♣ Bataklık Canavarları ♣

231 14 2
                                    

İyi okumalar...:)

Etrafında normal insanları rahatsız edecek türden bir sessizlik hâkimdi fakat bu tamda onun istediği türden bir sessizlikti.

İç huzura ulaşmıştı adeta. Rüzgârı bahane edip ağaçtan kurtulmak isteyen yaprağın hazin düşüşünden sonra yaprağın çıkardığı sesi duyabiliyordu. Yaprak gibiydi insanlar ona göre...

Üç mevsim boyunca ağaç taşıyordu onu, büyütüyor, kanallarından su veriyor besliyor, dallarıyla koruyordu onu ama yaprak ne yapıyordu? O dokuz ay sonrasında bir bahane bulup, rüzgâra âşık olup gidiyordu ama rüzgâr hırçındı yaprak ise deneyimsiz... Rüzgâr yaprağı savuruyor, oradan oraya çarpıyordu ve sonunda yaprak pes ediyor, kendini bırakıyordu herhangi bir yere atıyordu kendini. Sonra orada çürüyor ve toprağa karışıyordu...

Ama Balk istememişti ağacını, annesini bırakmayı, rüzgâra âşık olup hırpalanmayı... Bir tuhaflık vardı bu işte! Ağaç hiç terk eder miydi yaprağı? Fakat terk etmişti işte...

Her ne kadar dışarıdan sağlam görünse de ağacın içi göçmüştü bir kere. Peki ya terk ettiği yaprağa ne oldu? Toprağa karıştı, tohum oldu ve büyüdü. Herkesin imrenerek baktığı bir ağaç oldu. Meyve verdi, çok meyve verdi. Ne demiş atalarımız "meyve veren ağacı taşlarlar" ama şimdi ne oldu? Meyve veren ağacı mobilya yaparlar!

Değiştirmeye şekil vermeye çalıştı insanlar ona. Kendi çıkarlarına uygun hale getirmeye çalıştılar onu! Ama Balk direndi, karşı çıktı gerektiğinde ise öldürdü. Şimdi kimse ona sen haksızsın, seni cezalandıracağız diyemez çünkü onu bu hale onlar getirdi. Kendilerince normal ama Balk'a göre etraflarını bencillik çamuru kaplamış bataklık canavarları...

Sıkıyordu artık onu bu düşünceler. Yo, hayır aslında bunları tek başına düşünmesi sıkıyordu onu ama artık Ezra vardı. Ona anlatabilirdi.

Oturduğu banktan kalktı ve hastanenin bahçesini gezmeye karar verdi. Yavaş adımlar ile etrafını inceleyerek ilerliyordu. Ağaçlar çırılçıplak kalmış, dalları kırılmış sanki yapraklarının yasını tutuyordu. Kulağına farklı bir ses dolmaya başladı. Gözlerini kapatarak durdu birkaç saniye.

Kuzey.

Ses kuzeyden geliyordu. Yavaşça döndü ve öncekine kıyasla hızlı adımlar ile sesin olduğu yere yöneldi. Ses şimdi biraz daha net geliyordu. Su sesi...  Meraklı adımlar ile sonunda aradığını buldu. Hastanenin kafesiydi burası.

Ortada bir süs havuzu, havuzun suyu ise bir denizkızından geliyordu. Tabeladaki ışıklar gözünü aldı ve bakışlarını oraya yöneltti. Denizkızı Kafe demek... 

Adımlarını süs havuzuna yönlendirdi ve hiç beklemediği şeyi, denizi gördü. Birkaç doktor ve doktorlardan sayıca fazla olan hastalar vardı. Bir masaya oturdu ve onları izlemeye başladı. İşte oradaki hastalar bu dünyada karşılaşabileceğiniz en güçlü insanlardı. Tabii sonradan hasta olanlar böyleydi...

Çünkü hayattaki zorluklara karşı güçlü insan delirir, güçsüz olan ise intihar ederdi.

"Siparişinizi alabilir miyim efendim?"  Sesin geldiği yöne kafasını çevirince garsonun merakla ve hayranlık ile onu süzen bakışlarını gördü.

"Menü. Menüyü görebilir miyim?"  Ne kadar olmuştu dışarı çıkmayalı? Aslında tam olarak dışarıda da sayılmazdı ama burası bile ona özgürmüş hissi veriyordu.

"Menü masada efendim." Dedi genç garson samimi bir gülümsemeyle. Bakışlarını masaya çevirdiğinde masadaki cam tabakanın altında menünün olduğunu gördü.

Kahretsin!

Sinirlenmişti Balk. Kendini rezil etmişti.  "Her gelen menüyü soruyor bu uygulamayı ilk biz yaptık başka yerde görmemiş olmanız muhtemel efendim."  Genç kızın bu lafı üzerine menüde kendisine karışık gelen harfler şimdi anlamlı bir hal almaya başlamıştı.

"Buzlu kahve. İki tane buz yeterli." Sıcak ile oldu olası arası yoktu. Buzlu kahveyi küçükken kendi kendine yapardı. Sevmişti burayı. Ezra'ya söylemeliyim. Görüşmeleri burada yapmalıyız. Ezra'yı düşünürken dün söyledikleri aklına geldi. Sizle tamamen ben ilgileneceğim. Peki ya nerede Ezra?

Önüne konan bardakla düşüncelerinden sıyrıldı. "Ezra'yı tanıyor musun?" Balk'ın  ani sorusu üzerine afallayan garson birkaç saniye sonra cevap verdi.

"Burada çalışanı mı soruyorsunuz? Doktor olanı?" Meraklı gözleri açılınca garsonun yüzü komik bir hal almıştı.  "Evet, evet o."

"Tabii tanıyorum.Küçüklüğümüzden beri beraberiz." Bu kez Balk'ın gözleri merakla açılmıştı. Kafeye şöyle bir baktı. Kendisinden başka kimse yoktu.  "Oturur musun?"

"Ayça." Kendisine uzatılan eli görmezden gelerek adını söylediğinde Ayça hiç de bozulmamıştı. Balk kahvesini yudumlarken Ayça Ezra ile küçükken yaptığı yaramazlıkları anlatıyordu. İçi kocaman bir kıskançlık ile dolmuştu. Bir güç olsaydı... Bir güç olsaydı ve zamanı geriye alsaydı keşke! Ve ben çocukluğuma dönseydim.

"Bu kadar yeter." Konuşurken ellerini de kullanan Ayça'nın elleri bu çıkış yüzünden havada kaldı ve daha sonra yavaşça masaya indi. Kocaman gözleri Balk'ın arkasına bakmaya başladı.

Ezra tanımlanamayan bir ifadeyle kafedeki tek dolu masaya bakıyordu.  Ayça yerinden kalktı ve arkadaşını karşılamaya gitti. İki genç kız Balk'ın yanına döndüler. Ezra en sıcak gülümsemelerinden biriyle Balk'ın yanına gitti.

"Nasılsınız Balk bey?" Balk aniden katlı ve Ezra'ya yüzünü ekşiterek baktı. Hızla adımlar ile hastanenin binasına yöneldi. Ezra eşyalarını Ayçanın kollarına bıraktı ve Balk'ın peşinden koşmaya başladı.

"Balk bey durabilir misiniz?" Balk onu dinlemiyordu.  O merdivenleri üçer üçer çıkarken Ezra çok geride kalmıştı. Ezra Balk'ın odasının önüne geldiğinde kapıyı kilitlenmiş olarak buldu. Acil çağrı telefonundan görevlileri çağırdı ve kapıyı açtırdı. İçeri girdiğinde ilk gün ki gibi Balk bir köşede bacaklarına kollarını dolamış bir şekilde yine o sözleri tekrarlıyordu.

"Tatlı rüyalar küçüğüm..."  Ezra yavaşça Balk'a yaklaştı ve onun yanına çöktü.  Ona neden böyle davrandığını biliyordu. Saate baktı.

"Balk bey benim iş saatim onda başlıyor. Şu an ise saat dokuzu yirmi geçiyor. Ben sizin için erken gelmişken neden bana kızıyorsunuz?" Her bir kelimeyi tartarcasına söylemişti.

"Sana inanmalı mıyım?" 

"Ben size bir söz verdim Balk bey. Bunu tutmak için her şeyi yaparım." Omzuna gelen ağırlıkla kafasını çevirdiğinde Balk'ın sakin nefes alış verişlerini duydu.

♣Kaçış Yolu♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin