Kalın süslü kapaklı kitap açıldığında ipek yorganın altındaki iki çocuk heyecanla yerlerinde kıpırdandı. Küçük olan kız çocuğu, üzerindeki saten beyaz geceliğin kollarını süsleyen tüllere parmaklarını doladı. Büyük olan erkek çocuk ise küçük kız kardeşini kolunun altına almış ve sabırsızlıkla kulağına dolacak tınılı sesin sahibine bakıyordu. İkisi de uykulu olmalarına rağmen uyumayı reddediyor ve masalın sonunu dinleyebilmek umuduyla yanlarında oturan adamın bir an evvel başlamasını istiyorlardı. Genç adam iki küçüğe bakıp gülümsedi ve kitabı dizlerinin üzerine yerleştirdi. Sırtını oturduğu rahat koltukta geriye yaslayıp derince bir nefes aldı. Ardından ilk kelimeler döküldü dudakları arasından...
"Okuyacağım bu hikaye, en kuvvetli büyünün bile aşkın yanında sönük kaldığını anlatıyor küçüklerim. Eğer aşka inanmıyorsanız bu hikaye size saçma ve sadece bir çocuk masalı gibi gelecektir. Ancak eğer ki aşka inanıyorsanız anlatacaklarımın tamamen gerçek olabileceğini bileceksiniz. Hazır mısınız?"
İki çocuk heyecanla başlarını salladılar. İkisi de konuşup dinleyecekleri sürenin gereksiz uzanamasını istemeyerek konuşan adama baktılar. Gözlerinde parlayan heyecan ve mutluluk pırıltıları genç adamı genişçe gülümsetti.
"Öyle ise kulaklarınızı dört açın miniklerim. Hikayemiz bir büyü ile başlıyor."
Merhaba sevgili okurlarım. Nasılsınız? Ben her zamanki gibiyim. Normalde bir kurgu bitmeden yeni bir kurgu yazmam. Ama cidden bu çok içimden geldi.
Birçoğunuz küçükken masal dinlemiştir. Anne veya babanız, çok şanslıysanız babaanneniz ya da anneanneniz belki anlatmıştır size büyülü kapılar ardındaki maceraları. Açıkçası ben o şanslı insanlardan değilim. Ama yine de okumayı hep sevmişimdir. Masallardaki olmayacak gerçekler o kadar güzeldi ki benim için. Tabi prensin ona güzel haliyle aşık olduğu Sindirella, iki ayaklı bir prense aşık olduğu için sesini kaybeden Küçük Deniz kızı ya da aşık olduğu adam için ormanını ve kabilesini bırakan Pocahontas ilgimi çekmiyor. Şimdi şu çelişki ortaya çıktı değim mi? Madem onlar ilgini çekmiyor, o zaman neden Güzel Ve Çirkin'i yazıyorsun? Açıklayayım.
Herkes Güzel ve Çirkin hikayesini az çok bilir. Hikayeye göre prens kibiri yüzünden bir büyüye maruz kalır ve çirkin bir canavara dönüşür. Lanet ancak ona gerçekten aşık olan biri tarafından bozulacaktır. Laneti yapan büyücü kadın ona bir gül bırakır. Gülün son taç yaprağı dökülene kadar süresi vardır prensin. Şayet o süre zarfında biri ona gerçekten aşık olmazsa prens sonsuza kadar çirkin bir canavar olarak kalacaktır. Prens çaresizdir. Onu böyle sevecek biri var mıdır ki?
Belle kızımız ise yaşadığı kasabadaki en güzel kızdır. Ayrıca geri kafalı köy halkının gözünde tuhaf biridir. Yaşıtları kızlar gibi evlilik hayalleri yerine Shakespeare'ın Romeo ve Juliet'inde aşkın tadına varmaktadır. Bazı olaylar olur ve Güzel kızımız bir şekilde Canavarın tutsağı olur. Tutsak olduğu gibi ayrıca bir umut ışığıdır da. Canavarımız zamanla kıza aşık olur. Önceden kaba ve kibirli olan canavar prens Belle sayesinde içindeki kibarlığı ve canavarın içinde saklanan insanı dışarı çıkarabilmiştir. Masalın sonunda da prens gerçek aşkın laneti bozması sayesinde tekrar insan olur ve Belle ile mutlu bir hayata sahip olurlar.
Evet, masalın özeti bu. Buradan çıkardığım sonuç ise dış güzelliğin bir öneminin olmadığı. Masal da Belle canavara hala çirkin halindeyken aşık olur. Öyle ki aşkı o kadar kuvvetlidir, büyü bozulur ve sevdiği adamı kurtarır. Bu hikaye benim için bu yüzünden özel. Verilen mesaj ön yargılar ortadan kalktığında bir canavarın içindeki güzelliğin görünebileceğidir. Çirkin ya da güzel, şişman ya da zayıf, kısa ya da uzun, esmer ya da beyaz tenli... Ne olursa olsun insanların her birinin içinde bir güzellik gizlidir. Bunu açığa çıkaracak olan da yine kendileridir. Dışı ne kadar güzel olursa olsun içinde bir Canavar barındıran kişinin vay haline.
Keyifli okumalar dilerim efendim. Umarım bu masalı benim gözümden bu şekilde okumak size keyif verir. Sevgi ile kalın...
Not: Bu hikayede belirli bir seme-uke ayrımı yoktur. sadece zihnimde canlanan aşkı aktarmaya çalışacağım.
Not2: Hikayeyi yazmadan önce tüm Güzel ve Çirkin masallarını okuyup, film ve animasyonlarını izledim. ortaya karışık bir kurgu olacak. Ancak daha çok 2014 Fransız yapımı LA BELLE et LA BETE ve 2017 İngiliz yapımı BEAUTY and THE BEAST filmlerinden esinlendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Belle et La Bete
Short StoryTale as old as time Song as old as rhyme Beauty and the beast Zaman kadar eski bir hikaye Kafiye kadar eski bir şarkı Güzel ve Çirkin.... BXB Yaoi bir kurgudur. Rahatsız olanlar lütfen başka hikayelere göz atsınlar. DearlittleLu iftiharla sunar efe...