Aradan bir kaç gün geçti. Ve ben gittikçe suskun,sakin,kimseyle konusmayan ,herkesi tersliyen bir tip olmuştum. Evde oturmaktan bıkmıştım. Okula gitip biraz rahatlarım diye düşünüyordum. Bi sabah erken uyandim. Okula gidicektim. Tamamen siyah giyinmeye başlamıştım. Okula giderkende siyah giyindim ve sonra siyah ruj sürdüm. Aşağıya indim annem kahvaltı yap dedi ama benim hiç birşey yiyesim yoktu. Okula gitmek için yola çıktım.
Okula geç gitmiştim. Herkes sıradaydı. Makyajlı ve okul kıyafeti giymeden geldiğimi görenler bana bakıyordu. Herkesin bana bakması çok kötü bir şeydi. Herkes bana baktığı için yere bakarak sıraya girdim. Sınıfın en uzun kızı olduğum için en arkadaydım. Müdür her zamanki gibi gine konuşma yapıyordu. En sonunda müdürün konuşması bitmişti. Tam içeriye girecektik ki , okulun kapısından müdür yardımcısı ve Luois aynı anda çıktı. Sanırım müdür yardımcısı ile bir şey konuştular. Luois gitti. En sonunda içeriye giriyorduk. Makyaj yaptığım için ve okul kıyafeti giymediğim için azar işiticeğime emindim,ama müdürün önünden geçmeme rağmen bana birşey demedi. Sınıfa çıktığımda gine herkes bana bakıyordu. Sınıfın en arkasındaki sıraya oturdum. Normalde en yakın arkadaşlarım Seval,Tuğba veya Aleyna'nın yanına otururdum. Ama bu sefer oturmadım. Sınıftaki arkadaşlar hiç değişmemişti herkes anı kişiyle oturup, aynı kişilerle takılıyordu. Sadece ben hep olduğum yerde değildim. Bütün gün kimseyle konuşmadım. Okul bitmek üzereydi. Son dersin bitmesine birkaç dakika kalmıştıki Luois ve Jade derse geldiler. Beni aldılar ve eve götürdüler. Bu çok sinir bozucuydu bebekmişim gibi başımda bekliyorlardı resmen.
Akşam olduğunda Jade gine bizdeydi yanında benim yaşlarımda bir kız vardı. Aşağıya indim, kızın adı Barbara'ymış. Jade'nin kız kardeşiymiş. İyi bir kıza benziyordu. Biraz sohbet ettik ve sonrasında arkadaş olduk. Bence iyi bir kızdı. Hem şirindi hemde güzel. Sonraki günlerde sık sık görüştük. Okuldakı bilmem kaç yıllık arkadaşlarımdan daha çok görüşüyordüm onunla.birlikte oyun oynayıp alışverişe çıkıyorduk. Çoğu yönlerimiz aynıydı. Tabiki ben bu sırada okula gitmeye devam ediyordum. İstesem gitmezdim ama gidiyordum işte.
Bir hafta oldu. Barbara ile görüşüyordum ama artık hiç zevk almıyordum. Aslına bakılırsa hiçbir şeyden zevk almıyorum. Hayattan iyice bıktım. Gereksiz olduğumu düşünüyorum. Normalde müzik dinlemeyi severim ve zevk olırım ama artık müzikten de bıktım. Bir gün okulda gereksiz olduğumu iyice kavradım. Ve sınıfın kapısını kilitledim.Dışarıdakiler içeriye girmeye çalışınca kapının kilitli olduğunü farkettiler. Ve hemen müdüre haber vermeye gittiler. Tabiki ben bu sırada keskin birşeyler arıyordum. Müdür hemen Luois'i armış normal olara. O sırada aklıma dolap geldi. Dolabın camını kırıp kullana bilirdim. İlk başta tırstım sonra aklıma gereksiz olduğum geldi ve camı kırdım. Ben camı kırar kırmaz Luois kapıyı açtı (aslında kapıyı kırmıştı) ve içeriye girdi. Önce beni camdan çekti ben ağlamaya başlamıştım. Sonra Luois beni eve götürdü. Odama çıktım ve yattım. Hala gereksiz olduğumu düşünüyordum. Kendi öldürmekten vaz geçmiycektim.Birkaç gün okula gitmedim. Hatta odamdan çıkmadım diye bilirdim. Zayn'i tanımıyordum. Sadece Barbara bana birkere fotoğrafını göstermişti. Fotoğraf dışında onu hiç görmemiştim ama o olmadan kendimi boş hissediyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/129064888-288-k920524.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR VAMPİR HİKÂYESİ
VampireBazen farklısındır ve bazen bu farklılık iyidir. Bazense bu farklılık bir aşkı doğurur...