Bir süre sonra iyice hayattan bıktım. Nedense artık müzik dinlemekten bile zevk almıyorum. Geceleri uyuyamıyorum. Sadece okula gidip geliyorum. Aslında artık okula gitmeminde bir anlamı kalmadı. Çünkü geçen gün okulda Seaval ,Aleyna ve diğer kızlar bana onlardan uzak durduğum için trip attılar ve kavga ettik. Şuanda okulda hiç arkadaşım yoktu. Neyseki dans kursundaki kızlar bana daha
yakın davranıyordu. Artık Barbara'yla bile sadece kurs sayesinde görüşüyorum. Ara sıra Luois abi ve Jade abla geliyordu. Geceleri uyumadığım için gözlerimin altı şişik duruyor. Yüzümün rengi sodu. Sırf uykusuzluktan ve yorgunluktan dans kursunda bayılmışlığım bile var.
Birkaç gün sonra okula gittiğimde okuldaki herkes benden bir şeyler saklıyo gibiydi. Sınıftaki hiç kimse ile konuşmadığım için kimseyede hiç birşey soramıyorum. Buda canımı sıkıyor.BİRKAÇ GÜN SONRA
Gece boyunca odamda resim çizip birşeylerle uğraştım. Sabah olduğunda simsiyah giyindim. Ama bu sefer pembe ojelerimi silmedim. Be birkaç gündür yanımdan ayırmadığım küçük tos pembe , nerden baksan 5 cm boyundaki ayıcığımı cebime attım. Normalde renkli giyinirdim ve pembe en sevdiğim renkti ama moralim bozuk olduğu için simsiyah giyiniyordum. Ama sanki bugün bir farklıydım. Pembe ojelerimi de o yüzden silmedim. Üssüne üstelik birde o siyah kıyafetlerin üstüne pembe uzun hırkamı giydim. Sırf güvenliğim için artik beni okula şöförüm götürüyor. Bu tabiki Luois abimin fikriydi. Okula gittim ve sıraya girdim. Sınıfın kızlarından en uzun olduğum için en arkadaydım. Okuldaki öğrenciler bana garip garip bakarken ,bu sefer öğretmenler de bana garip garip bakmaya başlamıştı. Buda hiç hoşuma gitmemişti. 15 dk olmasına rağmen müdür yardımcısının konuşması bitmemişti. Ne anlattığını da dinlemediğim için bilmiyorum. Bir süre sonra okulun bahçesine 3 tane araba geldi. Bu arabalardan biri Luois abinin arabasıydı. Arabaların içinden toplam 8 kişi indi. 8 kişiden 3'ünü tanıyorum. Bunlar Barbara ,Luois abi ve Jade ablaydı. Neden geldiklerine yada yanlarındakilerin kim olduklarına dair hic bir fikrim yoktu. Ama hepsi vampirdi. Hızla müdür yardımcısının yanına geldiler. Luois abi müdür yardımcısına teşekkür etti ve mikrafonu eline aldı. 4 kız kıyıda bekliyordu,erkekler ise tam ortadaydı. Luois abi mikrafonla beni yanlarına çağırdı. İlk başta gitmedim sonra ısrar edince gitmek zorunda kaldım. Onların yanına gittiğimde. En sevdiğim One Direction şarkısını söylemeye başladılar. Çok şaşkındım. Çünkü daha önce Luois abiyi hiç şarkı söylerken görmemiştim. Ve sesinin bu kadar güzel olduğunuda fark edememiştim. Şarkının ortalarına geldiklerinde ufak bir sessizlik oldu. Tabiki ben bu sırada "One Direction 5 kişi ama burafa 4 erkek var. Acaba 5.kişi gelicekmi yoksa gelmicekmi diye düşünüyordum". Ben bunu düşünürken. Başka bir yerden şarkınin en sevdiğim kısmını söyleyen bir ses geldi. Yanımda duran 4 erkekten birisi değildi. Ben kimin söylediğini anlamak için etrafıma bakarken Luois abi eliyle kapı tarafını göstererek "Zayn" dedi. Zayn'i ilk defa görmüştüm. O andan itibaren orada donup kalmıştım. Zayn şarkıyı söyleyerek bizim olduğumuz tarafa doğru geliyordu. Yanıma geldiğinde napıcağımı bilmiyordum. Aslında tanımadığım kimseye sarılmam,aslına bakılirsa kolay kolay kimseye sarılmam ama Zayn'e karşı farklıydı. Ona sarıldım. Oda bana sarıldı. O anın mutluğuyla elimde olmasada ağlamaya başlamıştım. Zayn ile bütün okulun önünde uzun uzun sarılmıştık. Ben Zayn'i hiç bir zaman göremiyeceğim için üzülürken, şimdi ona sarılıyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR VAMPİR HİKÂYESİ
مصاص دماءBazen farklısındır ve bazen bu farklılık iyidir. Bazense bu farklılık bir aşkı doğurur...