Eve hazırlanmaya çıkalı tam iki saat olmuştu ve Eylül hâla bir sigara içmeye vakit ayırabileceğini düşünüyordu. Tam sinirlerimi tutamayıp Eylül'e çatacaktım ki telefonum çalmaya başladı. Arayan tabiki de Mertti, iki saattir hazır bi halde bizi beklediklerine göre birazda sinirlenmiştir diye düşünerek açtım telefonu;
-Mert: Kaç saat oldu be semt kızı hazırlanamadınız mı daha ?
-Öykü; Ya şey farkındayım ama bende çoktan hazırlandım Eylül'ü bekliyordum.
-Eylül; Hemen ispiyonla şirine hemeeen!
-Mert; Hazır değil mi hâla yoksa ?
-Öykü; Hazır, hazır çıkıyoruz şimdi.
-Mert; Tamam bloğun önünde bekliyoruz.
Çantalarımızı alıp çıktık evden, Berkte yedek anahtar vardı bu yüzden içim rahattı. Asansöre bindiğimizde hâla aklım Yusuftaydı. "Bu gün pek eğlenebileceğimi sanmıyorum"dedim Eylül'e dönerek. -"Amaan be şirine saçmalama tadını çıkar."Dese de Eylül içim içimi yiyordu işte..
Aşağıya indiğimizde Hasan çimenlere yatmış uyukluyordu. Mert ise bir sağa bir sola olduğu yerde turluyordu. Sıkıldıkları her halinden belliydi. Eylül kulağıma yaklaşıp - "Kızııım çok tatlı değil mi ya şu haline bak."dedi. Hasan'ın en kötü halini bile beğeniyordu hiç anlam veremiyordum. Ben kafamda deli sorular ile cebelleşirken Mert bizi fark etti ve Samsunlu şivesi ile -"Hele şükür da gelebildiniz sonunda."dedi. Mert Samsunluydu ve bu şivesi de çok ilgimi çekmişti sanırım ilk kez bi erkeğin konuşmasına çok fazla dikkat etmiştim. Hasan yattığı yerden kalkarak mağrur bi şekilde; - "Hadi abi hadi saat kaç oldu acele edelim" dedi. Hızlı bi şekilde taksi çevirdik. Mert öne oturmuştu ben Hasan ve Eylül ile arkada oturucaktım. Hemen cam kenarına yerleştim ve saçma düşüncelerde boğulmaya devam ettim. Zaten yol boyunca sadece Eylül ve Hasan birbirlerine kur yapıp durdular, onun dışında kimseden ses çıkmıyordu..********************************************
Sonunda plaja gelebilmiştik. Sun beachte kendimize denizin üstünde bir loca kiraladık. Mert bu tarz günleri en iyi şekilde değerlendirmeyi seviyormuş. Kiraladığımız locaya geçtiğimizde çokça susadığımı fark ettim. Menüden kendime bir kokteyl söyledim ve gelmesini beklerken uzandım. Yine boş düşüncelere dalıcaktım ki Mert -"Hadi bakalım oturmaya mı geldik ?" Dedi ve hepimiz denize girmek için kaldırdı. Pareo mu çıkardım ve gelen kokteylimden bi yudum alarak Mertlerin peşine takıldım..
***
Bi süre yüzdükten sonra denizden çıkıp güneşlenmeye karar verdik. Güneşin altına uzandığımda sanki bütün sıkıntılarımı unutmuştum. Dalga sesi ruhumla bütünleşmişti sanki ta ki Eylül ile Hasan atışmaya başlayana kadar;
-Hasan: Eylül piliç gibi kızarıcaksın sür şu kremi!
-Eylül: Ya Hasan ben bronzlaşmak istiyorum karışmasana yaa!!
-Hasan: İyi de güzelim bu şekilde olmaz ki haşlanıcaksın resmen hadi inat etmede gel şuraya sürelim şu kremi.
-Eylül: Offf! Tamam.
Bu atışma üzerine uzandığım yerden doğruldum. Mert kaltığımı fark edince; "Ne oldu semt kızı bi sorun mu var ?" Dedi. "Hayır, hayır yok bi sorun sen keyfine bak, ben biraz turlayacağım dedim." Kalktım ve sahil kenarında dalgaların sesine kendimi teslim ederek yürümeye başladım.. Ayağıma vuran dalgalar deniz kokusu ve güneş.. Yaz aylarını her zaman çok sevmişimdir. Derin bir nefes aldığım anda önümde birini fark ettim. Uzunca boylu iri gözlü bi adam. -"Oo güzelim cennetten mi geldin huri misin melek mi ya ?" Deyip kahkaha attı. Hemen yanına iki arkadaşı daha geldi ve etrafımı sardılar. Sarı saçlı olan "Görmüyor musun abi ürkek tavşan korkutup kaçırma." dedi. Ne yapıcağımı bilmiyordum. O an fark ettim ki bulunduğumuz yerden fazlasıyla uzaklaşmıştım. Telefonum yanımda değildi. Etrafta yardım isteyebileceğim kimse yoktu. Tam bi tanesi üzerime atıldığı anda bi ses duydum; "Ne oluyor lan burada ?" Kafamı korku ile arkaya çevirdiğimde bu anı bi daha asla unutmayacağımı anlamıştım. Gelen Mertti. O kadar çok sevinmiştim ki içimdeki korku bi anda yok oluverdi. Sadece kollarına atıp kendimi huzur bulmak istiyordum. Merti gördükten sonra hepsi geri çekildiler İlk karşıma çıkan; "Sahipli olduğunu bilmiyorduk abi" dedi ve hepsi uzaklaştı. Koşup sarılmak istiyordum ama Mertin hissettirdiği dokunulmazlık hissi yüzünden ve bakışlarından olsa gerek yapamadım. Tam o sırada beni belimden çekip sıkıca sarıldı. Kollarımı boynuna dolayıp başımı göğsüne yasladım. İstemsizce gözümden iki damla yaş süzüldü. Uzun zamandır bu kadar önemsendiğimi hissetmemiştim. Başımı kaldırdım, göz yaşlarımı sildi. Kafasını yüzüme dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı, neredeyse öpecekti kalbim o kadar hızlı atıyordu ki kitlenip kalmıştım. Kısık bi ses tonu ile; -"Beni çok korkuttun güzelim , beni çok korkuttun.." dedi. Ben anın akışına kapılmış giderken Eylül'ün sesi ile irkildim.
-Eylül;"Şirinee neredesiniz kızım yaa ?!!"
-Öykü; Eylül, şimdilik birşey sorma olur mu lütfen..
-Hasan; Abi bi saattir sizi arıyoruz ayaklarıma karasular indi. (Yere pat diye oturdu)
-Mert;Bi sorun yok kardeşim dolaştık biraz işte..
-Eylül; Bi sorun var aslında"
-Öykü; Neymiş o bakalım ?
-Mert; Söyle bakalım neymiş o sorun?
-Eylül; Acıktım ben yaa yemek mi yesek?
-Hasan; Bende abi bende ya işte ruh eşim aynı anda acıkıyoruz bu bi tesadüf olamaz( hunharca güldü)
-Mert;Hadi öyleyse yemek yemeye deyip gözlerini devirdi.
***Ortak bi kararla pizza yemeye karar verdik. Karnımızı doyurduktan sonra taksi ile eve geri döndük. Mertler bizi bloğun önüne getirdiğinde Hasan ile Eylül cilveleşirken ben bu gün yaşanan yakınlaşma üzerine Mert ile sadece el sıkıştım. Eve çıktık ve kendimi hemen duşa attım. Başımdan aşağıya yavaş yavaş işleyen sıcak su içimin derinliklerinde beni huzura kavuşturuyordu hissediyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçer Sandım
RomanceTüm kötü kelimeler iyi anlamlara çıksın bu defa. Bekleyeyim sabaha dek mürekkep ter koksun. Acıları şeytana satalım adı ticaret olsun. Kahrolası kaleme bir damla alkol katalım. Aşk şarkıları çalmaktan sıkılsın radyolar. Ölümün adı ayrılık olmas...