-2-

12 3 0
                                    

Elimdeki duvar fırçasını duvarda bir ileri bir geri hareket ettiriken yüzüme boya sıçramasıyla refleks olarak gözlerimi kapattım.

"Sikeyim ya" diyip boş elimle gözümün etrafına sıçrayan boyaları temizledim. Bu sırada Kuzey'in gülme sesini duyabiliyordum.

"Neye gülüyorsun!?"

"Bir duvarı bile boyayamamana gülüyorum."

"Al sen boya o zaman" diyerek elimdeki fırçayı ona uzattım.

O krem rengi duvarı siyaha boyarken bende yatağımın kenarındaki bira şişesini alıp kafaya diktim. Fazla içki içmezdim ama bu aralar sarhoş olmayı seviyordum. Çünkü sarhoş olunca o kadar acıtmıyordu gerçekler.

Kuzey bana dönüp "Bak işte duvar böyle boyanır." deyince zoraki bir şekilde gülümsedim. Onunla ne ara bu kadar yakın olmuştuk bilmiyorum ama son bir kaç gündür evime gelip duruyor. Galiba yaşayıp yaşamadığımı kontrol ediyor. Ölümüm gözle görülebilecek bir ölüm değil.

Ne zamandır öylece oturup düşüncelere dalmışım bilmiyorum ama Kuzey duvarları boyamayı çoktan bitirmişti. O da eline bir bira almış yanımda oturup gözlerini boşluğa dikmişti.

İki yaralı insan ancak bu kadar iyi anlatabilirlerdi dertlerini birbirlerine. Susarak. İkimizde birbirimizin neden acı çektiğini bilmiyorduk fakat o kadar iyi anlayabiliyorduk ki nasıl hissettiğimizi. Belki de onun yanında kalabilmemin tek nedeni buydu. İki gün önce bu adam benim için sadece bir yabancıydı. Şimdi ise dert ortağım olmuştu.

Birden Kuzey'in telefonunun çalmasıyla kendimi o tanıdık ritime bıraktım. O ise telefonu ne sessize aldı ne de kapattı. Öylece bıraktı. Sanki acı çektirmek istermişcesine

Bulut geçti
Gözyaşları kaldı çimende
Gül rengi şarap
İçilmez mi böyle günde.

Gözlerimi yavaşça kapattım.

Seher yeli
Eser yırtar eteğini gülün
Güle baktıkça
Çırpınır yüreği bülbülün

Anılarım canlanırken buğulu gözlerimde, kalbim kan ağlıyordu.

Bu yıldızlı gökler
Ne zaman başladı dönmeye
Kimse bilmez
Kimse bilmez

Ay ve yıldızların çimene yansıdığı bir akşamdı. Kafamı göğsüne gömmüş, onun gözlerini seyrediyor, onun o sarhoş eden kokusunu içime çekiyordum. Çünkü onun gözleri benim gökyüzüm, onun kokusu benim atmosferimdi.

Sırtıma batan çimenleri umursamadan saatlerde uzanmıştık ikimiz. Yıldızlar şaitti aşkımıza. Sonra telefonuna uzandı ve bu şarkıyı açtı. Yavaşça dudaklarıma uzanıp narin bir buse kondurdu.

Hafif esen rüzgar birbirimize daha da kenetlenmemize neden oldu.

Belki de kitaplara konu olacak bir aşka sahiptik ama kitaplarında bir sonu vardı ve bizim sonumuz gelmişti. İkimizde istememiştik lakin alıp götürmüşlerdi seni benden.


Yanaklarımdan ardı ardına düşen yaşları yine engelleyememiştim. Tekrar güçsüz hissettim. Ruhum tekrardan haykırdı. Kalbim özlem duygusunu tekrardan dile getirdi. Bedenim ise hiçbir şey yapamadı. Sadece hıçkırıklarla ağladı.

Kuzey başparmağıyla gözyaşlarımı silerken gözlerimin içine bakarak bana güçlü olmam gerektiğini söylüyordu ama inanın bana hiç umuramadım. Ben sadece onun yanında güçlüydüm. O artık yoktu! Ben artık yardıma muhtaç küçük bir kız çocuğundan farksızdım. Hayatın acımasız rüzgarlarıyla savrulmuş küçük bir kız çocuğu...

Kuzey yatağımdan kalkarak beni oturur pozisyondan yatar pozisyona getirdi ve kalın yorganımı üstüme örttü. Tıpkı annemiş gibi şevkat gösterip ben uyanana kadar gitmedi yanımdan. En sonunda göz kapaklarım ağırlaşıp gözlerimi örttüğünde uykuya teslim oldum.

Oradaydım onun mezarının bulunduğu mezarlıktaydım. Uzaktan mezarını görebiliyordum ama mezarın kenarında dikilmiş birisi vardı. Bu kişi yakınlaştıkça dahada tanıdık geliyordu. En son bu kişinin o olduğuna emin olduğumda koşmaya başladım. Koştum ve ona sarılarak mükemmel kokusunu içime doldurdum. Uzun bir süre sarıldıktan sonra beni kendinden biraz uzaklaştırarak gözlerime baktı. Gözlerinin kusursuz kahverengisine sonsuza kader bakabilirdim eğer o izin verseydi

"Sevgilim" diye hitap etti bana gözlerim doldu ağlamamak için zor tuttum. Ardından sözlerine devam etti.

"Seni her şeyden çok seviyorum. Artık benim için üzülme. Elbet bir gün kavuşacağız. Eski sayfaları koy bir kenara yenisine başla. Mutlu anılar topla..." diyerek alnımdan öptü.

"Bende seni seviyorum" diyebildim sadece. Dudaklarım konuşmayı reddetti. Yüzünde küçük bir gülümseme oluştu.

"Ben ölmedim sen yaşadığın sürece yaşıyorum" dedi ve sonrasında ise sevdiğim adamın görüntüsü kaybolmaya başladı. Onunla birlikte her şeyde kayboldu.

¤
¤
¤
¤
¤
¤
¤

Selamlarr umarım beğenmişsinizdir şaqhsen yazarken gözlerim doldu benim:')

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 30, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ruhumdaki KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin