1. Araba

1.3K 61 74
                                    

Sonbaharın belirtisi olan sarı yapraklar patika yolu tıpkı bir çarşaf gibi örtmüştü.
Gözlerim bu naçizane görüntüyü izlerken üşüyen ellerimi kabanımın içine koydum.
Attığım her adımda kuruyan yaprakların çatırdama sesleri gelirken bu sesin hoşuma gitmesi dudaklarımın kıvrılmasına sebep oluyordu.
Bakışlarımı yere indirerek yoluma devam ederken esen rüzgar bir kaç yaprağı daha sürükleyerek önüme getirdi. Özellikle onların üzerine basarken üşüyen bedenim titriyordu.
Çok fazla üşüyen bir insandım.Belki kansızlığım vardı bilmiyorum ama sonbaharda bile bu kadar üşüyorsam gerçekten kıştan gözüm korkuyordu.
Gözlerim sanki daha önce hiç bu yoldan gitmemişim gibi etrafı incelerken arkamdan gelen gürültülü araba motoru sesiyle başımı arkama çevirdim.
Plakası olmayan siyah bir araba hızla bana doğru geliyordu.
Yolda ilerliyor olamaz mıydı? Neden şimdi bana geldiğini düşünmüştüm ki?
Arkamı dönerek tekrar adımlamaya devam ettim.
Arkamdan gelen motor sesinin yavaşlamasını bekliyordum fakat yavaşlamak yerine daha da hızlanıyordu.
Kaşlarımı çatarak arkama döndüğümde arabanın tam arkamda olduğunu fark etmemle telaşla kendimi geriye doğru yere attım ve araba bana çarpamadan aynı hızla ilerledi ve bir süre sonra kayboldu.
Ellerimi göğsüme koyarak nefes alış verişlerimin düzenlenmesini bekledim.

Resmen bana çarpacaktı!

Yolda yavaşça yürüyen beni fark etmemesi imkansızdı. Üstelik tam bana çarpacakken bile frenlememişti.
Plakanın da olmamasını düşünürsek kasıtlı yapmış olabilirdi.

Düşüncelerim kafamın içinde dört dönerken kendime söylendim.

Yok canım!
Kim beni kasıtlı bir şekilde öldürmek istesin ki?

Düşmanım dahi yoktu ki benim.

Gözlerimi gökyüzüne çıkardım ve birbirlerini kovalayan bulutları inceledim bir süre.

Bir bulut bir diğerini kovalıyor,onun yerine geçiyordu. Bir an için onları bize benzettim. Rutin bir düzenleri vardı. Onların bu döngüsünü izlemeye devam ederken bir uçak içlerinden geçti ve dağılmaya başladılar. Bu görüntü her ne kadar beni üzsede gülümsedim. Böyle değil miydi zaten? Bir gün birşey olur ve tüm düzeniniz alt üst olurdu. Dünyanın kuralı böyleydi.
Bulutların ve gökyüzünün hafiften griye çaldığını fark etmemle ellerimden destek alarak ayağa kalktım,şu an yağmura yakalanmak isteyeceğim en son şeydi.

Topraklanan ellerimi birbirine sürterek çırptım.
Ellerim birbirine değdikçe topraklar yere düşüyor, yerlere saçılıyordu. Tıpkı biraz sonra yağacak olan yağmur gibi.

Elimdeki toprakları temizlediğime emin olduktan sonra ellerimi kabanımın cebine yerleştirdim ve tekrar yürümeye devam ettim.

Özel bir akıl hastanesinde psikologdum ve bulunduğum hastane ormanın içindeydi.
Ormanın girişine kadar taksiyle gelir ormanlık yolu kendim yürürdüm.
Temiz havayı içime çekerek ve bu manzarayı seyrederek yürümek bana iyi gelirdi.
Kendimi her zaman bu ormanda güvende hissederdim çünkü benden başka kimse bu patika yolu kullanmazdı. Ta ki bugüne kadar.
Az önce siyah ve plakasız bir araba tarafından ezilme tehlikesi geçirene dek...

NEVROZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin