1. Sıfırdan Başlamak

1K 371 238
                                    

Tekrar hoş geldiniz. Burayı çoğu kişinin okumadığını biliyorum o yüzden uzatmayacağım.

 Burayı çoğu kişinin okumadığını biliyorum o yüzden uzatmayacağım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalar

🌺

İnsanın en mutlu zamanlarını, çocukluğunu süsleyen oyunlar vardır. İnsanların masum olduğu tek anlardır belki çocukluk yılları. Tek derdinizin yarım kalan oyununuz olması ne kadar kötü olabilir ki?

İnsanlar en gerçek gülüşlerini, saf sevgileri yalnızca o yıllarda gösterebilirlerdi. Akıllarının sadece oyuna erdiği zamanlarda... Büyüyünce anlarsın, serzenişlerini duyup buna lanet edeceğinden habersiz büyümek istediği yıllarda...

Dedim ya, her çocuğun, aklı sadece oyunlara eren o mutlu çocuğun, en büyük derdi annesinin oyun sırasında onu eve çağırmasıdır. Ya da en sevdiği yemeği masada görememek, uğurlu kalemini kaybetmek...

Ve o çocuğun tek isteği eğlenmek, gülmek, oyunlar oynamak. Sorular sorduğunda aldığı cevaplarla evcilik oyununu ilerletmek. Sorular sorduğunda büyüyünce anlayacağı söylenen ve bu yüzden büyüme isteğiyle geçen, yetişkinleri anlamak istediği çocukluk yılları...

Peki ya çocukluğunu yaşayamayanların? Tek derdi oyun olan yaşıtlarını, saydam bir camın ardından izleyen o kapalı kutunun? En mutlu olacağı zamanı yaşamayan yürekler, onlara ne oluyor? Masallar dinlemek isterken bağrışmalara maruz kalan, bebeklerini konuşturarak tiyatro yönetmek yerine kollarındaki kızarıklıkları anlamlandırmaya çalışanlara...

Ben söyleyeyim, oyunlardan vazgeçiyorlar önce. Hani sırf daha iyi oynayabilmek için büyümeyi dilediği oyunlarından. Sonra yavaş yavaş gülümsemeleri tükeniyor. Hemen akabinde, kıskançlık, şımarıklık gibi bazı ketum duygulara ev sahipliği yapmaktan kendini alamıyor. Çünkü tüm bu duygular yaşanamayan o çocukluktan besleniyor.

Ben de çocukluğumu yaşayamayanlardandım. Doğrusu, çocukluğu yaşatılmayanlardan...

Ve yine, "oyuncuktan" ailemin yanında, sanki onları çok seviyormuş gibi gülümseyecek, gerçek aileme duyduğum öfkeyi şiddetle bastıracaktım.

Umudu öğrenmem gereken yaşlarını umutsuzluklar içinde geçirmiş birine göre, yine 'iflah olmaz bir umutlu' olacak, gözümü açtığım bu yeni günde kendime gülümseyebileceğim sebepler arayacaktım. Ve yine, yanımdan geçen çocuklara imrenerek bakarak başımı öne eğmeme engel olan inatçı tarafımla gurur duyacaktım.

Gereğinden fazla umutlu, gelecekten fazlaca ümitli biri olarak açmıştım gözlerimi beni uyandırmayı amaç edinmiş alarmıma daha fazla kayıtsız kalamayarak.

Acele etmeden sabah rutinlerimi tamamlayıp telefonumu elime aldım. Beklediğim gibi tek bildirim sözde arkadaşlarım tarafından kurulmuş bir gruptan gelen mesajlara aitti. Ve eminim konuşmanın hiçbir yerinde yokluğum fark edilmemiş, ait olmadığım sohbetler dönüp durmuştu. Bildirimleri sessize alıp telefonu kapattım. İlgim olmayan onlarca mesajı okumakla uğraşmak istemedim. Ne kaçırdığım çok da önemli değildi açıkçası.

Açelya GünüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin