"Adın ne? Merak ediyorum, altı gündür ziyaret ettiğim kişiye Kumamon maskotundan başka - her ne kadar kulağa hoş gelsede- nasıl hitap etmeliyim?"Jimin istikrarlı bir şekilde konuşmuyordu, bir kere bile Yoongi'nin uğraşlarına kanmamıştı. Şu an ona para sağlayan tek işi bunun için kaybetmek istemiyordu.
"En sevdiğin yemek ne Kumamon maskotu?" Yoongi sordu ve şu an düşünebileceği en iğrenç yemeği düşündü. "Kokoreç?"
(Ç/N: Burada inek bağırsağı diyor ama bizim kokoreçtir herhalde bsgsgahsh. )Jimin burnunu kırıştırdı ama buna kanmadı.
Yoongi cevabın bu olmadığını biliyordu ama diğerinin konuşmasını çok istiyordu.
"Sessizliğin evet demek olduğunu biliyorsun değil mi?"Jimin başını salladı ve birşey söylemedi. Yoongi saçma sorular sormaya devam etti fakat hiçbiri Jimin'i konuşturmaya yetmedi. Birçok başarısız denemeden sonra Yoongi'nin düşünüyor gibi 'hım'ladığını duydu.
"Sabah işin maskotluk ve gece işin striptizcilik mi?"
Yüzü kızaran Jimin düşünmeden 'hayır' diye bağırdı. Kendini beğenmiş bir şekilde gülümseyen Yoongi kıkırdadı.
"Evet! Seni konuşturdum!" Başarısını tekrarladı. "O konu hakkında dalga geçiyordum." Striptiz konusuna atıfta bulundu.
Tekrar Jimin'in sesinin eksikliğini hissedince iç geçirdi. "Hey etrafımızda bizden başka kimse yok. Bir sorun olmayacak, eğer birisi yaklaşırsa sana söylerim."
Uzun bir duraklamadan sonra Jimin sonunda pes etti.
"Tamam."
Yüzündeki memnun gülümsemeyle Yoongi "Adın ne?" Diye sordu.
Jimin utangaçça cevap verdi. "Park Jimin."
İsmi aklının bir köşesine not eden Yoongi ekledi. "Bu ad sesine uyuyor."
"Bu da ne demek?" Jimin diğerinin duyabileceği yükseklikte mırıldandı. Yoongi yüksek sesli bir kahkaha attı.
"Hangi yılda doğdun?" Yoongi, bu tatlı sesli çocuğun ondan büyük olup olmadığını anlamak için sordu. Bundan şüpheliydi.
"1995."
Baş döndürücü bir gülümsemeyle Yoongi cevap verdi. "Yani senin Hyungunum!"
"Gerçekten mi?" Jimin başka nasıl karşılık vereceğini bilemedi.
"1993'de doğdum." Yoongi açıklık getirdi. "Yani senden iki yaş büyüğüm. Bana Hyung de."
Jimin başını sallayarak test etti. "Hyung. Yoongi Hyung."
Yoongi genişçe sırıtıp başını salladı. "Aynen öyle."
"Neden sana Hyung demem için bu kadar heyecanlısın." Jimin, Yoongi'yi kahkaha attırarak şakacı bir şekilde sordu.
"Sadece tatlı geliyor. Herneyse. En sevdiğin yemek ne hım? Umarım kokoreç değildir."
"Hayır, hayır. Aman tanrım. O değil." Jimin küçük bir kıkırdamayla cevap verdi. "Et. Tavuk, biftek gibi. Bağırsak gibi değil." Açıkladı ve kahkaha atmasına engel olamadı.
Yoongi başını salladı ve yumuşak bir kıkırtı bıraktı. "Benimde. Ete bayılırım."
Sonra Jimin saati farketti. "Şimdiden gitmiş olman gerekmiyor muydu?"
Gözleri saatine giden Yoongi, mefesinin altından birkaç küfür mırıldandı. "Haklısın, gidiyorum. Yarın görüşürüz?"
Yoongi'ye el salladı. Cevap verirken kalbi sersemlemiş hissediyordu.
"Yarın görüşürüz."
Ç/N: Umarım bu hikayeyi daha çok kişi okur. Zamanla göreceğiz. Herneysee oy vermeyi unutmayın <3
Run MV sinin yıl dönümü :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kumamon | Yoonmin ( Türkçe Çeviri )
FanficYoongi sadece işten eve giderken Kumamon ile konuşmak ister, Ve öyle de yapar... Hikaye @Yoongay-G-U-STD ye aittir/ All rights belongs to @Yoongay-G-U-STD <3