♣Düşünce Kurbağası♣

306 19 6
                                    

Oasis-Stop Crying Your Heart Out

Kömür karası geceye gözlerini açtığında şaşkınlıkla etrafına baktı.  Yataktan yavaşça kalktı ve ayaklarını sürüyerek pencereye yaklaştı.

Beyninde ufak bir yolculuğa çıktı ve buraya nasıl geldiğini anlamaya çalıştı.

"Tatlı rüyalar küçüğüm."  duyduğu son şey buydu.

Hafızasında kendini o ana götürdü ve kutsal sesten bu sözcükleri yeniden duyurmış gibi tüyleri diken diken oldu. Hafızası o çok sevdiği baba kokusunu hatırlattı birden Ezra'ya. Tabii ya babam. Hemen yanındaki masadan çalar saate baktığında babasının yanına uğramak için geç bir saat olduğuna karar verdi.

Masada post-it'e yazılmış yazı dikkatini çekti.

" Bunu sonra konuşacağız. Sevgiler baban."

Masum bir tebessüm yerleşti dudaklarına ve hemen notun yanında duran Balk'ın dosyasını görünce hüzün kapladı yüzünü. Yavaşça,  ses çıkartmamaya özen göstererek sandelyeyi çekti ve usulca oturdu.

Dosyayı okumaya daha doğrusu derinlemesine incelemeye fırsatı olmamıştı. Ablasını, annesini, Bryan'ı hepsini çok merak ediyordu. İlk sayfayı açtı.  Balk'ın büyük boy resmi ve birkaç kimlik bilgisi yazıyordu. Usanmadan saatlerce izleyebileceği o kutsal yüze baktı.

Yüzünde her zamanki çatıka kaşları dikkat çekiyordu. Küçük bir kıkırdama çıktı Ezra'nın ağzından. Komik geliyordu ona bu çatık kaşlar. Şunu da itiraf etmeliydi ki o çatık kaşlar yeri geldiğinde insanı altına yaptıracak kadar korkutabiliyordu da.

Önüne gelen mavi saç tutamını eliyle kulağının arkasına yerlestirdi ve dizüstüsüne uzandı. Maillerini kontrol etti ve profesöre yeni bir tane yazmaya koyuldu.

Kimden:ezra__kaplan@hotmail.com

Alıcı:hüseyin_berk_demir@hotmail.com

Konu: Balk Özdemiroğlu Seans Bir Raporu

Kişi ne kadar iyi eğitim alırsa alsın içinde bulunduğu toplumun ya da çevrenin etkilerini bir zaman sonra davranışlarına yansıtacaktır. Hastamda rastaladığım davranış ise bizim 'aralıklı patlama bozukluğu' diye nitelendirdiğimiz öfke kontrolsüzlüğüdür.

Bu hastalık 14 yaşından sonra vuku bulmuş bulunmaktadır. (Kesinlik kazanmak üzere olan bir teori.) Toplumdan/çevresinden ise 9-10 yaşlarından itibaren şiddet ve öfke kontrolsüzlüğü görmeye başlamıştır.

Hastadaki sadistlik belirtilerini de gözlemlemiş bulunuyorum.

Saygılarımla Dr. Ezra Kaplan.

'Gönder'e tıklayıp dizüstüsünü kapattı ve esneyerek yatağa girdi. Aklı ise hâlâ Balk'taydı.

Balk'ta ise durumlar biraz karışıktı. Zaten Ezra'ya anlatıyordu geçmişini bir polise ne gerek vardı şimdi? 

"Sana diyorum!" diye üsteledi polis memuru.

"Bende sana diyorum neyi merak ediyorsan git o maviye sor."  İnsanlara kafa tutmayı seviyordu çünkü bu insanları deli ediyordu.

"Mavi kim?" Sonunda hizaya gelmişti polis memuru.

"İsmi Ezra sadece saçları mavi  ucube."  Bu lafa bayılıyordu. Ucube! Dudağı hafif bir şekilde sola kıvrıldı. Evet, bu seni küçümsüyorum demek ucube.

Balk böyleydi, bazen çocukluğu tutardı. Çok normal değil miydi oysaki çocukluğunun tutması. Yaşayamamıştı ki o çocukluğunu kimsenin ona bundan dolayı kızma hakkı yoktu. Kızarsa cezasını çekerdi.  Kızarsa göreceği son şey Balk'ın yüzü olurdu.

"Hani şu psikolog, o mu Ezra?"

"Evet, ucube."

"Çocuklar alın şunu artık."

Sonunda şu lanet yerden kurtuluyorum. Polisler kollarından sıka sıka nezarete götürdüler Balk'ı. Burayı seviyordu.

En son bölmede olduğu için ışık çok az geliyordu. Tavana yakın pencereden ay ışığı içeri süzüyor, ay ışığı sebebiyle pencere önündeki ağaç gölgesi zemine yansıyordu.

Küçükken çocukluğunda arkadaşları bulutları şekillere benzetirken o, nezaretlerde ağaç gölgelerini bir şeylere benzetiyordu.

Beynindeki düşünceler kurbağanın nilüferlerden bir diğer nilüferlere sıçrayışı bir değişiyor,  oradan oradan geçiyordu. Neden nezarete düştüm, sorusunu yöneltti kendine.

Çocukken kalbimi kontrol edemezdim çünkü. Sonra bunu söyledim hep kendime: " Kalbini çalıştır. Savaş disiplini bu demektir. Kalbini kontrol edebilirsen düşmanı alt edersin.*" Evet, yapacağım şeyler öncesi kalbimi kontrol ettim.

Yine başka bir nilüfere zıpladı düşünce kurbağası. Düşmanım kimdi?

Düşman... Kelimeyi kalbinde hissetmen lazım. Rakip başka düşman başkadır. Bunu da asla unutmadım. Düşmanım beni aldatan, bana ihanet edenlerdi. Ben kötü oldum çünkü sevilmedim. Yapma yalancı sevgiler beni böyle yaptı.

Bir diğer nilüfere atladı kurbağa. Beni aldatanlara ne yaptım?

Ben onları uyardım. Bana itaat edersen seni sevebilirim ama en ufak bir yanlışta gidersin dedim ama onlar dinlemedi ve bende onları yavaş yavaş, bana zevki onlara acıyı tattıracak şekilde öldürdüm.

Son nilüfere atladı kurbağa.  Yorulmuştu artık. Ezra ihanet ederse ne olur?

Ezra... Ah, zavallı Ezra. Mavi saçlarından gelen vanilya kokusu beni okyanusta bir denizkızının yanında gibi hissettiriyor. Konuştuğun zaman açığa çıkan dişlerin denizkızının boynuna taktığı inciler gibi ışıldıyor. Gözlerin ise apayrı bir derya... Ama bunlar seni affetmeme yetmez zavallı Ezra... Bana ihanet edersen seni kendi okyanusunda boğarım.

*: Aikido Felsefesi'dir.

Kısa olduysa hepinizden özür diliyorum. Gecikme için beni bağışlayın lütfen. Ve sizden ricam #Soma için dualarınız eksik etmeyin. 4025'e 'SOMA' yazıp gönderirseniz 5 tl yardımda bulunabilirsiniz.

Yazım yanlışları varsa Özür dilerim.

Eğer isterseniz Ezra'nın fotoğrafını paylaşabilirim. :)

♣Kaçış Yolu♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin