312. GÜN

981 134 20
                                    



"Neredesin?" Taehyung sordu. Telefondan gelen yüksek sesi duyan Jimin irkildi.

"Uçaktan daha yeni indim ve valiz alma yerine doğru gidiyorum."

"Çoktan senin yerine valizini aldım. Yemin ederim, niye uçaktan herkesin senden önce inmesine izin veriyorsun? Çok kibar olduğunu biliyorum ama artık uçaktan sonuncu inmekle ilgili bir takıntın olduğunu düşünüyorum." Jimin, Taehyung'un dediklerine güldü.

"Nerede buluşalım?" Çıkış kapısına doğru ilerlerken sordu.

"Valiz alım yerinin dışındayız."

"Tamam, geliyorum." Jimin valiz alım yerine doğru ilerlerken cevapladı.

"Geliyor-" önce Taehyung'unkini daha sonra ise başka bir sesi duydu- ses tanıdık geliyordu- fakat Taehyung'un telefonu kapamasıyla yarıda kesildi.

Kafasına takmayarak otomatik kapılardan geçti. Dışarı adımını atar atmaz sıcak hava yüzüne vurdu. Gözleri Taehyung ve onun ev arkadaşını arıyordu.

"Oh-! Jimin Hyung?" Tanıdık sesi duyunca Jimin sese doğru döndü. Gözleri şaşkınlıkla açıldı.

"Onu tanıyor musun?!" Taehyung'un sorduğunu duydu.

"Jungkook-ah?" Genç olanın orada olmasını beklemeyen Jimin, gülerek onlara doğru ilerledi.

"Hyung!" Jungkook bağırdı. "Burada ne işin var."

"Jungkook almaya geldiğimiz kişi o." Taehyung, Jimin'in ilgisini kendi üzerine çekerken gülümsedi.

Gülerek birbirine kollarını sardılar. Geri çekildiklerinde Taehyung sordu. "Jungkook'u nereden tanıyorsun?"

Jungkook'a bakıp neşeli bir şekilde gülümsedi. "Ben de aynısını size sormalıyım." Kısa bir duraklamadan sonra devam etti. "Jungkook Busan'dan çok iyi bir arkadaşım. Bu tavşan velet benim kardeşim gibidir." Jungkook'un yanağını sıkıştırınca küçük olan yaramazca kıkırdadı. "Ve Jungkook içinse," yanağını bırakıp Taehyung'a yandan sarıldı. "Tae benim Daegu'daki üniversiteden en yakın arkadaşım."

İkisi de başlarını sallayınca Jimin onlara beklentiyle baktı. "Peki ya siz ikiniz?"

"Pekala...Seoul'e yaklaşık bir buçuk yıl önce geldim, değil mi? Aslında kalacak bir yerim yoktu, bir Hyung'un yanında misafirdim. Birkaç ay sonra kendime kalacak yer ararken  bir eğlence parkında tanıştık. Seoul'e yeni geldiği ve bir otelde kaldığı ortaya çıkınca beraber bir yer bakmaya karar verdik."

Yüzünde inanmaz bir ifadeyle Jimin sordu. "Birbirinize o kadar kolay mı güvendiniz?"

İkisi de omuz silkti ve Jungkook cevap verdi. "O zaman bir Pikachu şapkası takıyordu bu yüzden tatlı ve zararsız olduğunu düşündüm." 

"Üniversiteyi yeni bitirmiştin ve gidip eğlence parkında bulduğun rastgele bir çocukla yaşamaya başladın çünkü Pikachu şapkası takıyordu?" Sözlerini bir kahkahası takip ederken ekledi. "Sen gerçekten başka birşeysin."

"Ve sen, Hyung!" Jungkook haykırdı, sesi alınmış geliyordu. "Neden benimle bağlantını kestin?" 

Jimin kaşlarını çattı. "Hayır, kesmedim. Herkese üniversiteden sonraki yeni numaramı mesaj attım." 

Jimin'e inanamayarak baktı. Telefonunu çıkarıp Jimin'in son mesajına baktı.

"Oh...haklısın...özür?" Utançla gülüp telefonunu cebine geri koydu. "Yani bundan sonra bizimle mi yaşayacaksın?"

"Sanırsam." Jimin cevaplayıp, genişçe gülümseyen Taehyung'a baktı.

"Evet bizimle yaşayacak! Şimdi gidelim. En son öğleyin yemek yedim ve güneş batmak üzere."

Arabadaki herşeyi alırken, kahkahalar ortamı terketmedi. Üçlü yıllardan beri arkadaşlarmış gibi atışmaya devam etti. Jimin bu sefer gerçekten hissediyordu.

Seoul kesinlikle iyi olacaktı.

~~~~~
Eveet, maknae line bir arada!

~~~~~Eveet, maknae line bir arada!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kumamon | Yoonmin  ( Türkçe Çeviri ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin