🍷AKŞAM YEMEĞİ🍷

460 65 53
                                    

Luhan uzandığı yataktan kapının gıcırtı sesiyle doğruldu. Ne kadar süredir o şekilde kaldığını bilmiyordu. Lakin vücudu o kadar ağırlaşmış ve sızı doluydu ki uzun bir süre hareketsiz bir şekilde yatmış olmalıydı. Bakışlarını kapıdan önce sağ tarafında kalan kış balkonundan kararmış havaya baktı. Çoktan akşam beşi geçmiş olmalıydı. Derin bir nefes alıp kapıya döndü. Açık kapıdan ağzında tuttuğu halatı çekerek girmeye çalışan goldenı gördüğünde gülümsedi. Bir zamanlar şatonun terzisi olan Baekhyun'du gelen.

"Yardım lazım mı?" diye sordu çıplak ayaklarını soğuk mermer zeminle buluşturmadan hemen önce. Sarı tüylü köpek başını iki yana sallamış ve güçlükle peşinde sürüklediği şeyi içeri sokmayı başarmıştı. Bu bir elbise mankeniydi. Ancak odadakinin aksine üzerinde gören her insanı büyüleyecek kadar güzel bir kıyafet vardı. Kapı tekrar gıcırtı ile kapandığında köpek ağzındaki halatı bırakıp tekerlekli mankenin yerinde durmasını sağladı.

"Yıllardır-" derince nefeslendi bir süre. O şeyi taşımak küçük bedenini yormuş olmalıydı. Odayı dolduran hızlı nefes seslerinin ardından tekrar konuştu Baekhyun. "Yıllardır giydirecek gerçek bir insanla karşılaşmadım. Bu yüzden çok heyecanlıyım." Dedi ve kuyruğunu sağa sola sallamaya başladı. Bu bir çeşit sevinç gösterisi olmalıydı.

Luhan ağır adımlarla mankene yaklaşıp üzerindeki elbiseyi inceledi. Tam prenslere ayık bir elbiseydi. Siyah kadife üzerinde altın işlemeler bulunan bir ceket, fildişi renginde ipek bir gömlek ve esnek bir kumaştan yapılmış dar pantolondan oluşuyordu. Ayrıca güzel deri çizmeleri de vardı.

"Nasıl beğendin mi?" diye sordu Baekhyun heyecanla dilini dışarıda sallarken. Luhan elbiseyi çok beğenmişti elbette. Yan tarafa dönüp onu heyecanla bekleyen köpeğe gülümsedi ve başını salladı.

"Bu çok güzel Baekhyun." Baekhyun mutlulukla etrafında birkaç tur dönmüş ve neşeli birkaç hav sesi çıkarmıştı. Daha sonra utanmış gibi başını iki ön patisinin arasına alıp eğilmişti. Bu hali o kadar sevimliydi ki Luhan şen bir kahkaha attı. Daha sonra sorma ihtiyacı hissetti.

"Şey... Peki, Baekhyun neden bu elbiseyi buraya getirdin?" Baekhyun başını kaldırıp ona çok saçma bir soru sormuş gibi baktı. Ardından göz devirdi.

"Elbette akşam yemeği için."

"Akşam yemeği mi? İyi de ben burada tutsağım." Baekhyun bu lafa alınmış gibi başını iki yana salladı. Ancak bir yorumda bulunmadı. Bunun aksine kapıya ilerleyip arka ayakları üzerinde durarak bir şekilde kapının açılmasını sağladı. Odadan çıkmadan önce arkasına dönüp Luhan ile göz göze geldi.

"Burada kendini tutsak olarak değil misafir olarak görmeni isterim." Derin bir nefes alıp devam etti. "Akşam yemeği saat yedi de başlar. Lütfen tam vaktinde aşağıda ol." Ardından odadan çıkmış ve arkasından kapı kapanmıştı.

Luhan öylece elbisenin önünde dikilirken bir süre hareketsiz kaldı. Daha sonra bir elini kaldırıp kadife ceketin yumuşak dokusunu hissetmek için elbiseye götürdü. Ancak daha parmak uçları bile dokunmadan elinin üzerindeki çizikler dikkatini çekmişti. Yer yer kırmızı çizgiler ile kaplı narin eli o an ona çok aciz gelmişti. Babasının okşayarak öptüğü narin elleri yara bere içindeydi. Bakışları kapının yanındaki havuza kaydığında orada yıkayabileceğini düşündü. Çünkü odada orası dışında herhangi bir su kaynağı yoktu. Çıplak adımları havuzun yanında durunca yavaşça yere çöktü. Üzerine giydiği beyaz gömleğin kollarını kıvırıp ellerini maviliği göz alan suya daldırdı. Saniyeler sonra suyun içinde bazı ışımalar ve sarı hareler oluşmaya başlamıştı. İlk başta korkuyla geri çekilmek istese de sarı hareler ellerinin etrafını sarmış ve rahatlatıcı bir hissin yayılmasına neden olmuşlardı. Şey gibiydi, yanan elini soğuk suya sokmak gibi. Ellerini sudan çıkardığında üzerindeki kızarıklık ve yaraların bir bir kaybolduğunu görmüştü. Şaşkınlıkla suya bir kez daha baktı. burası cidden büyülüydü.

La Belle et La BeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin