Kesit 15

1.1K 86 35
                                    

YAZARDAN NOT: Merhabalar canımlar, sizlere pek güzel haberlerim var. Bugün yazmayı tamamladım, yani son düzenlemeleri yapıp yayınevine kitabı göndereceğim. Sonrasında onların yapacağı düzenleme, dizgi işleri ve kapak seçiminden sonra kitap ellerimizde olacak.

Bu sürecin ne kadar süreceğini bilmiyorum ama tahminimce iki ayı da geçmez. Yani geçen bölümde en çok sorulan sorunun cevabı olarak tahminen iki ay diyorum.

Ayrıca kitabın isminin Kurtuluş Türkiye olmasına karar verdim, en çok istek alan isim oydu. Wattpad'de yazdığım Kurtuluş Türkiye'nin ise ismi değişecek.

Bugün bitirmemin şerefine bir de yeni kitabımızın on beşinci bölümünden bir kesit yayımlayayım dedim, öyle kuru kuru bilgilendirme olmaz

Keyifli okumalar sizleri pek çok seviyorum ^-^ *en sevgi dolu yazar emojisi*


-Taha-


"Eee? Yemek işini nasıl halletmeyi düşünüyorsunuz?"

Herkes bir yere yerleştikten sonra Güney bana bir kağıt uzattı.

"Bugün sabah yangından hemen sonra doktorlardan herkesin yiyebileceği minimum besin miktarını hesaplamalarını istemiştim. Doktorlar gerekli hesaplamaları yapmışlar." dedi.

Kağıdı şöyle bir incelediğimde doktorların meslek ve yaş olarak iki farklı ölçütün kesişimine göre hesaplama yaptıklarını gördüm. Genel olarak bizim gibi masa başı çalışanlara şeker ağırlıklı şeyler önerirken beden gücüyle çalışanlara daha dengeli bir program hazırlamışlardı. Bu durumda yapılacak en mantıklı şey bu olsa da Güney'in kağıdın sonuna düştüğü not bu durumda bile en fazla bir ay idare edilebileceğini gösteriyordu.

"Ayvayı yedik desene." dedim kağıdı masaya bırakarak.

"Bana kalırsa onu bile yiyemedik." dedi Atlas ve devam etti.

"Bugün ilk hesaplamalara göre bir buçuk ay idare edecek gibiydik ama doktorlar o kadar düşük besinlerle mecbur kalmadıkça beslenmememizi önerdiler. Yani bu insanlardan üç ay boyunca hatta her şey normale dönene kadar en az yedi- sekiz ay eksik beslenecekler ve bedenleri çökecek. Her ne kadar ilaç üretebiliyor olsak ve doktorlarımız olsa da salgın herhangi bir hastalık çıkması olasılığını göze alamayız. İnsanların vücut direncini sağlam tutmamız gerekiyor." dedi Güney.

"İşin bir de o kısmı var tabii." dedi Atlas sıkıntıyla.

"Bana kalırsa avlanmaktan başka çareniz yok. Hepimiz dışarıya çıktıkça başı boş dolanan birkaç hayvan gördük nadir de olsa. Ama insan müdahalesi olmadan geçen üç yıldan sonra doğal alanlar genişledi ve hayvan sayısı da hızla artmış olmalı." dedim.

"Ayrıca ekim alanlarındaki meyve sebzelerin çoğu toplanmadığından çürümüş olsa da bu zamana kadar kendiliğinden yetişmiş birçok sebze ve meyve olmalı. Özellikle ağaçlardan oldukça umudum var." dedi Atlas.

"Yani her gün dışarı çıkacak ve avcılık- toplayıcılık dönemine dönüş yapacağız." dedi Hilal.

"Her gün dışarı çıkarsanız içeride bir şey kalmayacak." dedim.

Hepsi kafası karışmış gibi bana bakınca

"Her ne kadar avlansanız ve bir şeyler toplasanız da burada yaşayan yüz elli insana eski konforlarını sunamazsınız. Bir yerde isyan girişimi muhakkak olacaktır. Hele siz burada değilken insanların eline bu fırsat her gün geçmiş olacak." dedim.

Unutulmuş: TürkiyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin