Müdürün Odasında

462 11 0
                                    

Bölüm 2:
Zeynep Alya'nın karşısında sessizce oturuyordu. Bir an kızarıyor, bir an bembeyaz kesiliyordu. Belliydi ki olayın şoku içerisindeydi. Alya ise yarı kendisini Ateş'in büyüsüne kaptırdığı için, yarı da Ateş... Ateş olduğu için içinde olan sinirle makarnalarını delik deşik ediyordu.

Hormonlarını kontrol eden sıkı disiplin bir an kayınca kalakalmıştı. Ateş de kendisini kim sanıyordu zaten? Tamam dehşet, yani şey, biraz yakışıklıydı ama bu ona mutlak güç vermezdi ki!
Alya'yı görünce dilinin tutulması ve bir de kravatının ucuyla utangaçlıkla oynaması da tatlı olduğu anlama gelmiyordu! Değil mi? Evet... Hiçbir anlama gelmiyordu.

Alya son makarnaları ağzına tıktı ve Zeynep'in yarı dolu tabağına baktı.
"Pardon, hızlı yedim galiba."

Düşüncelere dalmış olan Zeynep Alya'nın sesiyle irkildi ve garip bir gülümsemeden sonra
"Önemli değil, pek aç değildim" dedi.
"Peki... Emin misin?"
"Evet."
"Yüzde yüz."
"Yani fizik dersine girdiğimizde on dakika sonra karnın guruldamaya başlamayacak?"
"... Evet."

Alya'nın ısrarı üzerine Zeynep elmasını yanına aldıktan sonra geriye kalan son 15 dakikalarını dışarıda, deniz manzaraları banklarında geçirmek için dışarı çıktılar. Bu daha çok alışkanlıktandı ama. Zeynep'in renk değişimi bitmiş ama Alya'nın daha önce hiç görmediği bir acılık yerleşmişti yüzüne.

"Ne oldu?"
"Neyden bahsediyorsun Alya?"
Tonundaki sivrilik daha da alışılmadıktı.
"Biraz... Üzgünsün sanki."
"Yoo."
"Zeynep. Bana yalan söyleme."
Zeynep yavaşça başını çevirdi ve hafif titrek bir sesle;
"Ateş senden hoşlanıyor, değil mi?" diye sordu.

Olay bu muydu yani? Alya bir an ne diyeceğini bilemedi. Bir az düşündükten sonra iki an ne diyeceğini bilemedi. Sessizliğinden cevabını almışçasına başını sallayan Zeynep döndü ve denize odaklandı. Sanki yeterince bakarsa dalgalar onu alıp götürecekmiş gibi baktı.

Zil çaldığında iki arkadaş da sarsıldı ve geç kaldıkları derse gitmek için arkalarındaki büyük, gri binaya doğru koşmaya başladılar.

Dolaplarından apar topar kitaplarını aldılar ve 4 dakika geciktiklerini gördüklerinde geç kağıdı almaya karar verdiler. Müdürün odasının kapısına vardıklarında Zeynep Alya'nın arkasından fısıldadı "Sen konuş." Zeynep için müdürle konuşmak bir James Bond görevi gibiydi, büyük
olasılıkla ölümcül.

Alya başıyla onayladı ve buzlu camdan yapılma kapıyı tıklattı, ardından gelen "Gir" sesinden sonra kapıyı itti. Ofise girer girmez de gözleri fal taşı gibi açıldı. Zeynep'ten ise biraz daha az narin olan ölen kedi iniltisine benzer sesler çıktı.

Karşılarında yarım bir gülümsemeyle Ateş duruyordu. Her yeri kasılmış vücudu onlar girince rahatlamış gibiydi. Beyaz gömleği kırışmış ve bağlanmış olan kravatı gevşemişti. Ama hala dehşet- Yani biraz yakışıklıydı.

"Evet?" diye sordu müdür. Onlar girince gevşememiş olan 40'lı yaşlarındaki sert müdür gözlüklerinin üzerinden onlara baktı. Ses tonu bir şey sormuş olduğunu gösteriyordu. Neden geç kaldıklarını sormuştur ama, ya başka bir şey sorduysa? Ya 'neden kediler kırmızı eti balık kadar yiyorken hep balık sevmeleriyle ünlendiler?' diye sorduysa? Ya da benzer bir şey...

Yılların çift vatandaş deneyimiyle Alya, aksanını koyulaştırdı ve "Pardon müdürüm ne dediğinizi tekrarlar mısınız?" diye rica etti. İçinden Aptal Amerikalı diyormuşçasına  iç çekti ve yavaşça "Neden geç kaldınız kızlar" diye sordu. Sarışın gülümsemesine geçip "Ah şey, dışarıdaydık ta, martıları izliyorduk, dikkatsiz davrandık. Zaman geçmiş, biz fark etmedik. Geç kağıdı alabilir miyiz acaba?"

Müdür derin nefesle geç kağıdını almak için arkasına uzanınca Ateş ağzını oynatarak 'İyi numara' dedi. Türkçe bilmeyen bir sarışın aptal olarak fen lisesine girmedim demek istedi müdüre ama onun yerine gözlerini devirdi ve bakışını Ateş'ten ayırınca ilk defa odada başkasının olduğunu fark etti.

Yanağında yumruk büyüklüğünde olan bir morluk olan 2. Sınıf fene giden Kerem. Alya kaşlarını çatarak Ateş'e 'ne oldu?' bakışı attı ama o sadece omuz silkti. "Peki kızlar" dedi müdür Alya geç kağıdına uzanırken. "Bir daha olmasın." İkisi de başlarını sallayıp "Söz" diye mırıldandıktan sonra çıktılar.

Sonra aklına geldi.Kerem ve Ateş'in orda ne işi vardı?

Bunu yorgunken yazdım o yüzden hatalar olabilir...Okuduğunuz için çok teşekkürler :D

- Yeniden yazıldı-

Kötü ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin