"Seninle tanıştığımız günü hatırlıyor musun bir tanem?"
Büyük bir nefes aldıkdan sonra devam ettim.
"Hani şu sağnak yağmurun yağdığı gün"
Sol gözümden akan yaşı sildim.
"Sende o gün tıpkı benim şuan ağladığım gibi ağlıyordun"
************
Yağmur atıştırmaya başladığında ceketimin kapşonunu çekip bankta oturmaya devam ettim.
Birkaç dakika sonra yavaş ve yumuşak yağmur taneleri yerini sert ve hızlı olanlara bırakmıştı. Hızla yağan yağmur arasında gözyaşlarım kamufule olmuştu adeta.
Göz yaşlarım gözlerimden ardı ardına firar ederken ağzımdan bir hıçkırık yükseldi ve ardından daha da fazlası...
Bir anda omzuna koluyan el ile irkildim. Yaşlı gözlerim ve kırmızı burnum ile omzumdaki elin sahibine çevirdim kafamı.
Yabancı iki çift göz sanki yardım edebilecekmiş gibi bakıyordu. Şefkat dolu....
Yavaşça kafamı tekar önüme çevirdim ve karamsarlık tekrardan zihnime akın etti. Tekrar gözyaşı, Tekrar hıçkırıklar...
"Ağlama" dedi yanımdaki yabancı
"Kimin için ağlıyorsan hak etmiyor çünkü."
Hayır, Hayır hak ediyordu. Hatta daha fazlasını hak ediyordu.
Benim şiddetlenen hıçkırıklarım ile birlikte geçen bir kaç dakikanın ardından sırılsıklam olmuştuk ikimizde
"Tamam bu kadarı yeter kalk seni evine bırakayım."
"İstemiyorum." Dedim kırılgan sesimle
" İsteyip istemediğini sormadım kalk hadi." diyip beni çekiştirmeye başlayınca direnmedim çünkü direnecek kuvvetim yoktu.
~
Şuan tanımadığım bir adamın arabasında oturmuş dışarıyı seyrediyordum. Normal bir zaman olsaydı eğer bunu asla yapmazdım ama normal değildi ve belki bir daha da asla olmayacaktı.
~
Evime vardığımda içime bir şey oturdu. Her yerde onun fotoğrafları vardı. Her yerde anılarımız vardı ama o yoktu. O şimdi toprağın altındaydı. Daha acı verici olabilir miydi ki? Bir insanın canı daha ne kadar yanabilirdi ki?
Nedensizce koridorda dolandım. Duvardaki fotoğraflarımıza baktım.
Sonrasında odama geçtim. Yine anılarımızla dolup taşan bir oda daha.
Bir çok şey vardı onu hatırlatan bu odada.Yavaşça yatağıma geçtim. Islak kıyafetlerle yatağıma uzandım ve kalın yorganımı üzerime çektim.
Zaten ağladığım için mayışmıştım. Uyumayı diledim. Uyuyupta bir daha uyanmamayı...
**********
Gözlerimi yavaşça araladığımda büyük bir malubiyet ile karşılaştım. Yine yaşıyordum. Kalbim hala vücuduma kan pompalamaya devam ediyordu. Peki ben hala yaşamaya devam edebiliyor muydum?
Ruhun ölüpte bedenin yaşaması nasıldır bilir misiniz? Her şey manasız gelir insana. Bedenine kıymamasının tek sebebi ise "Umut" kelimesidir.
Ben umudumu onunla birlikte toprağa gömdüm. Peki neden hala son vermiyordum bu acıya?
Yavaşça yatağımdan doğruldum. Çıplak ayaklarım zemine değdiğinde bir ürperti geldi vücuduma. Ağır adımlarla banyoya doğru ilerledim. Aynada bir süre kendime baktım.
Resmen cadılar bayramı kostümü gibiydim. Kuruyup kabarmış saçlarım, Ağlamaktan şişmiş gözlerim ve muhtemelen hasta olduğumu işaret eden kırmızı burnum vardı.
Musluğu açarak yüzümü yıkadım. Soğuk su bedenimi canlandırırken ruhum aksine tek bir yaşam belirtisi göstermiyordu.
Saçımı aynada topladım ve odama gittim. Dünden kalma kıyafetlerimi çıkarıp yenilerini giydim. Ardından attım kendimi tekrar dışarıya. Bu ev onsuz çok boş hissettiriyor tıpkı kalbim gibi.
☆☆☆☆☆☆☆
Yine dün oturduğum banka oturmuştum. Yine onu düşünüyordum. Gözyaşlarım ile olan savaşı kazandım. Ağlamadım.
Elimdeki simitin bir parçasını ağzıma attım bir parçasını da kuşlara. Ardından yine dünki adamın sesini duydum.
"Sen hala burda mısın?"
Bir şey demedim. Zaten cevapta beklemeden yanıma oturdu. Bir süre öyle izledik manzarayı. Sonra sessizliği yine o bozdu.
"Neden hep buraya geliyorsun?" dedi
Kafamı ona çevirip uzun bir süre yüzüne baktım. Yüz hatlarını inceledim.
"İsmin ne senin?" dedim hala suratını incelerken
"Kuzey" dedi kısaca. Ardından bende kendimi tanıtma gereği duydum
"Bende Hilal"
"Biliyorum" Beni tanıyor muydu bilmiyorum ama bunu sorma gereği duymadım. Tekrar önüme dönerek kuşların denize karşı yaptığı enteresan dansı izledim.
☆☆☆☆☆☆
Akşama doğru Kuzey aniden yerinden kalktı ve benide zorla kaldırdı. Arabaya bindik ikimiz de. Yol boyu hiç konuşmadık. Zaten birkaç saat önce tanıştığım biriyle ne konuşabilirdim ki.
Ruhsuz evime dönmüştüm. Evim ruhsuz olsa ne olur ki ben çok mu farklıyım.
~~~~~~
Heyoo Nabersiniz ben iyiyim beğendiniz mi biraz amatörce ama kötü sayılmaz bence dimi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumdaki Kelebek
Teen Fiction"Seninle tanıştığımız günü hatırlıyor musun bir tanem?" Büyük bir nefes aldıkdan sonra devam ettim. "Hani şu sağnak yağmurun yağdığı gün" Sol gözümden akan yaşı sildim. "Sende o gün tıpkı benim şuan ağladığım gibi ağlıyordun"