Kötü Çocuk

1.1K 19 6
                                    

Bölüm 1: Oley, Makarna!
   
    Anlamıyorum.

    Neyi?

    Hiçbir şeyi. İnsanları, dünyayı, yaşamı, amaçlarımı, amaçsızlıklarımı...

    O kadar da derin düşünme.

    Neden?

    Sadece kendini üzersin.

    Onu yaptım zaten.

    Peki şimdi ne?

    Şimdi bir ışık bekleyeceğim. Ne de olsa ışık olmadan karanlık sadece yokluktur.

Kuşların ötüşü çoğu kişiye melodik gelir ama bu somutluk kuştan kuşa değişir. Korna sesleri ve bir süre alışveriş merkezinde topuklu ayakkabı sesi sinir bozuculuk düzeyinde karga sesiyle beraberedir.

Sıcak bir yaz gününde arkadaşının anlattığına, ne anlatıyorsa artık, konsantre olamıyordu. Birbirini kovalayan ve narince gagalaşan kargalara baka kalan Alya, kumral dostunun dediği tek kelimeyi duymuyordu.

İçindeki ses yukarıda süzülen yalnız martının birden dalıp da, kara belaları kovalamasını istiyordu. Dışındaki ses ise sadece arada bir iç çekiyordu. Arkadaşının sesi ise kesilmişti. A, bir mucize.

Kolunda bir yanma hissetti ve Zeynep'e bir kaşını kaldırdı. Beni çimdikledi demek ha? "Beni dinlemiyorsun" Diye sinirlendi. Alya'nın dudakları tembel bir gülümseme şeklini aldı "Hı hı ne diyordun?" Zeynep önce gözlerini kıstı, ki bunu Alya'dan öğrenmişti, sonra çaresizce başını salladı. Alya-1 / Zeynep-0

Yemek zili çaldı ve iki arkadaş guruldayan karınlarını doyurma düşüncesiyle hızla bahçeden yemekhaneye doğru yöneldiler. İkisinin de anlaştığı nokta, yemek herşeyden önce gelir.

Yemekhane sırası her zamanki gibi karman çormandı. Teneffüslerde birbirini yakalayamayan arkadaşlar sonunda akşamki bölümü konuşuyor, öğretmenler sıraları küçük el işaretleriyle düzeltmeye çalışıyor sonra sıkılıp masalarına gidiyordular.

Alya ve Zeynep küçük bir 9. Sınıfın arkasına geçti ve bahçede arkadaşını dinlemediği için kendisini kötü hisseden çakır gözlü, Zeynep'le konuşmaya başladı.

"Annen iyi mi?"
"Neden sordun?"
"Ateşi vardı ya evvelsi gün."
"Geçen haftaydı o." A, o kadar oldu mu?
"İyi o zaman."
"İyi, iyi. Grip işte."
"Ya." 

Bu kadar yeter mi acaba? Monologlarını dinliyormuşum gibi yapmak daha kolay.

Saniyeler sonra içinden dediği şeyden dolayı kendisini azarlayan Alya'nın düşünceleri Zeynep'in yüzüyle bölündü. Kıpkırmızıydı ve Alya'nın arkasında bir şeye bakıyordu.
   
     O değildir ya.
     Ay, o galiba.
    Değil değil.
    Değilse dön o zaman.
    Şimdi mi?
    Dön.
    Ama-

Ateş. Lacivert okul pantolonu, beyaz gömleği ve okulun kravatıyla sanki bir magazinden çıkmıştı. Simsiyah saçları geriye taranmıştı ama birkaç kaçak saç parçası alnında kıvrılmıştı. Açık teni, yoğun kahverengi gözlerini daha da derinleştiriyordu. Dudaklarının rengi- Tanrım, ne kadardır bakıyorum ona?!

Ateş'in arkadaşları arkasında duruyordu ama Alya onları görmüyordu. Tek görebildiği o çikolata kahverengisi- Yapma. Bin bir masalı içinde saklayan- O da ne demek ya?İçinde kaybolduğu- Klişenin dibini vurdum. Gözlerdi. Neden daha önce onları fark etmemişti? 3 yıldır nefretle süzdüğü kişinin ne kadar da yakışıklı olduğunu nasıl fark etmemişti?

Ateş ne diyeceğini unutmuş gibiydi ama göz kırparsam kaybolursun diye düşünüyormuş gibi Alya'yı inceliyordu. Alya'nın gözleri hafifça aşağı kaydı ve bağlanmamış lacivert kravatı içindeki büyüyü bozdu. Ah, Ateşçiğimiz kravatını bağlamak için fazla iyi.

Hissettiği gibi saatlerin geçmiş olmadığını umarak gözlerini kıstı, Zeynep'in denemesini hatırlatırım, ve soğuk bir sesle sordu. "Bir şey mi istiyorsun?" Bakireliğimi mesela...  Ne dedin? Hiiiiç!..

Ateş kravatının ucuyla oynadı ve hafif bir sesle "Önüne geçebilir miyim diye soracaktım. Arkadaşlarım ve benim bir, şey, işimiz var da ondan hızlı çıkmamız gerekiyor. Anlarsın ya?" Konuştukça özgüvenini kaybediyor, Alya'nın buz bakışının karşısında dökülüyordu. "Üç dakika bekleyemeyecek kadar işin varsa, yolla, hiç bekleme." Yapabildiği en alaylı gülümsemeyi takınarak da "Zahmet edip de kravatını bağlarsan iyi olur. Okulun kuralları senin fazla altında değilse tabii."

Tepkisini görmeden topuğunun üzerinde döndü ve içinden beşe kadar saydığında gittiğini hissetti. Zeynep yarı hayranlık yarı "delirdin" bakışıyla Alya'ya odaklıydı. Zeynep derken tüm okul. Tüm okul derken aşçı bile. Aşçı bile derken havada uçan sinekler bile etraflarına toplanmıştı.

Yemekhanenin kapısı Ateş ve silahşorlarının arkasında kapanır kapanmaz, ve tabii bu yavaş çekimde oldu çünkü herşey yeterince klişe değil, her kafadan ses çıkmaya başladı. Alya sadece yemeğini aldı ve Zeynep'le hep oturduğu masaya yürüdü. Oley, makarna!

*İç çekiş*

Tekrar bu hikayenin sanal sayfalarına uğrayacağımı düşünmemiştim ama, yeni bölüm isteklerini görünce kalbimdeki buz çözündü.

Tabii yeni bir bölüm yapmadan önce eskileriyle gurur duymam gerekiyor ki, durum öyle değildi. Bu hikayeyi bir arkadaşım için yazıyordum ama bazı... Karışıklıklardan dolayı yazmayı kestim.

Eğer bu hikayeyi okuyan tek bir kişi bile varsa sana sesleniyorum. Deneyeceğim. Romantik birisi değilim ana yaratıcı bir hikaye sunmaya çalışacağım, lütfen benimle kal :)

Kötü ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin