Luhan'ın kapalı gözleriyle derin bir soluk aldı Canavar. Sadece biraz sonra normalde gül kursu olan dudakları hissedecekti. Kalbini acıtan yakıcı bir hisle heybetli yaratıkta gözlerini kapattı. Suho kesinlikle haklıydı.
Luhan bekliyordu. Bu işin devamında ne olacaktı? Yüzünde vuran sıcak nefes üşüyen parmak uçlarına bile ulaşıyor gibiydi. Beklemeye devam etti. Gelecek şeyi hissetmeyi... Ancak hiçbir şey olmadı. Kulaklarını tırmalayan yabancı bir hırlama ve kükremeden sonra üzerindeki ağırlık birden kalkmıştı. Korkuyla gözlerini açtı. Gelen sesin Canavar'dan olmadığını biliyordu. Artık onun hırlamasını tanıyacak kadar fazla duymuştu. Uzandığı karlı zeminden doğrulduğunda gördüğü manzara dehşete düşmesine neden olmuştu. Çünkü birkaç kar kurdu –özellikle bir tanesinin yüzü feci yaralıydı- Canavar'a saldırıyordu. Korku ile geriye çekildi genç olan. Birkaç metre ötede ise Canavar büyük bir savaş veriyordu.
Bir kurt bacağını ısırırken bir tanesi de göğsüne çıkmış yüzünü parçalamaya çalışıyordu. Ama başarılı olmadı. Canavar tek hamlede onu beş metre ötedeki bir ağaca savurmuştu. Kurdun kırılan kemiklerinin çatırtılı sesi Luhan'ın kulaklarına kadar gelmişti. Yüzünü isteyen kurdu savuşturduktan sonra bacağını ısıranı kürkünden kavramış ve başka bir tarafa doğru fırlatmıştı. Ancak bitmiyorlardı. Bir başka kurt gelip Luhan'ı hedef aldığında Canavar elleri ve dizleri üzerinde durarak ona kükremiş ve atılmıştı. Yerden kalkan kar olduğu gibi Luhan'ın üzerinde gelmişti. Canavar Luhan'a saldırmayı isteyen kurdu da etkisiz hale getirdiğinde sırtında feci bir yanma hissetti. Aynı anda kolunda da bir acı vardı. Bir kurt kolunu ısırıyordu. Onu çekip almaya çalışırken sırtındaki dişlerini sapladığı geriyi koparacak kadar sıkıyordu. Kolundakinden kurtulduğunda sırtındakini silkinerek üzerinden attı. Yere düşen yüzü yaralı kurt öfke ile hırlamıştı Canavar'a. Aynı şekilde Canavar'da ona misli ile karşılık verdiğinde kurt kulaklarını eğerek kaçıp gitmişti.
Kurtlar uzaklaşıp gittiklerinde derin bir sessizlik olmuştu. Luhan olayın şoku ile kıpırdayamazken Canavar biraz ileriden ona baygın gözlerle bakmış ve yere yığılmıştı. Sarışın olanın gözleri yerde yatan heybetli yaratığı gördüğünde kalbinde bir sızı hissetti. Yerinden kalkıp emekleyerek ve titreyerek yanına geldiğinde Canavar'ın beyaz kürkünün parçalandığını ve kendi kahverengi tüylerinin kan ile kaplandığını görmüştü. Titreyen eli ile bir yaranın üzerine dokunduğunda sıcak kan eline bulaşmıştı. Aynı zamanda Canavar'dan mırıltılı bir iç çekiş duymuştu. Canı yanıyor olmalıydı. Bu yaranın Luhan'a saldıran kurdu etkisiz hale getirmek isterken olduğunu görmüştü genç adam. Bir nevi kendisi yüzündendi.
"Bunu neden yaptın?" diye sordu. "Ölmeme izin verebilirdin." Luhan'ın fısıltılı sesi üzerine Canavar güçlükle gözlerini açmış ve güzel yüzlü çocuğa bakmıştı.
"Ölmeyi hak etmiyorsun." Diyebilmiş ve anında başı düşmüştü. Luhan Canavar'ın dediğini idrak etmeye çalıştı. 'Ölmeyi hak etmiyorsun.' da ne demekti? O buraya ölmeye gelmişti. Bunun için bekliyordu. Düşünceleri ile doluşan beynini başını iki yana sallayarak boşalttı. O sırada uzaktan toynak sesleri gelmeye başlamıştı. Ardından Chanyeol ve Baekhyun'un sesleri duyuldu.
"Luhan!! Efendimiz!!"
"Buradayız!" diye seslendi Luhan ve Canavar'a döndü. Titreyen soğuktan kızarmış eli ile yüzünün açıkta kalan kısmını okşadı. Bunu neden yaptığını bilmiyordu. Belki de sadece Canavar'ın dikkatini çekmek içindi.
Canavar dokunuşla baygın gözlerini aralamış ve kahve tonlarına tekrar dönen gözleri ile ona bakmıştı.
"Bana yardım etmelisin." Diye fısıldadı Luhan. "Ayağa kalkmalısın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Belle et La Bete
Short StoryTale as old as time Song as old as rhyme Beauty and the beast Zaman kadar eski bir hikaye Kafiye kadar eski bir şarkı Güzel ve Çirkin.... BXB Yaoi bir kurgudur. Rahatsız olanlar lütfen başka hikayelere göz atsınlar. DearlittleLu iftiharla sunar efe...