-5-

9.7K 158 34
                                    

"Bardakları kuruladın mı?" diye sordu Melissa karşısında kıvırcık saçlarını bir şekle sokmaya çalışırken. Becky iki haftadır olduğu gibi saat yedi olunca giyinme odasında kıyafetlerini değiştirip eve gitmeye hazırlanıyordu. O olayın üzerinden neredeyse beş gün geçmesine rağmen dövmeyi her gördüğünde -ki artık hareket etmiyordu.- irkilmesine engel olamıyordu. Giyinirken bile Melissa'dan da kurtulamamıştı. Melissa, Becky işe başlamadan çok önce kafede çalışıyordu. Yirmi sekiz yaşında olmasına rağmen yaşıtlarına göre oldukça genç bir görünüme sahipti. Meleksi güzelliği, mavi gözleri, gece siyahı uzun kıvırcık saçlara sahip olsa da görüntüsü sadece asıl kişiliğini gizleyen bir kalkan gibiydi. Aslında sivri dilli ve uyuz davranışlara sahip bir kızdı. Genellikle bu kötü ama gerçek kişiliğini herkesin görmemesi için kırk yıllık aktrisleri kıskandıracak kadar güzel rol yapıyordu. Yine de uzun boyu ve mankenleri kıskandıracak fiziğiyle kasabanın en güzel kızı olması ondan nefret eden biri için bile değişmeyecek bir gerçekti.
Ne yazık ki bu güzel ve kendinden emin genç kızın bu aralar tek eğlencesi Becky'e eziyet etmekti. Genç kız işe başladığı zamanlar onunla ne kadar iyi anlaştığını düşünmüştü oysa. Bu durum Patronlarının biraz fazla Beth ile ilgilenmesini yanlış yorumlaması sonucunda tam tersine dönmüştü. Bariz bir şekilde Patron Mike'tan hoşlanan Melissa onu düşmanı olarak karşısına almıştı. Sanki başka derdi yokmuş gibi bir de kızın kıskançlıklarıyla uğraşıyordu.
"Kuruladım" diye cevap verdi Genç kız gömleğinin düğmelerini hızla iliklerine geçirirken. Bir an önce hazırlanıp Melissa'nın yanından uzaklaşmak istiyordu. Bazen Mike mi patronu yoksa Melissa mı karar veremiyordu. Melissa'nın yaşattığı zorluklara rağmen çalıştığı yeri ve işini sevmişti. Okuldan saat üçte çıkıp kafeye geliyor akşam yediye kadar çalışıyordu. Hafta sonu cumartesi tam gün, Pazar ise sabah sekizden akşam dörde kadar iş başındaydı. Kalan süre de ise ödevlerine ve Joe'ye zaman ayırıyordu.

Ya da ayırıyordu.

Hala yaşadıkları aklına geldikçe inanamıyordu. Tüm o anların kanıtı olarak dövmesi olmasa çoktan rüya gördüğüne inandıracaktı kendini.

Becky çantasını alıp telefonla konuşan Melissa'nın yanından hızla geçerek kafenin içine ulaştı. Mike müşterilerle ilgilenirken Becky'de barın arkasına geçerek yeni oluşan bulaşıkları makinaya yerleştirdi.
"Gidiyor musun?" diye sordu Mike barın arkasın geçmiş ve müşterilerin siparişlerini hazırlamaya başlamıştı.
"Evet, şimdi çıkacağım " dedi ve kafede ki kalabalığa baktı. " Bu kalabalıkla başa çıkabilecek misin?"
Mike arkasına dönüp Becky mahcup bir ifadeyle baktı. " Aslına bakarsan biraz yardıma hayır demem. En azından müşterilerin siparişlerini alsan yeterli olacaktır " dedi
Becky gülümseyip barın arkasında asılı olan önlüğünü alıp beline bağladı.
" Peki, patron " dedi ve kocaman bir şekilde gülümsedi. Tam o sırada kapıda ki çan kafeye birinin geldiğini haber edercesine çınladı. " Ben hallederim " dedi ve kapıya gelen müşteriye doğru yöneldiğinde olduğu yerde donakaldı. İçeri giren kişi bakireliğine son veren adamdan başkası değildi. Saçları koyu, siyah gözleri ise kahverengindeydi. Yüzünün şekli sanki usta bir heykeltıraşın elinden çıkmışçasına kusursuzdu. Kafede ki herkes onun gelişini fark etmiş kız, erkek herkes ister istemez ona gözlerini dikmişti. Genç adam hep bu durumu yaşıyormuşçasına umursamaz bir halde cam kenarına – kızın en sevdiği yere – oturdu. Bakışlarınıda pencereye sabitlemişti. Belki de sevgilisini bekliyor diye düşündü Becky. Tamam sonuçta yatmışlar ve nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde dövmeyi yapmıştı ama onunla bir daha konuşacak mıydı? İçinde anlamadığı saçma bir acı duydu.
"Onun siparişini alacak mısın yoksa hayran hayran bakmaya devam mı edeceksin?" diye sordu Mike. Bu durumdan eğlendiği sesinden açıkça belli oluyordu.
" Hemen gidiyorum " dedi Becky başını hızla sallayarak çocuğun etkisinden kurtulmaya çalıştı.
Kısa süre de çocuğun oturduğu masaya varmıştı. " Hoş geldiniz ne alırdınız ?" diye sordu Becky her gelen müşteriye yaptığı gibi. Adamın onu hatırlayıp hatırlamadığını merak ediyordu.
Adam bakışları hala pencerede " Bir kahve " dedi ve parmaklarıyla masa da ritim tutmaya devam etti. Ona bakma zahmetinde bile bulunmamıştı. Ne oluyordu böyle?
Becky sinirli bir yapıya sahip olsa da burada çalıştığı kısa süre boyunca başka bir müşteriye bu adama sinirlendiği kadar sinirlendiğini hatırlamıyordu. Ne kadar da saçma diye düşündü içinden. Adamı göreli dakikalar olmamasına rağmen birçok duyguyu birlikte yaşamıştı. Adamın onu hatırlamaması resmen ona yapılmış bir hakaretti. Siparişi not alıp hazırlaması için Ahmet'e bırakırken diğer müşterilerle ilgilenmeye devam etti. Gözlerini olabildiğince adamdan uzak tutmaya çalışıyordu. Kafede baş başa oturan kız grupları ise çocuğa bakarak kıkırdamaya başlamışlardı bile. Eskiden onlar kadar yüzeysel olduğunu bilmek kendisinden nefret etmesine yol açıyordu.
Küçük bir kafe de bu kadar dikkat çeken biri hayatında da insanların ilgisine maruz kalıyor olmalıydı. Becky'nin anladığı kadarıyla adamında da gördüğü ilgiden hoşunıyor gibi bir hali yoktu. Üstün körü incelediğinde onun üniversite öğrencisi olmadığını az çok anlamıştı. Kasaba da şehirde ki üniversiteye bağlı iki yıllık bir yüksekokul bulunuyordu. Ayrıca kasabadaki herkes birbirini tanırdı. Eğer bu çocuk kasabadan biri olsaydı onu mutlaka hatırlardı. Yine de adamın geniş omuzlarına bakarken bacak arasının ısındığını hissetti.
Bardan hazırlanan  siparişialıp kahve fincanını masasına yavaşça bıraktı.
"Başka bir isteğiniz var mı?" saniyeler geçen sessizlikten sonra adam gözlerini pencereden ayırmadan kahvesine uzanıp bir yudum aldı. Becky onun konuşmayacağını anladığında hırsla masanın yanından ayrıldı.
"Ukala herif " diye söyleniyordu barın arkasına geldiğinde. Sinirlendiğinde olduğu gibi yanakları benek benek kızarmıştı.
"Ne o müşterilerimize kötü mü davranıyorsun" Mike ona gülümserken bir yandan bulaşıkları yerleştiriyordu.
"Sadece insanlıktan nasibini almayanlara" dedi Becky önlüğünü askıya asıp çantasını almıştı. "Bütün siparişleri tamamladığıma göre artık gidebilirim öyle değil mi?"
"Tabi gidebilirsin. Teşekkür ederim yardımın için"
"Ne demek patron her zaman " dedi ve gülümseyerek –özellikle adama bakmadan – kafeden ayrıldı. Tam kafenin önünden geçtiği sırada farkında olmadan bakışlarını pencereye çevirdiğinde adamla göz göze geldi. Genç kızın yüzü hızla kızarırken burnuna kış mevsimin de olmasına rağmen yoğun bir şekilde bahar kokusu geldi ve içinde aynı anda iki duyguyu birden hissetti.
Korku ve özlem
Kalbi özlem içinde hızla atarken, ensesinde ki tüyler korku ile diken diken olmuştu. Asıl beklemediği ise çocuğun şaşkınlıktan ardına kadar açılmış gözlerle Becky'e bakmasıydı. Dudaklarına götürdüğü kahvenin hava da asılı kalmıştı. Kahverengi gözlerinde insanı ürpertecek bir kıvılcım olsa da ateşin pervane böceğini çektiği gibi insanları kendine çektiğide aşikârdı. Nedense o kahverengi gözler Becky'e oldukça tanıdık geliyordu. Sanki o gözlerin uzun zamandır özlemini çekmiş gibi kalbinin acıdığını hissetti. Becky bakışlarını ondan koparabildiğinde hızla kafeden uzaklaştı. Yine de çocuğun gözlerinde ki beklentili bakışın derinliklerinde kendini gösteren acının ne anlama geldiğini düşünemeden edemiyordu.
Kış akşamlarında olduğu gibi hava erkenden kararmıştı. Kar az yağmasına rağmen hava oldukça soğuktu. Becky atkısına sıkıca sarılıp hızla eldivenini giydi. Beresini daha çok çekiştirip kulaklarını da tamamen kapattı. Artık hasta olma gibi bir lüksü yoktu. Sokak lambalarının aydınlattığı yolda, yağan karın altında yürürken aynı zamanda ayağının altında ezilen karın sesini dinlemek onu huzurlu hissettirmişti. Ne de olsa sevdiği mevsimlerin başında geliyordu kış mevsimi.
Otobüsün kalkma saatine ne kadar kaldığına bakmak için saatini çıkardığında endişeyle gözleri ardına kadar açıldı. Otobüs durağından uzak olması yeterli değilmiş gibi kalkış saatine de az kalmıştı. Üstelik bu evinin olduğu bölgeden geçen son otobüstü. Becky yerde önce ki günden oluşan buza aldırmadan koşmaya başladı. Koştuğu sırada sırtında hissettiği gerginliği düşünmemeye çalışıyordu.
Sanki onu birisi takip ediyor gibiydi.
Son anda otobüse yetiştiğinde iki kere üzerine düştüğü kalçası ve nefes alırken zorlanan ciğerleri sızlıyordu. Sonuç olarak otobüse yetişmişti. Koltuğa yavaşça yerleştiğinde hala aklında kafede ki adamın şaşkın ama derin bakışları vardı. Adamın gözlerin de yer alan acı, sevdiği birini kaybetmiş insanın bakışlarındakiyle aynıydı. Yine de o bakışlarda doğru olmayan insanı ürküten başka bir şey daha vardı. Üstelik genç kadını tanıdığını belli eden bir şey de yapmamıştı. Becky'in içini titreten korku bütün bedenini sardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 18, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gecenin CazibesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin