu koltukta bulamadım.İçim içimi yedi.Beynim neden pazartesi günü otobüse binmediğiyle alakalı sayısız teori üretti.Belki de, dün kendini bir işle meşgul edip geç yatmıştı ve bundan dolayı sabah geç uyanıp otobüsü kaçırmıştı.Belki hastaydı ve evinde istirahat ediyordu.Konuya bodoslama girdiğimin farkındayım.Bu sebeple olayları başa saralım.

        Bundan 1 ay evveline kadar hayatım çok monoton,günlerim birbirini adeta taklit edercesine aynı geçiyordu.Neredeyse her gün aynı saatte aynı işle meşgul oluyordum.Ta ki o güne kadar... Bir gün yanlarında kalın kırmızı çizgiler olan ,dış görünüşünden bayağı bir eski olduğunu anladığım bir otobüse bindim.Normalde o otobüse pek nadir binerdim.Tesadüf eseri o gün o saatte o otobüse bindim.Otobüse bindiğim saat hala aklımda.Otobüse binip kartımı okuttuktan sonra en arkadaki dörtlü yerlerden en köşedekine oturdum.Otobüs kalktıktan on iki dakika sonra 4. durakta O, otobüse bindi.Eğer hayatım bir roman olsaydı muhakkak ki yazar hayatımı , ondan önce ve ondan sonra diye iki döneme ayırmak mecburiyetinde kalırdı.

      Onu size anlatmayı nasıl başaracağım inanın bilmiyorum.Ama şunu biliyorum ki onun görünüşünü anlatmaya yetecek kadar güzel bir kelime henüz bulunmadı.Abarttığımı düşünebilirsiniz.Ama sizler onu daha doğrusu hanımefendiyi görmediniz ki.Ah keşke bir görseydiniz.Keşke hiçbir laf etmeden onu anlatmanın bir yolu olsaydı.

   Saçları Rapunzel'in kıskandıracak kadar uzundu.Ama çoğu zaman saçlarını toplamayı tercih ediyordu.Mor rengini çok seviyordu.Giydiği kıyafetlerde daima mor renkli bir yer görürdünüz.Teni bembeyazdı ve gözleri bitkileri kıskandıracak kadar yeşildi.Gözlerine baktığımda kendimi yemyeşil bir ormanda gezinirken buluyordum.O bu zamana kadar gördüğüm hiçbir kadına uzaktan yakından benzemiyordu.Hiçbir zaman onu makyajlı bir şekilde görmedim.Anladığım kadarıyla her şeyin sadesini tercih ediyordu.Kıyafeti şatafatlı olmuyor,daima tek çizgili kıyafet giyiyordu.Önüme oturduğunda saçlarının nefis kokusunu içime çekmekten kendimi alıkoyamıyordum.Saçlarının bu kokusu kesinlikle şampuan kokusu değildi.Bu koku doğuştan geliyordu.


HanımefendiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin